Kurt Seyit ve Şura İstanbul yanlış anlaşılmalara müsait bir bölümle karşımızdaydı. Yanlış anlaşılmalardan kastım karakterlerin birbirlerini yanlış anlamaları değil, bize yönelik. Kurt Seyit bu sezon hepimizin kahramanı, onu reddemem. Kız tarafının burun kıvırdığı, bıçkın damat olarak Kurt Seyit, Şura’nın ailesini gözden çıkarabileceği kadar etkili ama Tina’nın da boşa konuşmadığını söylemeliyim. Kim olsa kardeşini sürekli acı çektiği bir aşkın içinden çekip kurtarmaya çalışır yani. Burada kalpleri ayıran kötü baldız değil. Normal bir kardeş. Şura ve Seyit’in artık ilişkilerine üçüncüleri katmamayı istemeleri çok güzel. Özellikle Seyit’in bunu dile getirmesi bu sezon Seyit’in sadece sıcak değil ılıman olduğunun da göstergesi bence. Bütün bölüm Şura gereksiz trip atmış gibi gözükebilir ama üzgünüm öyle değil. Evet Kurt Seyit güzel şeyler planlıyordu ama Şura’ya bu duygularının samimiyetine inandıracak güveni vermedi. Koşulsuz şartsız, herkese rağmen adamın yanında olduğuna inanmıyor Şura. Kurt Seyit ve Şura, televizyonda izlediğimiz o asla artık eskisi kadar etkili olmayan klişelerden uzak bir ilişki yaşıyorlar. Beraber eğleniyorlar, birbirlerini seviyorlar, kavga da ediyorlar her çift gibi ama ekranda görmeye alışık olmadığımız bir şekilde bunlar seks de yapıyorlar. Yani tam anlamıyla gerçek bir ilişki. E tabii bunun böyle olmasının en büyük sebebi Şura’nın Türk olmaması ama bu durumun sadece yabancı kadınlarla sınırlı olduğunu kim söyledi ki? Bu yüzden Kurt Seyit’e "Türk kızı, Türk kızı" diye abanmalar çok saçma. O saçma masaldan uyanmak lazım artık. Kurt Seyit eğer bütün kişiliğini geride bırakıp, Mürvet gibi bir kızla tam anlamıyla bir evlilik yapacağını sanıyorsa yanılıyor. Üzerine ölü toprağı serpilmiş, Şura’ylayken sadece hastaneye girdiğinde burnuna gelen ilaç kokusu Mürvet ile evlendiğinde bütün hayatına musallat olacak; kaçarı yok.