Kara Ekmek, bu hafta bölümden önce ekranda geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz yazar Yaşar Kemal’in “ İnsan evrende gövdesi kadar değil yüreği kadar yer kaplar” sözlerini paylaşarak yayına başladı.
Bu haftaya Asiye’nin (Özlem Yılmaz) eski sevgilisi Berkant’ın izini bulmasıyla başladık. Berkant, belli ki Asiye’nin peşini hiç bırakmayacak. Diğer yandan Mine (Elifcan Ongurlar) ve Taylan’ın (Engin Hepileri) arasındaki yakınlaşma, bundan hiç hoşlanmayan Asiye’nin de yardımıyla Hale’nin eve dönmesiyle önemli ölçüde engellenmiş oldu. Hale’nin (Başak Daşman) annesinin, Mine’nin üvey annesi Pervin’i (Gülçin Santırcıoğlu) ziyaret ederek, Mine ve Taylan arasındaki yakınlaşmadan bahsetmesinin sonucunda, Pervin bunu fırsata çevirdi; Taylan’ı olanları kocasına söylerse büyük rezalet çıkabileceği yönünde tehdit ederek yüklü bir para aldı. Genel hatlarıyla böyle.
Şimdi gelelim ince işlere;
Mine ve Asiye’nin üvey annesi Pervin, Mine’nin eski sevgilisiyle hafiften bir flört halinde. Bakalım ne zaman ikisinin arasında duygular alevlenecek, merakla bekliyorum. Ama esas konumuz bu değil henüz.
Bu bölüm Mine ve Taylan epey yakınlaştılar. Asiye ise kardeşinin yaldır yaldır koşarak evli ve zengin bir adam olan Taylan’la yakınlaşmasından hiç memnun olmadı. Kız kardeşini Taylan’dan uzak tutabilmek için elinden geleni yaptı. Haksız da değil. Çünkü Taylan Dayı gibiler, hep Mine gibi temiz ve kafasız kızlara güzel güzel sözler söyleyip sonra tırıs tırıs karılarının yanına dönerler. Sen de üzüldüğünle kalırsın ve gözü yaşlı halde oturursun Mine’cim canım benim. Pek duyarlı Taylanlar sana bir demet fulya alırken, karılarına orkide gönderirler. Her ne kadar daha sonra Taylan Hale’ye evlilik yıldönümündeki çiçekleri kendi haberi bile olmadan sekreterinin her sene yaptığı gibi gönderdiğini söylese ve kuş akıllı Mine bunlarla avunmaya çalışsa da. Sakın ola ki bunu aşkla meşkle karıştırma Mine’cim. Kara Ekmek dünyasında ve çoğu yerde erkekler kaybetmek istemedikleri kişilere gerektiğinde cömert davranmaktan hiç çekinmezler. Sana çok sert gelebilir ama bunların da bir göstergesi vakit ayırmak, kaynakları (para, vakit, güç her neyse) kullanmak, öncelik vermektir. Taylan canı ister, seninle teknede öpüşür, hayatında vapurdan başka deniz taşıtına binmemiş gariban Mine’nin gözünü boyar, canı ister ablan Asiye ile gece sütlaç yemeye gider, canı ister karısıyla yemeğe çıkar. Ve her seferinde dört ayak üstüne düşer. Olanlar sana olur Mine’cim.
Bu dünyada güç, para ile elde edilir. O yüzden üvey annen Pervin gidip Taylan’ı tehdit eder. O yüzden evin tapusunu üstüne yaptırır ve bin yaşındaki babaannen dahil hepiniz onun ağzından çıkacak iki kelimeye bakarsınız. Çünkü işini ciddiye almayan, kendini düşünmeyen ve geleceğini tehlikeye atan kadınlar hep kaybederler. Bu yüzden siz siz olun ne Hale’nin annesini gidip Pervin’e Mine’yi şikayet etmesini, ne bir başkasının ölümünü fırsat bilip kimliğini çalan Asiye’yi, ne kocasının başka bir kadınla yakınlaşmaması için kuyruğunu kıstırıp evine geri dönen Hale’yi küçümseyin. Onların hangi saikle böyle davrandığını anlamaya çalışın. Kara Ekmek’te şaşkınlığın ve zaafların affı yok. Bakınız Seda’ya. Biraz olsun beğenilmek uğruna, hiç tanımadığı adamları evine getirerek nasıl parasını kaptırdı?
Halbuki Asiye hiç öyle mi? Kendisini hamile bırakıp ondan sonra tereyağından kıl çeker gibi işten sıyrılmaya kalkan eski sevgili Berkant, yine peşinde. Neden? Çünkü Asiye onun anladığı dilden konuşuyor. Berkant, sonradan, bir sevgi böceği oldu, çocuğumuza bakarım gibi hayatta tutamayacağı sözler söyledi, sonsuz özürler diledi. Ama Asiye elbette bunları yemedi. “Son görüştüğümüzde bana düş yakamdan demiştin ya, ben senin yakandan düştüm. Şimdi de ben sana söylüyorum, düş yakamdan”. Bu Demet Akalın hallerini bir kenara bırakıp eski manikürcü, yeni yalı sakini Asiye’nin bize ne söylemek istediğine baktığımızda ise özetle kafanızı kullanın demek istedi. Ve bunu ne kadar çok söylese o kadar iyi bence.
Diğer yandan Çetin de iyice Asiye’ye aşık olmuş durumda. Dizideki tüm erkeklerin kötü davranılmaktan anlamaları ve itelendikçe kadınlara daha ilgi duymaları ise gözümden kaçmıyor. Asiye, Çetin’e hayatında hiç doğru dürüst çalışmadığı için hiç saygı duymuyor ve ince ince dalgasını geçiyor. Haklı da. Çetin epey beceriksiz, tek başına bir işi başaramıyor. Örneğin, intihar eden Seda’yı, Çetin daha arabayı park etmeye çalışana kadar Asiye çoktan kapıyı açtırarak kurtardı bile. Ama sanırım ilerleyen bölümlerde, Çetin’de bir değişim göreceğiz gibi.
Ya Mine’cim. Bakalım sen ne zaman böyle boş sözlere tav olmamayı ve insanları eylemlerine göre değerlendirmeyi öğreneceksin?