Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Mad Men: Muğlak aileler devri: Bildiğimiz anlamda ailenin sonu
Sezon: 7 Bölüm: 6

Megan daha hanyayı ve konyayı görmemişken.(Tomorrowland)

Önce en merak ettiğim soruyu sorayım. Bölüm sonrası canı hamburger çekenler el kaldırsın. Üstüne mönü sipariş etmek için kendini tutanlara da bravo. Son iki bölümdür Burger Chef reklamının stratejisiyle uğraşıyoruz. Biraz daha yemesek çatlardık.

Bölümde çalan My Way'in verdiği cesaretle; herkesin hayatına çeki düzen vermeye çalıştığı, yolunda gitmeyen şeyleri hale yola koymayı istediği ve bunu samimi bir umut ve heyecanla yapmak isteyen karakterlerle beraberiz. Bu sefer daha olgunlar, kendilerini ve hatalarını kabul etmişler. Daha da güzeli kendilerini tanıyorlar; mesela sırf rahat bir düzende yaşamak, daha çok para kazanmak, oğlu geleneksel aile düzeninde yetişsin diye aşık olmadığı bir adamla evliliğe sürüklenmek hülyasına kolayca kapılmıyorlar. Kendilerine karşı dürüstler. Hoş, Joan, kendini ve çevresindekileri ne zaman tanımadı ki? Fakat yine de hayatı mutlak kolaylaştıracak bir seçimi elinin tersiyle ittiği için ona hayran olduk. 1969’da çocuğunu yalnız yetiştirme cesaretine sahip, 40 yaşın üzerinde, hala annesiyle günbatımı kızılı evinde yaşayanve onunla çekişmekten zaman zaman yorulan ama bunu kabullenmiş Joan kendi yolunu seçti. Ve çok iyi biliyordu ki; aşka benzemeyen herhangi bir şey yaşamak onları aile yapmayacak. Son yıllarda pek moda olan “birbirine iyi gelme” eylemini Joan’a vaat ederek onla Detroit’e taşınmayı teklif eden Bob Benson’ı kandırmak Joan’ın işi değildi. Onun için yıllar boyu edindiği derin yaralar risksiz yolculukların bahanesi olmadı. Kendisi de çok iyi biliyordu zamanın acımasızca geçtiğini. Sahnenin son karesinde Joan’ın arkasında kalan olağanüstü güzellikteki ahşap saat tam da bunu hatırlatır gibiyidi. Yine de boyun eğmedi zamanın herkesi acele ettirip aynı yola ittirme huyuna.

Bu uzun girizgahtan sonra bölümün aile kavramının etrafında döndüğünü hatırlatmamıza gerek yok aslında. Burger Chef reklam stratejisi belirlenirken yapılan beyin fırtınalarından tutun, Don ve Peggy‘nin o çok özlediğimiz dostluklarını tekrar hatırlatan sahnedeki repliklere kadar her şey aileye dairdi.

Elimizde neler var? Yüzünü her gördüğümüzde ağzımızda ekşimtrak bir tat bırakan Pete’den başlayalım. Trudy'yle boşanmanın eşiğinde, Betty’ye inanılmaz benzeyen emlakçı sevgilisi Bonnie ile her şey tıkırında görünüyor. LA’in güneş yanıkları hala yüzlerinde parlıyor; fakat bu sefer NY yolundalar. Ve bilmiyorlar ki NY onlara hiç “iyi gelmeyecek”. Pete’in iflah olmaz ve akıl almaz derecede başarısız bir “wannabe Don” olduğunu biliyorduk. Bonny’nin uçakta seks yapma teklifine ergen heyecanıyla “Hep yapmak istemiştim,” demesi onun bu Don olma hevesini daha da komik gösterdi.


Betty hanyayı ve de konyayı görmüşken.

Bildiğiniz gibi Pete’in artık bir evi yok. Yani bildiğimiz anlamda. Hatırlayalım, Trudy ona şehir dışına taşınmak için yeni havuzlu evlerinin bir eskizini gösterdiğinde Pete’in tek gördüğü kapkara bir gelecek tasavvuruydu. Ağzından ilk dökülenler bu muhteşem görünümlü evde ne kadar mutlu olacakları değil, çocuklarının havuzda boğulup ölebileceği ihtimaliydi. Onun için, “ailesiyle geçen bütün hayatı kalıcı yaraya geçici bir yara bandıydı” ve ne Trudy, ne yeni doğan kızı, ne güzel kadınlar ve onlara eşlik eden içkiler, ne de kendini genç, yakışıklı ve diğerlerinden bir adım önde hissettiren tecrübe bu yaraya merhem olabildi. Bu noktada Bonny’nin Pete’in hayatına emlakçı sıfatıyla girmesinin, onun ev özlemini çağrıştıran sembolik bir anlamı var mıdır bilmiyoruz ama bu yeni hayatın da Pete için geçici bir çözüm olduğu kesindi.


Al, vitrine koy.

LA’de unutmuş göründüğü “eski ev”de artık hiçbir şey ona ait değil, kızı neredeyse onu tanımıyor, hala tüm sadakatsizliğine rağmen boşanmak üzere olan karısından mutlak sadakat bekliyor, üstüne üstlük onu ahlaksızlıkla suçluyor. Evin düzeni hiç bıraktığı gibi değil, pastanın ortasına mum değil, viski şişesi oturtacak kadar her şeyin üzerinden geçilmiş ve eski, eski bile değil artık. Pete’in Burger Chef reklamı için “aile muğlak bir kavram” demesi şimdi daha anlaşılır. Trudy ile araları bozulmadan önce kendini aile birliğine güç bela inandırsa da kayınpederiyle genelevde karşılaştığı bir akşam veya trende aşık olduğu evli bir kadınla ilişkisinin hüsranla sonuçlanması sonrasında artık geleneksel türdeki ailenin Pete’e yaramadığı gün gibi ortadaydı. Bundan oldukça memnun da görünüyordu. Hatta Don’ın Megan ile evliliğini hafiften küçümsüyor, bunun da bir sonunun olacağına, Don’ın da nihayetinde 40 üstü yakışıklı bekarlar klübüne katılacağına inanıyordu. Ve fakat, ikisinin de kalıcı yaraları hala kanıyor.


Hopper’ın kahramanın okuduğu kitap tabi ki Inferno.

Peggy yine kabullenilmiş kadın erkek rollerinin duvarına çarpmaktan kendini kaybetmiş durumda. Çok Don’lık ve üstüne Don’ın da seveceği hamburger reklamını aile fikri üzerine kurmuş. Don eskiden olsa ağzını suyunu akarak bu fikrin üzerine atlar, Henry Crane gibilieri de ağlatmadan koymazdı. Şimdi de aynı şey istendi kendisinden. Özetle, Don sunumu yapsın, Peggy duyguyu versin. Hala bu kadar düz, sığ ve apaçık, biçilmiş rolleri tekrar eden bir anlayış var. Şaşırmıyoruz artık. Peggy hayalkırıklığına uğramaktan o kadar yoruldu ve yanında güvenebileceği o kadar az insan var ki Don’ın açtığı kollara kendini sonunda bıraktı. Uzun, çok uzun zamandır bu kavuşmayı bekliyorduk. Ve Peggy uzun, çok uzun zamandır üzerine çalıştığı aile fikrinin işe yaramadığını gördü. Sanki dağılmış lego parçalarını hiç uymayan tekleriyle birleştirmek için beyhude bir çabayla çırpınıp duruyordu. Anne işten mi gelmişti, yemek yapmaya zamanı olamamış mıydı, vicdan azabı mı çekiyordu, hepsi birbirine karışmış ve ne yaparsa yapsın reklamın son karesinde kusursuz aile resmini çekemiyordu. Tıpkı Betty’nin oynamayayazdığı Coca Cola reklamı gibi, Don’ın, Pete’in bir zamanlar herkese muhteşem görünen aile yaşamları gibi. Şimdiyse Don bu hayatta “sanki hiçbir şey yapmamış ve kimsesi yokmuş gibi” hissediyor. Peggy 30 yaşına girmesiyle yaşını saklayan kadınlardan olacağı için korkuyor, Joan yalnızlığı aşksız bir yol arkadaşlığına tercih ediyor, Megan fondü setini bile diğer eve taşıyarak New York’taki evden tamamen izini silmeye çalışıyor, Pete ardında bıraktığı evde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmamasının hayalkırıklığını yaşıyor.

Mızrağı koltuğun arkasında, o da yoksa eve kim girerse kediyi üzerine atacak.

Şimdi önümüzde yeni bir aile tanımı var. Aynı masaya saat yedi oldu mu oturmak mecburiyetinde hissetmediğin, yüzyıllardır süren aile hiyerarşisinin o masada da tekrarlanmak zorunda kalmadığı, sadece ve sadece güzel zaman geçirdiğin için, o kitabı konuşmak, bu filmi eleştirmek, dedikodu yapmak, hayatın küçük ayrıntılarından bahsetmek, ya da size yine büyük paralar kazandıracak bir reklam fikrine iş arkadaşınızı ikna etmek için, tutkuyla bağlı olduğunuz bu işin hakkını vermek için buradasınız. Peggy’nin dediği gibi artık aile yok. Daha doğrusu aile dediğimiz; misafirlerin karşısında evcilik oynanan, yalanların söylendiği, yüzleşmelerin olmadığı, sorunların halı altına süpürüldüğü, güvenlerin karşılıklı daima sarsıldığı ve en önemlisi size kusursuz, sorunsuz hayat vaat eden bir yer değil.

Yaşasın bizi özgürleştiren, yenileyen, eşitlemeyen, düzlemeyen, sıfırlamayan, köşelerimizle bizi olanca cömertliğince bağırlarına basan yeni aileler. Ağzınızda ketçap kalmış, lütfen siliniz.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR