Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Mad Men: Sığındığınız limana şu anda ulaşılamıyor
Sezon: 7 Bölüm: 11

İnsanın evi her gün sabahtan akşama uğradığı bir kapı dört duvardan oluşan öylesine bir yer midir, yoksa alışkanlığın vazgeçilmeze dönüştüğü, her bir gündelik ayrıntının köşelere sindiği, iyi olduğu kadar kötü günlerinizin de geçtiği bir çatıdan çok daha fazlası mı? O ev sadece koltuğa dökülmüş şarap, ısrarla aynı yere koyulan gözlük ve her seferinde düzeltilen çiçeğin yerinden çok daha öte; o zamana kadar yaptığınız seçimleriniz, yalnızlığınız ya da hayatı paylaştığınız sevgiliniz, çocuklarınız ya da çocukluğunuz, ardınızda bıraktığınız başka yaşam ihtimalleri ve şu an elde olanlar, savaşlar ve ihtişamlı yıllarla geçen anılar da evi taş ve tuğladan ibaret kılmaz, onu canlı bir varlığa dönüştürür. Evi ister bir pencere köşesi, ister can dostlarınızla hep buluştuğunuz ve aynı koltuğu paylaştığınız bir kahve dükkanı, isterse annenizin yemeğini yediğiniz yer olarak tanımlayın ve adına ne derseniz deyin ev kendinizi güvende hissettiğiniz yerdir. Ve her bir Mad Men karakterinin farklı türde savaşlar verdiği, evleri belledikleri ofis kapanıyor. Sabahladıkları, ürettikleri, çöküşün eşiğinden döndükleri, zafer ve hezimetlerle dolu Time and Life binasından ayrılıyorlar.

Şirketin ortağı McCann Erickson New York’un ortasındaki bu iki katlı ofisin fazla masraf çıkarmasından dolayı ve daha birçok stratejik sebepten Sterling, Cooper and Partners’ın (SCP) kendi ofislerine taşınması gerektiğini bir mektup aracılığıyla bildirir. Karakterler bunu farklı kelimelerle dile getirirler; yenilmek, yutulmak, eriyip gitmek. Biz daha açık konuşalım; bir çağın sonu ya da sonun başlangıcı. 1963’te kurulan şirket bu zamana kadar epey badire atlatmıştı ama hiçbir zaman böyle bir yok oluşun eşiğine gelmemişti. Şimdi ellerini bağlayan kontratları, onlardan daha güçlü ve Roger’ı bile suya götürüp susuz getirecek partnerleri ve güvenebilecekleri az sayıda müşterileri var. Roger’ın telefonda “Benim evim burası!” diye bağırması boşa değil, sadece bağımsızlıklarını değil, tüm son dakika çabalarına rağmen evlerini de kaybediyorlar. Sterling, Cooper, Draper, Pryce  (SCDP) küllerinden SCP olarak doğmuştu, şimdi SCP’nin yok oluşunu izlemek için koltuklarımıza yayılabiliriz.

Roger’la başladık, onla devam edelim. İlk önce resimden Bert silindi; fakat Bert’ün hatta Don’ın gidişi bile şirketi sallar ama yıkmaz; fakat Roger’sız bir SCP düşünülebilir mi? Sterling soyadı silinip gidecek, yılların birikimi daha büyük ama daha karaktersiz bir şirkette un ufak edilecek. Ted her ne kadar “Büyük şirket iyidir, göreceksin,” dediyse de Don’ın şirketin ilk yıllarını hatırlatması boşuna değildi. Küçük ama akılda kalan işler yapan, ödüller kazanan, toplantıları terk edip giden, müşterileri duygusallıktan ağlatan deli bir yaratıcı yönetmenin olduğu reklam ajansı. Kabul, büyüklerin rüzgarından her an kayığı devrilecek gibi ama “küçük ama bizim” duygusu her daim önde. “Babanın çiftliği mi?” denir ya, aynen öyle, orası Roger’ın çiftliği, kendisi de orada istediği gibi at koşturabiliyor. McCann Erickson’a gitmek, zaten ekonomik olarak bağlı olduğun şirketin fiziksel olarak da boyunduruğuna girmek demek. Bert’ün gidişiyle birlikte ölümü daha çok düşünmeye başlayan Roger için ölüm tam da bu. Kendi elleriyle kurduğu şirkette başkasının göz hapsinde yaşamak, kurduğu şirkette aile isminin kalamayacak olması, hatırlanmamak...”Silinip gideceğiz” sadece laf değil, üstüne bir kadeh içmekten başka yol bırakmayan bir çaresizlik.

1 2 3
Özge Doğan
29/04/2015 09:39
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR