Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kim demiş tarih tekerrür etmez diye
Sezon: 2 Bölüm: 15
Adada iki yabancı olarak karşılaştılar, kardeş oldular ve daha sonrasında düşman. Can mı dayanır?
 
Bu haftaki ÖzetliYorum’a bölümü izlerken sık sık verdiğim tepki ile başlamak istiyorum; of be! Şayet yanlış hatırlamıyorsam ilk defa bir önceki hafta kaldığımız yerden devam ettik ve Oliver ile Slade Wilson’ı bıraktığımız yerde bulduk. The Promise isimli bölüm Slade ile Oliver’ın hesaplaşması üzerine kurulmuştu. Bölümün adından da anlaşılacağı üzere sözler, ihanetler, yanlış anlaşılmalar, hatalar, seçimler üzerine sert ve açık bir hesaplaşma izledik. Bölümü çok sevmemdeki en büyük etkenlerden birisi de tabii ki hikayenin en büyük zenginliği olarak gördüğüm ada sahnelerinin bol bol yer alması idi. Starling City ve Lian Yu* arasında gidip gelen bol gerilimli ve aksiyonlu bir yolculuğa çıktık ve ben bu hafta için o trenden hiç inmek istemedim.

Geçen haftayı “Lütfen bizi Slade Wilson ile daha yakından tanıştırın!” nidaları ile kapatan bir izleyici olarak bu haftaki bölüm benim adıma adeta bir şölen gibiydi. Oliver ile Slade arasındaki ipin ilk koptuğu anı bu kadar çabuk göreceğimizi düşünmüyordum. Şimdi iki farklı zaman ve mekanda Oliver ile Slade savaşını izleyeceğiz. Slade geçmiş savaşın rövanşını alırken eski defterleri de bir bir önümüze açacak. Tabii ki mevzubahis Slade ise tarih de tekerrür edebilir. Ve şüphesiz ilkinde olduğu gibi bu savaşta da Slade, Oliver’a kıyasla birkaç adım önde. Bu ikili arasındaki ipleri koparan tüm olay ise Oliver, Sara ve Slade üçlüsünün adadan kaçma planı ile başladı. Gemiye girip, Ivo’yu etkisiz hale getirdikten sonra daha önce karşılarında bir silah olarak duran gemi adadan kaçış araçları olacaktı. Ama tabii ki hiçbir şey yolunda gitmedi ve Ivo kendisi batarken Oliver’ı da dibe çekti.

Adam acıdan ağladı, sana çektireceği acıyı hesap edebiliyor musun Oliver?
 
Slade, en başından beri biraz fevri ve Oliver ile Shado’ya göre daha sert mizaçlı, daha öfkeli bir karakterdi. Damarlarında dolaşan Mirakuru’nun etkisi ile de bu duyguları ikiye katlandı. Her duyguyu daha yoğun hissetmeye başladı. Shado’ya olan aşkı, üzüntüsü, öfkesi her zamankinden daha çok ele geçirdi zihnini ve en sonunda da etrafında kendisine “yanlış” yapan herkes bu yoğun duygulardan nasibini aldı.

Bu hafta Oliver’ın nasıl yavaş yavaş “Green Arrow”a dönüştüğünü de gözlemleme fırsatı edindik. Shado ile başlayan antrenmanları Slade devralmıştı ve Oliver’ı “Green Arrow” olmaya adım adım yanaştırmıştı. Adadan kaçış planı da devreye girince Oliver çalışmalarını sıklaştırdı ve en sonunda da meşhur kostümünün ilk hali içerisinde arz-ı endam etti. Ok ile yaktığı ateşi ilk bölümden de hatırlarsınız, insan izlerken “Nereden nereye?” demekten kendisini alamıyor. Oliver’ın kat edeceği çok yol var daha, biz de bunları keyifle izleyeceğiz elbette.

Adım adım Green Arrow’a!
 
Ufaktan Moira’ya değinmeden yazıyı bitirmek istemiyorum. Nasıl oluyor da Moira her seferinde mağdur anneyi, mağdur sevgiliyi, mağdur kadını oynayabiliyor. Yaptığı onca hatadan sonra hala rest çekip hala karşısındaki kişinin gözlerinin içine bakabiliyor. Gerçekten hayret ediyorum bazen. Bu bölümde daha önce Oliver’la aralarında o konuşma yaşanmamış gibi restini çekti ve evden kovdu oğlunu. Bilmiyor ki Oliver’ın kendisinden daha mühim dertleri var.

Roy’u yeniden Team Arrow ile birlikte görmek çok güzeldi. Geçen bölüm ortalıklarda göremeyince içten içe bir parça homurdanmıştım ama kaldığı yerden güzel toparladılar. Meğer geleceğin Red Arrow’u olan Roy çalışmalarına tüm hızla devam ediyormuş. İlk ciddi görevini de Slade kırmızı alarmı ile almayı başardı. Fakat ne olursa olsun Team Arrow’un eli özellikle Suicide Squad karşısında bir hayli zayıf kalacak. Zaten haftalardır bunun sinyallerini de veriyordu. Oliver’ın Slade karşısında güçlenmesi için yazılacak karakterleri ve hikayeyi gerçekten çok merak ediyorum.

Slade’in de yaptıkları, yapacaklarının teminatı.
 
Bizlere ikili bir olay örgüsü sundukları bu muhteşem bölümün finali de kendisine yaraşır şekildeydi. “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” der gibi her seferinde üzerine koyarak ilerliyorlar. Bölüm finalinde Oliver, Slade’in sadece kaslarının değil zekasının da hafife alınmayacak kadar güçlü olduğunu gördü. Hikayenin ada kısmında Oliver’ın tekneden kurtuluş öyküsü ve Starling City içerisinde adım adım Oliver ile Slade’in savaşını izleyeceğiz. Sezon finaline de ne kaldı şurada?

Müthiş bir aksiyonu bizlere sunan “Amazo” için kurulan set.
 
Son olarak; 15. bölüm öncesinde Suicide Squad özel fragmanı gibi yayınlanan üç dakikalık trailerı izlemenizi tavsiye ederim. Hikayenin gidişatı açısından bir hayli fikir sahibi olabileceğimiz çok güzel bir tanıtım olmuş! Haftaya zaten onların bölümü.
 
* Lian Yu; Madarin Çincesi’nde “Araf” anlamına gelen, Oliver’ın beş sene boyunca hapsolduğu adadır.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR