Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kurt Seyit ve Alkol-İstanbul
Sezon: 1 Bölüm: 12
Kurt Seyit’in ceketinin orada olması hem ev gibi sıcak olmuş ama hem "Dur şuraya asayım ceketimi" fikri nasıl geldi merak içindeyim.
 
Kurt Seyit ve Şura, bütün yeni ayrılıkları ve bütün yeni birliktelikleriyle karşımızdaydı bu hafta yine. Önce Kurt Seyit ve Şura’nın bütün yanlış anlaşılmalara rağmen adam akıllı yaptıkları ayrılık konuşmalarından bahsetmek istiyorum. Ayşe yüzünden Şura’nın düşündüğü aldatma hikayesi, Seyit’in gerçekten aldatmasıyla tam yerine oturduğu için Kurt Seyit "Ne oluyor, ne aldatması?"diyemedi tabii ama Şura’nın peşinden dolaşması, reçellerini falan alması güzel hareketler. Aksi olamazdı zaten, öyle bir dünya yok! Hep Petito’nun "Sen artık tehlikelisin," lafları yüzünden Kurt Seyit, Şura’yı kendisinden uzaklaştırdı. Bu bölüm pek aktif olmasa da yine iki lafın arasında kötülüğünü yaptı ya, helal olsun. Petito o kadar çok laf seviyor, o kadar çok konuşuyor ki ben mesela asla anlamıyorum hangisi kötülük. Bence konuşa konuşa beyni error haline getiriyor, sonra at koşturuyor. Anladığım kadarıyla Barones’i falan öldürecek Petito, Barones’in her şeyi yazdığı mektup da artık elden ele dolaşır. Kurt Seyit ve Şura ayrılarak çoğalanlardan galiba. Oysa ki beraberken birbirlerini ateşe verme durumları yok. Gayet güvendeler birbirlerinin yanında. Ben aşıkların birbirlerine gerçekten zarar verdikleri durumlarda ayrılmış gibi olup, asla ayrılmamalarını seviyorum. Böyle dış planlar hiç güzel değil.

Alya, Sabri’nin rolünden çaldı bu bölüm. Lafları taşıdıkça taşıdı.
 
Diziyi tamamen kadınlar ele geçirmiş olsa da, bölümün başını çeken Alya’ydı. Rıza’yı anason çayıyla mı, papatya çayıyla mı uyutuyordu bilinmez ama o numara çocuklarda işe yaradığı için yakalandı. Alya’nın yolcuğu keyifliydi ama. Bir gece bizimkilerin otelinde kaldıktan sonra, Şura, Vtina ve onların g.b.f’i Yusuf ile beraber kalmaya başladı. Tam olarak eşleşmese de güzel bir Will&Grace ekibi oluşturmuşlardı bence ama Alya yerlerde sürünmekten Celil’in karısı olmaya kadar yükseldi. Yani ne demekmiş; oradan oraya laf taşırsan ve bir tilki yüzlüysen kocayı kaparmışsın! Bu arada laf taşımayı bilemem ama tilki yüzlü kadınları her zaman çok güzel bulduğum için Alya’nın şansına, Güzide’nin bahtsızlığına veriyorum olayları. Ayşe’ye de değineceğim ama onun Güzit, Şura’nın paralı askeri gibi davrandığı için Celil ve Güzide hakkında söylediklerini yüksek sesle söylemesi kötü sonuçlar doğurmadı aslında. Ayşe, Celil’in aklına hiç yoktan Güzide’yi soktu. Zaten Celile de hem Güzide’den kaçmak için hem de Alya’ya yardım etmek için evlendi tilki yüzle. Ayşe bir bakıma duygusal olarak Güzide’nin yolunu açmış oldu; üstüne bir de Yahya işkencelerle kötü olunca fiziksel olarak da Güzide’nin yolu açılacaktı ama şimdi de Celil ve Alya’nın evliliği damga vurdu olaylara. Kesin Yahya ölmek üzereyken "Celil ile mutlu ol," falan diyecek Güzide’ye ama işte başka bir cephe açıldı. Gerçi ben o cephenin çok serin geçeceğini düşünüyorum. Alya ve Güzide asla karşı karşıya gelmezler. Bu bir mantık evliliği sonuçta. İşin fedakarlıklarla dolu dramatik yapısı da cabası, en sevdiğimden!

Şura’ya her saç modelinin yakıştığı bir başka an.
 
Şura ve mavi kanlı ailesine gelirsek, Vtina bütün bölüm "God Save the Queen"modunda takıldı, Nadya kötülüğünden hiçbir şey kaybetmeden yine Kurt Seyit’in karşısındaydı. Bir tek naif Boris çabaladı durdu. Boris’i yakmayın lütfen. Alya ile karşılaştıklarında aralarında bir şey olacak sandım ama galiba Boris İngiltere’ye gidici. Bu arada İngiltere'de neresi? İngiltere’ye gideceksiniz tamam da, böyle bahsedilip durulmaz ki. Koca ada! Şura tam olarak belli olmayan İngiltere yolculuklarından önce de, Vtina’nın "Aptallık etme!" uyarısına rağmen Kurt Seyit’e dönmeyi göze almış, Petito’yu ise tamamen hayatından çıkarmıştı. Bir de bütün bu olayların çeyrek mimarı Ayşe var. Ben Ayşe’yi bir bu bölüm anladım. Evet garip ama anladım. Gerçekten Güzide’ye dediği gibi aşkını içinde yaşasaydı sadece arkasından konuşurdum ama Kurt Seyit ile yatmış gibi izlenim verdi ya Binnaz’a, Ayşe’yi anlamama rağmen ona tekrar kızmaya başladım. Celil, Sabri ile aşk hakkında konuşurken Ayşe ve Güzide’nin donakalmış halleri çok tatlıydı ama. Bekar müşterileri otelin kadınlarını alev alev hale getirdiler ya helal olsun!

Celil, Kurt Seyit’e Güzide ile ilk randevularının Yahya’yı aramak olduğunu anlatırken.
 
Bütün bölüm gözümü almasına rağmen kendisine çok yakıştırdığım kravatıyla Celil, gidip mantık evliliği yapmadan önce rüyalarında Güzide ile Barbara Cartland romanı tadında şeyler yaşadı. Zaten Güzide’nin eli de Celile’nin kapısına gitmeye başladı valla. Kurtuluş Savaşı’nın aksiyonundan sıkılmıştık, bize böyle hareketlenmeler lazımdı. Devamını bekleriz. Kurtuluş Savaşı demişken her devrin adamı Rıza’ya atılan tekmeden çok hoşlandığımı söylemeliyim. Kurt Seyit de aldı dükkanı oh! Ya Billy sen öyle çapsız insanlarla kankalık yaparsan sonun böyle olur. Haydi Barones ile ortaklığınızı anlıyordum, Petito da bir nebze mantıklıydı(Billy’nin Petito ile kankalığı tamamen hiçbir kötülük yapma fırsatını kaçırmamak içindi) ama Rıza ne ya, Rıza? Neyse Kurt Seyit de Petro’nun kafasını öyle sıkı tutuyor ki her gördüğünde, Mountain’in Prens Oberyn’nin kafasını parçaladığı gibi parçalayacak sandım ama yapmadı. Zaten yakışmaz petekbal’a. Kurt Seyit’e en çok yakışan şey içkicilik. Nasıl güzel olmuş anlatamam. Keşke bir de iyice kafası güzel görsek. Viskileri dikip dikip masalara meze olduğunu düşünsenize? Biraz rahatlamaya ihtiyacı olduğunu da Alya, Yusuf’un evine girerken "Haydi gittiğini göreyim, sen git," falan diyerek OKB olduğundan anladım. Çok zordur haberin olsun Kurt Seyit. Bir kere başladın mı hep yaparsın. İçkiden daha kötüdür valla OKB, azıcık tut kendini.

Kurt Seyit, Şura’ya git dedi de, Şura gidecek mi bilmiyorum. Bu sezonu karlarla açtık, ikinci sezonu da yağmurlarla İngiltere’de açar mıyız belli olmaz. Yazar, Kurt Seyit ile Şura’nın aşkını öyle hayran hayran dinlemese de böyle bilgiler verse iyi olur. Hem ne o öyle insan kendi büyükbabasının, büyükannesine değil de başka bir kadına aşık olmasını öyle dinler mi? Ama belki de Şura’yı bulup öldürmeyi planlıyordur belli olmaz.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR