Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kim lekesiz, kim temiz ki?
Sezon: 1 Bölüm: 16

Baktığın yer çok derin Elif, boğulma oralarda.

Ömer Elif'in yanında süper kahraman edası ile dururken en fazla ne olabilirdi ki diye düşünüyordum. Metin'in gizlice eve girip Elif'i öldüreyazması ve bir yandan da "Eniştenim ben gızzz!" diye söylenmesi bir kenarda dursun, Ömer Elif'in sesinden bir şeylerin yanlış gittiğini anlayacak kadar onu tanıyordu. Hiç şaşırmadığım bir kelam etti o Güzel Gözlü Ömer " Elif ben senin yanındayım, yalnız değilsin!"

Hüseyin'in muhteşem ikinci aile hayatı duygusal bir romantik filmden, gerilim dolu bir korku filmine dönmüştü. Konuyu biliyoruz, elmaslar yerinde yoktu. Hüseyin'in gözü öyle bir döndü ki oturduğum yerde ben korktum, gerildim. Hemen ardından Tayyar ve Pınar'ın şartsız anlaşmasını izledik. Tayyar ileri derecede psikopatça bir plan sundu, bebek beklediği için Pınar'a bir şey olmayacaktı. Hatta Pınar belki de en rahat dönemlerini yaşayacaktı ancak bebek Taner'dense doğduktan sonra belli bir süre yaşayıp bebeği öldürüp Pınar'ı kabir azabı ile bir ömür yaşatacaktı. Eğer ki bebek Tayyar'ınsa zaten olan biteni unutup güzelce yaşayacaklardı. Şu ana kadar şaşırdığımız bir şey izlemedik, her şey bildiğimiz ve tahmin ettiğimiz şekilde gelişiyor. İçimi tek hop ettiren kırmızı çarşafların üzerinde yeşil takımıyla ve siyah saçlarıyla uzanan Elif. Bu taraftan bakınca bu gece Ömer'e çok daha zor.


12 Mart 2014 Cinayet Gecesi’ne gidiyoruz Ömer. Nefesini tut!

Hüseyin'in insan olmayı unuttuğu günlerin en başına geri döndük. Sislerin içinden yanına çıkıp gelen Tayyar ne de güzel tamamladı bu kötülük çemberini, kusursuzlardı! Hüseyin'in elmasları bir kenara saklaması ve kardeşi Ömer'i kötülemesi yetmediği gibi Svetlana'nın da bir katil olduğunu öğrendik. Hem de dosyalar Hüseyin tarafından gizlenmişti. Şu an ekrana bakarken Tayyar'ın daha az kötü olduğunu tek düşünen ben olamam sanırım? Günümüze geldiğimizde ise işler daha fazla sertleşmiş vaziyette, bu ikilinin hırsı ve öfkesi daha çok canlar yakar.

Hüseyin- Altı yıldır kıçını topluyorum senin. Ben senin diyetini çoktan ödedim, o elmaslar benim hakkım!
Tayyar- Yıllardır verdiğim paraları neye sayacağız?

Konuşmaların hepsini yazamasam da karşılıklı türlü atışmalardan sonra Tayyar Hüseyin'i tehdit ederken av konumundan avcı konumuna gelmişti. Organ mafyaları, örtbas edilen cinayetler, kurye dosyaları ve daha büyük davalar gündeme geldi. Hüseyin'in on dakika içinde Tayyar'ın dünyasını altüst edebileceğini öğrenip, esas patronun Hüseyin olduğuna ikna olmuş bulundum. Tayyar bunun rövanşını alır almasına ama zamanını kollayacak. Nasılsa gerçekten o elmasları kimseye satamaz, işin ucunda yakalanmak var, hem de Ömer tarafından... Rövanşın nasıl alınacağı da belli oldu aşağı yukarı; sağol teknoloji, sağol şantaj!

Ömer ve Elif'in gülücükler ve tatlı iltifatlarla başlayan sohbetleri acı gerçekler ve beklenen restleşmelerle son buldu. Şu ikisi bir araya gelmesin de nasıl olursa olsun mantığı beni biraz sıkmaya başladı. Bahar'ın da işin içine Elif tarafından çekilmesiyle nur topu gibi bir kadın dırdırımız oldu. Hem de değmeyecek şımarık bir kız uğruna terk edilen Bahar'ın Elif'e kızarken onunla geyik yapıp bir yandan da ona sarılması acayip şizofrenik bir durumdu, güzel ayrıntı bu kaçmadı gözümden. Sonrasında oturdular bir de şarkılar eşliğinde kahvaltı ettiler sanki her şey çok normalmiş gibi. Hayat da biraz böyle değil mi? Bazen çok kızdığınız hatta düşman olmayı düşündüğünüz birine böyle iyi davranırsınız; mecbursunuzdur ya da ona kıyamıyorsunuzdur.

Sami Amir'im sertti ama sert olduğu kadar da haklıydı. Hakikaten olan bitenin sonunda Ömer bir şekilde sıyrılsa da Elif'in bu olaydan yarasız ayrılması mümkün değildi. Ömer de kabullendi ki bunu “Elif'in aşkı benimkinden daha değerli,” dedi. Anormal şartlar böyleyken normal şartlar altında Elvan Hanım Ömer ve Elif'in arasını düzeltme planları yapıyordu. Elif ise Levent'in şirketi geleceğe taşımasından ve işlerin en azından şirkette düzelmesinden dolayı mutluydu. Bir de sonbahar koleksiyonu çıkarması gerekiyordu, Elif bu kadar işi ne ara yapacaktı diye soran yok tabii! Bahar'ın o delici bakışlarını da yazın kenara, oradan çok büyük bomba çıkacak. Onun bombasına gelene kadar gerçi avukat hanım çenesini don lastiği gibi gevşetip Tayyar'a her şeyi anlattı. Kısacası bir bomba patlaması için planlandı, kimin canını sıkar ilk yıkım bekleyip görelim.


Ağla ağla, bitmez o dertler. Aradakilerin günahı bunlar Elif, aldırma!

Tayyar pis kokular alıyordu; adam haksız mı şimdi? Metin bir âşık oldu adamın hayatında bütün dengeler değişti. Tayyar da işini sağlama almak için Elif'in evine böcek yerleştirme kararı aldı. Bu arada güzelce Metin'in sülalesine kadar sövdü neredeyse, ben o sahnelerde yine kahkahayı bastım! Ömer'den gelen pis kokular konusunda Tayyar Dündar haklıydı, Ömer Tayyar’ı enseleme peşindeydi. Arda bağırıp çağırdıysa da Ömer'i planından vazgeçiremedi, üzerine bir de köstebek müdüre yalan sıkmak zorunda kaldı. İçimden bir ses Arda'nın tam Pelin'le mutlu olduğu sırada bir kaza kurşununa kurban gidebileceğini söylüyor ama umarım öyle bir şey olmaz.

Pınar'ın annesinin işin içinde para ve güç olduğu için nasıl da gözlerinin kör olduğunu izledik. Ben izlerken sinir oldum zira fazlasıyla gerçek bir hikâyeydi bu. Eğer fakir ya da orta halli bir adam olsa 'aynı evde yaşaması' problem olabilecek kızının şaibeli hallerinden fazlasıyla memnundu ablamız. Tek ikiyüzlü o değildi, ablasının çantasına hiç sorgulamadan böcek yerleştiren Nilüfer kızımız da ondan geri kalmazdı. Artık o ateşli öpüşmeler ve sevişmelerin gazı mı bu yoksa hormonlar coştu kızımızın kafası mı çalışmıyor o bölümü tam çözemedim. Üzerine bir de Elif'i Ömer'e şikâyet ettiğinde suratına okkalı bir tokat atasım geldi, hakikaten sinirimi zıplattın be Nülü. Seni çözen beni dürtsün!


Yeter artık, didişmeyin be yeter! Ben yoruldum!

Bahar'ın Ömer'e işveli cilveli halleri ikinci bombayı da planladı, kenara bıraktı. Ömer büyük bir ihtimalle son ana kadar dayanır ama içkili bir gece sonunda kendini Bahar'a bırakıverirse vallahi sete girer herkesi döverim! Bahar-Ömer yakınlaşması mümkün görülemez sevgili Sema-Eylem ikilisi. Hakikaten işin temeline dinamit döşemek gibi bir şey olur bu, Ömer-Elif kavgasını 25 bölüm daha izlemeye razıyım ama lütfen bir kaza yakınlaşması bile olmasın. Bahar çok güzel kız, o kötü hiddetli halleri tamam da gerisi olmaz yani. O yerinde iyi, bozmayalım şu güzel ortamı derim ben. Elif ve Ömer’in didişmelerine gelirsek şunu merak ediyorum. Acaba Elif’in çantasından duyulanlar nelere sebep olacak? Metin bütün planı A’dan Z’ye öğrendi ne de olsa, kuş uçsa da haberi olacak kedi miyavlasa da… Bu arada Elif ve Ömer boya konusunda da iddialaşmayı ve tartışmayı başardılar, kendilerini üç evetle uğurluyoruz. Metin de kolaylıklar diledi zaten, sırtları artık yere gelmez. Gerçi eden buluyordu, Metin de Mert ve Nilüfer’in yarı-cilveleşmesini izliyordu. Elif ve Ömer’in bu seferki fon müziği ise Zakkum’dan Ahtapotlar’dı. Çok güzel şarkıdır, bayılırım. Ama bunalım anlarınızda dinlemenizi önermem.

“Sana benden başkası dokunamaz, dokunan olursa yakarım. Senin tenin bana ait, kendinden bile daha çok bana aitsin!”

Nilüfer’ciğim birini severken ondan korkmak ne demekmiş anladın mı acaba? Bunu çok merak ediyor deli gönlüm, küçüğüm, çiçeğim. Metin pişman olup ağlasa da ne fayda, kadına şiddetin bu kadar meşru hale gelmesi tatlı değil! Ha adam kötü adam, iyi görünmez herıld diyorsunuz ama kızımız da vazgeçmek için hiçbir şey yapmıyor? N’aber, iyi mi havalar orada? Karma ve Tayyar bu sırada hız kesmeden harekete devam ediyordu, Nilüfer ve Mert’in Mikonos tatili şimdiden ayarlanmıştı, oh canımıza değsin!


Kim başrol, kim yardımcı? Anlayan beri gelsin.

Elif’in makarna denemesi Ömer’in İtalyanca konuşmalarından iyi olacak diye ümit ediyordum. Arada yaşanan duygusal bir iki konuşmayı geçersek makarna sınıfı bayağı iyi notla geçti. Hüseyin’in Ömer’e ‘canım kardeşim’ temalı konuşmaları da Ömer’i çok mutlu ettiyse de ekran başında bizi ifrit etmek için yeterli oldu. Gerçi bir ara böyle bir gözü dolar gibi oldu, bir fena oldum ama yapacak bir şey yok. Bahar da tam bir ilgi civcivi gibi gelip “Ömeerrr benleee konuştttuuu!” dediyse de Elif’im, safım, üstünde durmadan geçiştirdi. Bu arada dizi iki saate yakındır devam ediyor, yavaştan devrelerim yanmaya başladı. Arda ve Pelin’in didişmeleri hatta öpüşmeleri bile beklediğim etkiyi yaratmadı diyeyim, siz anlayın.

Tayyar ve hayırsever brunch’ını yorumlamak için aşırı derece de yorgunum. Ömer’in sert çıkışı haftaya bir kapı açacak bize ancak şimdilik Tayyar alttan almayı tercih etti. Haftaya yaklaşık iki buçuk saatlik neredeyse bir saati doldurma olaylarla dolu bir diziyi izlemek şimdiden beni yoracak olsa da, alışkanlık ve görev icabı oturup izleyeceğim elbette.

Not: Toygar Işıklı’nın Gelme şarkısı bence sahneye uyduysa da dizinin ruhuna pek uymadı. Sen Bilirsin’le devam edilmesinden yanayım.

 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR