Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kimin cehennemi daha güzel?
Sezon: 6 Bölüm: 4

Elena Williams, Stefan Cooper ile evlenmeyi niye kabul ediyorsun?

Bir The Vampire Diaries bölümünden daha merhabalar efendim. Geçtiğimiz bölüm kadar eğlenceli olmasa da hikâye açısından ilerleme kaydedilen bir bölümü atlatınca geleyim dedim. Reyting bakımından güzel giden ve içinde Tyler ve Caroline olmayan bu bölüme girmeden önce azıcık magazine dalmak istiyorum:

Birkaç bölüm yedekli gittikleri için bu bölümde yer almamasının az sonra söyleyeceğimle bir alakası yok ama dizinin Caroline’ı Candice Accola, Mayıs 2013’te nişanlandığı sevgilisi müzisyen Joe King ile 18 Ekim 2014 Cumartesi günü evleniverdi. Hatta “Bölümün yazısını az daha geç yazsaymışım, dahil ederdim,” diye hayıflanmama neden olan bu olay, The Originals’ın mekanı New Orleans’ta gerçekleşti. Dahası şimdiye kadar belki duymuşsunuzdur, şehrin ruhuna uygun olarak sokak ortası eğlencesi de mevcut olan bir düğün oluvermiş.


Önce geline, sonra da hemen yanındaki arka tarafta olan çifte göz atın.

Düğüne de gelen haberlere ve gördüklerime bakarsak TVD kadrosu içinden Paul Wesley, Kat Graham, Michael Trevino, Claire Holt ve aynı zamanda Candice’in nedimelerinden olan Kayla Ewell katılmış. Julie Plec teyze de bonus olarak dahil olsun. Zach Roerig ile ve dedikodulara göre Steven R. McQueen ile eski sevgili olduğu, Ian Somerhalder’ınsa çekimlerinden dolayı Instagram üstünden tebrik gönderdiği de dursun kenarda. Gözümden biri kaçtı mı, olmayan diğerleri niye yoktu o kadarını deşmedim ama durum bu şekilde.

Eklemezsem çatlarım: Sevgili olsalar da pek fazla ortalıkta görünmemeyi tercih eden Paul Wesley ve Phoebe Tonkin çiftinin düğünde yer aldığının kanıtı da az yukarıda. Ben geleyim bölüme artık:

Bu bölümün ağırlığı Damon ve Bonnie’nin sıkıştıkları dünyadan kurtulmaya çalışmaları üzerineydi. Bir yandan da 1994 yılına geri dönerek flashback sahneler üzerinden hikâyeyi yürüttük. İkinci bölüm yazısında 10 Mayıs’ın üzerinde yeterince durulmadığını düşündüğümden bahsetmiştim; o detayı da ortadan kaldırıverdiler.

1) Damon-Bonnie-Kai:

Kurt Cobain’in intiharı 5 Nisan 1994. Gazetede yer alması da 6 Nisan olsa, Damon ben üç yaşıma bastığım gün Mystic Falls’a ayak basmış.

Damon bulundukları dönemin kendi cehennemi olduğundan daha önce bahsetmişti. Bonnie’nin büyü gücünün gelmesiyle çıkış umudu doğunca Kai’nin de ‘yardımıyla’ işe koyuldular. Ama herkesin ortaya ‘bir şey’ koyması gerektiği söylenince Damon’n payına da kendi cehennemini ortaya dökmek düştü. Şaşıran oldu mu bilmiyorum; hamile bir kadını öldüren duygusuz 1994 versiyon Damon’ın bunu yapması beni düşündüğüm kadar etkilemedi. Belki de hazırladıkları içindir.

Bonnie ve Kai’den biz sahneyi izlemeden önce buna dair birer tahmin gelmişti zaten. 1912, 1942 ve 1977’den sonra –Lexie konusunu ben ‘hala’ unutmuş değilim- Stefan’ın hayatına ‘girmek’ için yine karşısına çıkan Damon, 10 Mayıs’a gelene kadar da istediğini başardı. Bu sayede kurucular meclisini de yeniden ayağa kaldırıvermişler. Sonrasını biliyorsunuz, tekrar gelişleri 15 yıl kadar sonra oluyor zaten.

Tabii ki bu sırada öğrendiğimiz tek hikâye Damon’ınki olmadı. Bonnie’nin çözmesiyle fark ettik ki meğerse Kai kardeşlerini teker teker öldüren bir seri katilmiş. Valla güzel hikâye.

Burası senin değil, benim cehennemim. – Reçel kavanozuna eliyle dalan Kai.

Üstelik bu kadarla da kalamadı, beyimiz bir çeşit cadı da çıktı. Ama güçleri olan cinsten değil de başkasının güçlerini kendisine aktarıp kullanabilen cinsten. Zaten yediği halt nedeniyle cadı meclisince ceza olsun diye buraya tıkılmış. Amacı da geri dönüp intikam almak. Dolayısıyla ‘kibar şekilde’ ikiliyi tehdit edip birlikte çıkış yolu önerdi. Tüm bu olanlar bitene kadar çıkış yolu elementlerinden tutulmayı kaçırıp işi en erken bir sonraki güne, pardon bölüme bıraktılar ve bu iş bana hala bir parça tekinsiz görünüyor ama izlemeye devam bakalım…

Not: Bu bölüm Damon, Kai ve Bonnie’yi iki saniyeliğine kıskandı mı, yoksa bana mı öyle geldi? Tam fikre alışmaya başlarken çıkaracaklar ikisini…

Caroline küçükken de şekermiş.

Elizabeth Forbes günümüzde de uzun saçlı olsa daha güzel olmaz mı?

2) Stefan ve Elena:

Yeni bir hayata başlamak istediğini kimselere kabul ettiremeyen Stefan, bu sefer de karşısında yapışıp da kalan Elena’yı bulunca ona yakasından düşsün diye işin nasılını göstermeye karar verdi. Dolayısıyla yeni hayat kurma derslerine başlayıverdiler.

Ben bu işin neredeyse tamamında eğlenmiş birisiyim. Evlilik teklifi kısmı güzeldi mesela; kurdukları hikâye daha da güzeldi. Stefan’a bir kere daha kendimce hak verdim. Adamdan dayak yemesini de garipsemedim ama o sırada Elena, Damon olayını öğrenmese daha güzel olurdu sanki. Adam tam dönecekken resmen geleceğe yol yaptılar. Bari şöyle iki bölüm nefret ettiğini görseydik, şimdi yine aklı karışıverecek. Umarım karışmaz. Daha Liam konusuna ucundan bile girmediler…

Elena’dan Stefan’ın aşk hayatına kayarsak, bölümde neyse ki korktuğum kadar Elena’nın Stefan’a sulanması yoktu. Caroline’ın olmamasını neyseye bağlarsak geriye Enzo şaşkalozunun meğerse Ivy’den vampir yarattığı gerçeği kalıyor. Öldürmüş olması başa daha az dert olurdu, uğraş dur bakalım şimdi…

Biri hayrına Enzo’yu öldürsün, çok rica ediyorum.

3) Matt ve Tripp

Enzo’yu öldürmek demişken, geçtiğimiz bölüm partiye yanında getirdiği Jay öldürülünce toplaması üstüne kalan Matt, vampir avcısı Tripp’in üstüne giderek ‘içeriye’ girme teşebbüsünde bulundu. Tripp-Stefan kavuşması ertelendi ama Tripp’in elindeki Enzo’yu hala yaşıyorken ve Tripp’i Matt’e açılmış bir halde görebildik.

Buranın ilgi çekici kısmı da Gezginciler’in yaptığı büyünün Mystic Falls’a gelince Tripp üstünde etkisini göstermesi ve karısıyla ilgili unutturulan ‘gerçeği’ hatırlaması olsa gerek. Şahsen karısının ölümüne girmeye itiraz etmem ama rica ederim bunun ihalesi de Damon’a kalmasın. Gerçi yıl itibarıyla tanıdık vampir niyetine elimizde bir Stefan kalıyor ama bakarız artık…

Bu arada aklıma geldi; ortada Matt için hala bir talihli yok. Sarah olacağını düşünmüştüm, gittiler ne gerek varsa depresyondan muzdarip Jeremy’ye yamadılar. Gerçi başı da boş sayılmaz ama yine girelim biz bu konuya…

“Karım benimle olmaktansa vampir olmaya tercih etti. Öğrendim ki onu dönüştüren Damon’mış ve sonra karım yine öldü. Ardından Jenna, o da öldü. Sonra ben öldüm. Ardından karımı öldüren adam öldü, ki aslında onu da özlüyorum. Boğazını yırtmayı istemeden bir kızla konuşamıyorum bile.” – Sorusu olan?

4) Jeremy ve Alaric

Jeremy’nin ‘ağır’ geçirdiğini söylediğim depresyonuna nihayet birisinin ‘şımarıklık’ dozunda laf atması içime su serpti sayın seyirciler. Daha önce Alaric’i açmalarına dair isteğim bu bölümde pek bir güzel yerini buldu ve adamı epey bir ‘açtılar’. Az üstteki resim altında da özetlediği(m) üzere bu adamın psikolojisi yine iyi kaldırıyor bu kadar olayı. Yalnız şu kan sorununa bir çözüm bulunmasını istiyorum artık.

Orijinal bir vampir olarak doğmuş olabilir ama sonuçta vampir olan ilk kişi değil; bir şekilde durumun üstesinden gelse pek bir iyi olur. Böylece ayağına kadar gelen ‘kısmeti’ de kaçırmamış olur. Kimsenin, hele Stefan ve Caroline’ın mutlu olacağı yok; bari bu adam olsun.

Şu kadar şeyin ortasına zaten bir tek Sarah’ın, annesini Damon’ın öldürdüğü, kendisinin de Zach’in öldü sanılmasına rağmen ölmediği kızı çıkması eksikti; onu da gitmeden ekleyiverdiler. Dolayısıyla ben de gitmeden ekleyeyim dedim. Şimdilik sadece Jeremy biliyor ama Elena başta olmak üzere kız ‘arandığından’ yayılması uzun sürmez.

Gelecek bölüme biraz Caroline, biraz da Tyler-Liv görmek istediğimi de ekleyip gideyim bari ben. Sanırım bir şeyi atlamadım. Yenisi çıksın, gelirim yine.

Bu resmi çok koyasım geldi, olacağı yok ama olsun.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR