Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kendine zengin bir koca bul Gülru!
Sezon: 1 Bölüm: 2

Gülru ve Barış aynı renklerden gitmişler. Bu bir mesaj mı acaba?

Kahramanımız (yani ben) bir sevişme sahnesinin olmayacağını biliyordu ama heyecanlanmıştı da... Nitekim Gülfem'in oynaklığı Ömer'i kırk beş altın ayara getiremedi ancak Gülru'nun kaçmasına yardımcı oldu. Kızımızın mahvolan mezuniyet gecesi balosundan sonra Mert ıkındı, sıkındı ve içindeki öküzü naa böyle önümüze bıraktı. Ben hala şunu düşünüyorum bu Gülru ne zaman ezikliğini üzerinden atacak? Şu an Marimar kılığında geziyor, Ömer Hekimoğlu'nun 'şifalı' elleri dokunana kadar da öyle olacak.

Ve taaaataaaa! Kolye meselesi öyle bir patladı ki ortalık panayır yerine döndü. Halide, Gülru'yu kolyeyi yerine koymaya çalışırken yakaladı ve hırsız damgasını yapıştırdı. Tabii bu sırada türlü komplo teorileri yazıldı, çizildi. Anlaşıldı ki bu Halide ya Gülru'nun babasına aşıktı ya da kızımızın gençliğini güzelliğini kıskanıyordu (yersen). Bütün bunlar olurken Gülru sesini çıkaramadan ağladı, durdu. İnsan bir kendini savunur değil mi? Yok, kızımız o kadar saf ki kendini savunmayı bile beceremedi. Hay aksi şeytanın işi! Gülfem bütün bu olanları "Üçüncü sayfa ucuzluğu!" diyerek bitirdi, benden alkışı aldı. Halide'ye de "Ucuzsun sen, ucuz!" dedikten sonra bahçe insanları takımına ödeme yapmak istememesi pek yakışmadı ama dur orası da bir çözülür. Ömer Bey'in şifalı elleri ne güne duruyor?


Cihan’ın içinden Hulk, Zaloğlu Rüstem ve Tatar Ramazan aynı anda çıktı! Enfees!

Cahide ve Şevket hayatımıza son derece prototip bir ana-oğul olarak girdiler. Bu ailenin çalışanı Ömer'di, geri kalan herkes koca evde oturuyordu. Bir de evin fedakar bir gelini vardı, adı da Mebrure. O bir günah gecesinin sonunda hizmetliler takımından evin gelinliğine terfi etmişti. Aklımıza Asmalı Konak’ın Dicle’si gelmedi mi? İtiraf edin, kesin geldi. Zorlasak biraz daha bir Marimar çıkacak sıktığımız yerden ya bir sabredelim. İsimleri bile zorlasak oraya varırız ya, iyi niyetimi ve sakinliğimi bir orta Türk kahvesi eşliğinde koruyorum. Yanında da bol su ve bir adet light lokum. Ben tam keyfimi yaparken evin küçük oğlu Ömer Bey'lerin yeğeni Taner lüks arabasından çuval gibi düşerek yere yığıldı, aile yemeği de yalan oldu tabii. Gülru da babasına "Bıbıcığımm niden aldığımı kolyeyi aslaaa söyliyememmm!" diye saçma sapan dram yaratınca ben de oturduğum yerde bayıldım. Ne alakası var, çok mu zor "Cihan zorla bana verdi," demek ve bunu Cihan'a sormak? Ve size bir diyeceğim var, Gülru'nun yersiz ve bence saçma çıkışı Ömer Bey üzerinde olumlu etki yarattı, ancaaak Ömer’in annesi Cahide'nin aklına da bu sahne yazıldı, bilesiniz. Ayrıca kendisi oldukça gıcık ve önyargılı bir tip, ben bir sevmedim.

Cihan'ın Gülru'nun gittiğini öğrendiği sahneyi bekliyordum, nasıl bir rezillik çıkacak diye... Beklediğimden iyisi geldi! Kahveler havada uçuştu, itiraflar geldi ve Gülfem Hanım rezilliği ile böyle orta yerde kaldı. Gülru da herkesin önünde aklandı, zaten daha fazlasını bekliyor muyduk? Sercan Badur kusura bakmasın, Hollywood'un "overacting" dediği şeyin dibine vurdu vurdu da çıktı. Canan Ergüder orada ortamı Gülfem ile dengelemese günlük dizilerden hallice bir şey izlerdik ya, başrolün ağırlığı sahnenin hafifliğini dengeledi. Sonra da bütün terslikler bir anda çözüldü, her ne kadar kızların babası Salih bu işe karşı çıksa da bu kısa süreli kalış işi uzayacak belli. Gülru'nun ise hala Gülfem'i savunmasından içim şişti! Gerçi aralarında geçen kıyafet ve kıyafeti kahve lekesinden kurtarmalı anda altında komik müzik çalan sahneden sonra Gülfem'in Gülru'nun minion'u olabileceğini düşünmeye başladım. Üzülerek söylemeliyim ki Gülfem'in makyajı kendi defilesine gidecek bir kadından ziyade kız kardeşi evlenecekken abartılı saç ve makyaj yaptırmış bir büyük kız kardeşe benziyordu; hele o rujun rengi!!

Bu ikiliye dikkat! Yakınlaşmaları çok konuşulur zira ikisi de pek karizmatik!

Mert'in yediği baba dayağına Gülru'nun abarta abarta anlattığı defileden cebine harçlık olarak gelen 200 Türk lirası çare oldu. Ayrıca bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama Mert ve Gülru yanyana hiç ama hiç tatlı durmuyorlar, kimya denilen şey çalışmamış yani. Kim bilir belki de Ömer Bey'e daha çok yakıştıralım diyedir. Gülfem Sipahi'nin son koleksiyonu dudak uçuklattı haberinin UçanKuş sayfasında olduğu da gözümüzden kaçmadı pek sevgili dizi ekibi, yamansınız. Gülru bu arada iş teklifi aldı ancak babası Salih bu durumdan pek memnun değildi zira olanları unutmayan bir tek kendisiydi. Bana soracak olursanız bu kadar Yeşilçam babası triplerine girmeye gerek yok, kadın daha ne yapsın yani? Kendi sınırları içerisinde kadıncağız gayet genişledi ki ben Gülfem'i pek sevmememe rağmen bunu söylüyorum, varın buradan yürüyün siz. Gerçi bu iş teklifinin içinden bir pislik çıkacak diye ilk andan beri düşünüyorum. Sizce yanılır mıyım ben? Yanılmadım, Gülru evde ayak işlerini toplayacak genç "tasarımcı" oldu. Yani Gülfem Sipahi'nin özel hizmetlisi!! Tataaaa!

Gülru bu noktada da sinirlenip hırslanmazsa ne zaman hırslanır sizce?

A) Gülfem Mert'e sarkarsa
B) Ömer'e aşık olursa
C) Gülfem sülalesine küfür ederse
D) Hırslanmaz.

Güllerin Savaşı pembe dizi temposunda ilerliyor, bunu anladık. Ancak anlamadığımız bir şey var, pembe diziler bile 2014 model bir hale gelmişken Güllerin Savaşı neden 1980'lerde takılmış kalmış? Ve neden Damla Sönmez hep aynı kızı oynuyor yaklaşık üç yıldır? Benden söylemesi, hikaye beş bölümde açıldı açıldı, açılmadı kış sezonunu göremez. Ha bu benim oyuncuları ya da ekibi sevmememden kaynaklanan bir yorum değil, bu yorum tamamen işin kendine ve totaline bir sitem. Yoksa ben tam bir pembe dizi bağımlısıyım, konular ne kadar aynı olursa olsun. Ve bir not, diziye biraz müzik lazım ama tema değil telifli, sahneye uygun müzik.

Sevgiler, saygılar.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR