Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kimin sabrı varsa, dünya onundur
Sezon: 1 Bölüm: 20

Geç olması hiç olmamasından iyidir. (Meglio tardi che mai.)

Roma heyecanına ya da yolculuğa geçmeden önce Fatma ve Melike arasında geçen olayın iyi bir sonuçla sona ermeyebileceğini hatta Ömer’in ve annesi Elvan’ın başına yeni bir bela açabileceğini söylemek isterim. Hiçbir şey olmasa da onun vicdan azabı bütün aileye yeter de artar. (Bu arada Bekir öldü, Melike çenesiyle katil olmuş oldu!) Unutmadan Nilüfer’in de hayatının kazığını yemiş gibi hissettiğini ve Metin’le arasında olanlara bu farkındalığın büyük bir darbe indirebileceğini de ekleyeyim. Hatta gider Nilüfer o sinirle biriyle yatar kalkarsa ya da başka bir atraksiyona girerse (en yakın aday Mert) seyreyleyin gümbürtüyü. Şimdi uçağa ben de binmişim, oradaymışım gibi yapıp yazıya başlıyorum.

Ömer’in Elif’e olan duygularını Sami Amir’e anlatıp atar yapmasıyla büyük aşkın ateşinin hiç sönmediğini hatta gün be gün alevlendiğini görmüş olduk. İşin aslına bakarsanız fragmanlardan, bölüm özetinden, magazin haberlerinden bizi aşk dolu bir bölümün beklediğini zaten biliyorduk. Elif’in aklında dâhil olduğu operasyon kadar Ömer’in yanında olup olmadığı vardı, Ömer’in orada olduğunu anladığında ise gözleri güldü, kendine güveni bir kez daha tazelendi. Sami, Ömer ve Elif eminlerdi, Metin’i ve şebekeyi haklayacaklardı. Ama nasıl? Çünkü Metin de boş adam değildi bildiğiniz gibi, her şeyin apaçık farkındaydı. Adamına takip etmeyin demesinden Tayyar’a karşı bir şeyler çevirdiğini düşündüm. Bölüm sonuna kadar anlarız, acele etmiyorum. Şu an Ömer ve Elif arasında yaşanan “zor anlar insanları birbirine yakınlaştırır” sözünü doğrulayan anların peşindeyim. İkisi de siyah inci gibi, siyahlar içinde ve çok siyah parlak saçlarıyla şahane görünüyorlar. Bölüm o kadar negatif ve ters taraftan başladı ki ne ara bu ikisi keyifli şekilde takılacaklar meraktayım.


“Biz kızsal şeyler konuşacağız, dolgu, botoks filan; sen git, Mert git!”

Roma macerasına az ara verelim, Aslı Nilüfer ve Metin’in arasında olanları ve durumun ne kadar feci halde olduğunu öğrendi. Şimdi buradan konu nereye gider, müthiş ikili bir arada Elif’i kurtarma projesine girer mi dersiniz? Aslı’nın telefonu açmasıyla beraber bir dakikada ağzından bin kelime çıktı. Elif Aslı’yı sakinleştirmeye çalışırken başarılı oldu ama Nilüfer o kadar şanslı değildi. Tam da bu sebepten ötürü Nilüfer Aslı’ya “Ben o adamla görüşmüyorum!” yalanını söylemek zorunda kaldı. Aslı valla paralardı, paralamakla kalmaz üzerine makasla doğrardı alimallah. Peki, büyük NilMet aşkı şimdi ne olacak? Ben size söyleyeyim, Metin bu işten asla vazgeçmez. Yeni gerginliğimize ve problemimize hoş geldiniz. Bir de Bahar’ı sinirlendiren Aslı’nın gerçekleri (bebeğini kaybettiğini) öğrenip Bahar’ı ve evdeki herkesi öldürebilme ihtimali var, Elif İstanbul’a hiç dönmeyip orada mı kalsa, bilemedim. Ayrıca dediğim oldu, Metin’in bu işin peşini bırakmayacağını size söylemiştim. Nilüfer’in gerçekleri bildiğini öğrenince Metin şöyle bir sendeledi ama ondan sonra planını anlattı. “Babam cezaevine girecek güzel karım, bana inan! Sen atla Roma’ya gel, seni seviyorum ben. Annem, sen ve ben üçümüz başka bir yere gidip yeni bir hayat kuracağız.” Ne olur dersiniz? Tayyar son anda kirişi kırmak yani işten sıyırmak konusunda usta olduğu için ben bu muhteşem planın Metin’in başına çorap örebileceğini düşünüyorum.

“Doğum günün kutlu olsun, iyi ki doğdun Ömer Demir!”

Şarap eşliğindeki akşam yemeği bana sorarsanız seksüel dozu oldukça yüksek bir sahneydi, kaldı ki bunu örnekleyen tek bir açık-saçık sahne bile yoktu. Ama o bakışlar, o imalar o havadaki elektrik, güzelim manzara filan derken Elif ve Ömer’in ruh uyumu kadar ten uyumu olduğuna da inandım. Lütfen bu dediklerim yanlış anlaşılmasın, Tuba Büyüküstün evli-barklı kadın en nihayetinde diyebilirsiniz. Benim bahsettiğim şey yıllar yılı Ediz Hun ile Hülya Koçyiğit’i yakıştırmamız, karı-koca sanmamız gibi bir şey. Sahnenin devamında da cilveleşmeler devam etti. Gerçeğin Heykeli’ne gittiklerinde kimin eli ısırılacak sizce? (Ömer o sahnede çocuklaştı, bir bağırdı, ay ben onu yerim!) Araya girip Bahar ve Levent kavgasının, Bahar tarafında büyük bir kine dönüştüğünü söylemek de isterim çünkü Levent “Elif’e aşığım!” dedi. Nilüfer pişmanlık içinde boğuşurken, Hüseyin’de Melike’nin kocası olduğunu hatırlayıp ona şefkat göstermeye karar verdi. Vay anasını sayın seyirciler! Geçen bölümün durgunluğunun yerinde yeller esiyor, arka arkaya şakır şakır itiraflar geliyor. Ömer ve Elif’in Roma sokaklarının ortasındaki atışmaları da bölüme damgasını vuran olaylardan biriydi. Herkes eteğindeki taşları döktü, Elif kendini takside ağlarken buldu. Bütün bu ağız dalaşından on dakika sonra o güzel ve tatlı bakışlar yine buluştu. Ömer Pinokyo figürünü bahane edip de Elif’in odasına giriverdi. Aklımdan burada sadece bir sarılma sahnesi değil, daha tutkulu bir şeyler izlesek ne güzel olurdu düşüncesi geçti de benim içim fesat beni boşverin siz. Bu arada “Beş dakika geldim,” diyen Ömer’le Elif otel balkonunda şezlongda sabahladılar, bak sen şu Allah’ın işine!


Erkek saltanatını sürer, yöneten ise kadındır.( Donna danno, sposa spesa, moglie maglio.)

Roma sokaklarında başlayan aşk dolu dakikalar içinizi açmadı mı? Hele Ömer “Benimle yeni bir başlangıca var mısın?” dedi ya… O heykelin önünde öyle bir güzel öpüştüler ya, içiniz erimedi mi söyleyin bana! O öpücükler, o bakışmalar, o tutkulu sarılmalar. Bunu bize sevgili senaristlerimiz her hafta verseler biz her hafta tamamız da o zaman dizinin adı Kara Gözler: Öpüşme olurdu. Nerede kaldı Tayyar’ın cinlikleri, Aslı’nın delilikleri filan.

“Sen sevgilin için bir an önce bitirmek istiyorsun bu işi! Duygusallık katıyorsun işin içine, Elif bizimle çalışmaya devam edecek!”

Haydaaa! Sami Komiser ve Ömer arasında ipler gerildi, Metin’in uyanıklığını hesaba katmazsan böyle olur işte. Elif binbir korku ve hayal kırıklığı ile bankanın önünde kalakaldı. Operasyon şimdilik başarısız oldu diyebiliriz. Sami ile sadece Ömer atışmadı, Elif de bir sürü soru ve kafa karışıklığı neticesinde ağzına geleni söyledi. Bu operasyon başarıya ulaşır mı, merakla bekliyorum. Metin’in kafasında Tayyar’ı öyle ya da böyle enseletmek var ama Ömer başka bir şey yapıp beni şaşırtacak, herkesi faka bastıracak diye de düşünmüyor değilim. Derken, Metin Ömer’e beklenmedik yerden vurdu. Ömer kendini tehlikeye mi attı yoksa doğrusunu mu yaptı diye düşünürken Elif de yanında bitiverdi. Aralarında geçen minik tartışmadan sonra Ömer’in arkasından bakakalan Elif gelen kurşun sesleri ile irkildi. Tataa! Gerçi ne demiş İtalyanlar “Riske girmeyen, bir şey koparamaz.” (Chi non risica non rosica.)

Aşkın gözü kördür. (Amore è cieco.)

Aşk nereye giderseniz gidin, nereye bakarsanız bakın, istediği kadar imkânsız olsun eğer gerçekse dünyadaki bütün duyguları sıfırlayan bir şey. Dünyanın neresinde olursa olsun o duygunun ağırlığı değişmiyor. O kurşun sesini duydu ya Elif, kendi derdini unuttu ve Ömer için kalakaldı mesela. Nilüfer ablasını yanlış anlamasına üzülüyordu üzülmesine ama aslında Metin’i kaybetme korkusu onu sarıp sarmalamıştı. Hüseyin aşktan geçmiş olsa da içindeki minicik vicdan kırıntısı Melike’yi bırakıp gitmesine engel oldu. Bu bölümün ana fikri bana sorarsanız operasyon değil aşk’tı. O yüzden de bayıla bayıla izledik. Haftaya Aslı ve Levent ne yapar diye bekliyorum. Bir de Ömer ve Pelin’i hiç göremedik, onların flört oyunu ne âlemde merak ediyorum. Haftaya görüşene kadar da bol öpücüklü zamanlar diliyorum, sevdiğiniz kimse ondan gelsin.

Unutmadan Tuba Büyüküstün’ün 20 Dakika ile aday gösterildiği Uluslararası Emmy adaylığı da hayırlı olsun. Kapsın da gelsin ödülü diliyorum.

Not: Poster görseli https://twitter.com/noluyotv/status/522431876557189120 alınmıştır.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR