Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kadının adı yok!
Sezon: 2 Bölüm: 36

"Baran, kardeşlerin sana emanet!"

Merhabalar.

Türkiye'de kadın olmanın ne demek olduğunu koca bir tokat atarak gösteren bir bölümdü. 8 Mart Emekçi Kadınlar günü arifesinde yayınlanan bölüm almak isteyene güzel mesajlar iletti. Karagül drama/entrika odaklı senaryosunu, kendisini izleyen her kesimden insanın sosyal algılarına da dokunarak ilerletmeye devam ediyor. Kaderine razı gelen kadın karakterleri olduğu gibi, kaderine boyun eğmeyen kadın karakterleri de olduğu için çokça düzene boyun eğenlerin dizisiymiş gibi algılansa da ekranlardaki en feminist hikayelerden bana göre. Söylemini kör gözüne parmak şeklinde yapmaktan özellikle imtina ediyor. Öyle görmüş, öyle alışmış cahil kafası değişmeyecek dedirten karakterler de var, kendi emellerine ulaşmak için, ezilmemek için onlara kök söktüren karakterler de var. Laf olsun diye görünen tek karakter bile yok dizide. Rating için temposunu ölüm yavaşlığına aldığı bölümleri de olsa şu an ekrandaki en iyi yazılan ve en iyi anlatılan tek hikaye olmayı sürdürüyor. Ruha dokunan alt metinleri için senaristlere, oyuncularını otomatik pilota aldırmadan karakteri yaşayarak çıkartmalarını sağlayan ve bu başarıyı harika şekilde ekrana yansıtan Murat Saraçoğlu ve ekibine en kalbi teşekkürlerimi göndererek karakter atomlanmasına başlıyorum.

Kendal: 34. bölümde Murat'ın gölgesinde geçen hayatına annesi üzerinden isyan ettiğinde ''O da yaralı be,'' diyerek az da olsa empati yapmıştık ki 35 ve 36. bölümde ağzımızın payını verdi ağamız. Yok aga bir daha sana empati sempati yok! Kendi kepazeliklerini sosyete gülünün üstüne atan kolaycılığından ikrah geldi yeminle. Karagül için ilk yazdığım yazıda Kendal için saf kötü demiştim. Bildiğin kötü ayol. Bu hafta Kendal'ı seyrederken resmen sinir komasına girdim. Sakinleşmem için bileklerimi kolonyağıyla ovdurmak kar etmedi, koluma serum taktılar. İnsan zerre düşünmez mi ulan! Ne yapıyorum ben demez mi? Amaca odaklı eylemlerinde insan harcamaktan saniye çekinmiyor adam. “Kardeş katili oldum, vah vah ,” diye bağırıyor ama kardeşinden geriye kalan evlatlarına gram acımadan amacına kararlılıkla yürüyor adam. Hadi Ebru senin yolundaki en büyük taş, bir şekilde onu harcayacaksın da suçu günahı olmayan sabileri düşünür insan. Ey senaristler lütfen bir daha Kendal ile empati kurdurmaya çalışmayın bize. Bu sefer insan olur belki diyerek umutlanıp umutlanıp çakılmaktan totom acıyor artık.

Kadriye: Bu kadın da lahana turşusu oldu çıktı. Önceki bölüm Fırat hapse düştü diye konağın ortasında “Sen ne yaptın?” diyerek linç ettiği Ebru'yu bu hafta kanatları altına almış huri melâike pozlarında savunmasına Ajda Pekkan botoksu şeklinde bir ifadeyle bakakaldım. Yüzüm de abuş bir ifade güleyim mi, ağlayayım mı şaştım kaldım. Bi' de Narin'e herkes günahinın hesabını verecek falan demelerine “Yetheeer!” diye bağırdım. Tamam Narin'e de bayılmıyorum da kanka o da tek başına o günahı işlemedi di mi? “Ay Kendal niye böyle?” diye ağlıyor bir de. Hemşire bu yüzsüzlük, bu utanmazlık senden geçmiş kimsede suç arama yani. Geçmişte yediği boklar bir bir ortaya çıktığında şehadet getiremeden hık diye gitmesini temenni ediyorum. Bilge kadın olmak kim, sen kim paçoz? Baran'ı annesinden koparan günahkarların mutlu son yaşamasını istemiyorum ben. Narin'e kadar önce bir siz kıvranın pls.


"Allah'ım, oğlumu her fırsatta istemediklerimin yanında göstererek bana boynumdaki günahı mı hatırlatıyorsun?"

Narin: Biliyorsunuz kendisinden zerre hazzetmiyorum. Bazen seyrederken empati yapıp kendimi bu adıgüzelin yerine koymaya çalışıyorum. Orhan Gencebay arabeski havasına girip ''bir dilenciyim senden aşkı dilenen'' felsefesiyle Murat'ı beklemesine hadi empati yaptım diyeyim (ki duygusal yönden tam bir ağzı açık olmama rağmen, ben bile o kadar saftorik olmazdım yane) yaşadığı yöredeki elalemin ağzını büzmek için Baran'ı anasından koparmalarını kabul etmesine de empati yapayım hadi ( şlkjhgfghjklşi YAPAMADI) Ebru ile kuma olmayı Murat'a olan büyük aşkı yüzünden kabullenmesine de empati yapayım hadi ama arkadaş yüzlü yüzlü hem Ebru'ya hem günahsız sabilere ettiği hakaretlere empati yapamıyorum yahu. Bari insan günahını ayıbını bilir de bir susar di mi? Yok arkadaş olmuyor yani. Kan beynime sıçrıyor resmen. Kendi abisini korumasına, onun başına bir iş gelmesini istememesine kesinlikle sözüm yok, olmaz da. Kopan mevzudaki abukluğu insan sorgulamaz mı? Az bir saksıyı çalıştırmaz mı? Ebru hapse girdi okey, senin de yerin genişledi ona da okey de, çocuklar üzerinden kin nefret kusmak nedir arkadaş? Baran ayarı verdikçe mahçup olup aşağı oturacağına tam gaz yüzsüzlük, surat üstüne surat devirmeler. Kusura kalma bacım görgüsüzce veya arsızca da olsa Özlem bile bir şahsiyet sahibi olmaya tırmalarken senin atgözlüğü ile pozlanman sempatik değil valla. Baran sana annelik duygusunu öğretememiş bunu anladık, inşallah Oğuz merhametli olmayı öğretsin. Umudum yok ama bakcez artık.

Özlem: Kendal'a ve Kasım'a tam 90'dan attığı golle kalbimi yeniden kazandı. Dinsizin hakkından imansız gelir diye boşa dememiş atalarımız. Evin içindeki sümsük takımına da lafları çakıp, fiştekledikçe “Ohh, yarasın!” diyorum artık. Deveye diken, insana da öpen yaraşıyormuş kardeş. Arsızlığın yüzünden sana kızıyordum bir kaç bölümdür ama her şeyi kabul eden, sorgulamadan râm eden bir ezik olacağına al hepsinin ifadesini. Sibel'den uzak dur ona ilişme yeter. Gerisinin köküne kibrit suyunu acımadan çak balım. Çaktığın yerde gül bitsin, attığın gol olsun bu taraftar seninle gurur duyuyor


"Biriktirdiklerimizi dağıtmaya bir rüzgar yetiyor. Kopuyor... Savruluyoruz... Sevdiklerini ihmal edenlerin önce inancı, sonra kalbi ölür... Direnmeli insan... İyi ki yaşıyorum, çok şükür!"

Ebru: Geçen bölüm ''Senin paraya ihtiyacın mı var, gitme çalışma,”' diyenlere hak vermene kırıldım. Sen de böyle yaparsan, ayağa kalkmaya, kimlik kazanmaya çalışan Emine ve Sibel ne yapsın? Şahsen ''Sen n'aptın Ebru?” diyen vicdansızlara; “N'apsaydım? Kaşıkla verdiğinizi sapıyla çıkarıyorsunuz, ömrü billah size mi minnet edeceğim?'' diye gürleyerek püskürmeni beklerdim. Onlar afkurdu sen sustun. Yakıştıramadım. Çocuklarını da birbirlerine emanet etmen yeterdi be Ebru! Hâlâ mı Kadriye'den medet umuyorsun? Pozitif kalmaya çalışmanı takdir ederim de, çaresizlik içinde de olsan çocuklarına “Güçlü olun,” diyerek verdiğin telkinleri onları Kadriye'ye emanet ederek baltalamanı takdir edemiyorum. He bak Baran'a emanet edersin ona lafım olmaz. O çaresiz güvercine en azından güveniyorsun. En başta söylediğim 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün önemini haiz bir şekilde yazılmış son sahne için ne kadar teşekkür etsem az. Tamam hiçbir hakim tutup da bir sanığın hikayesini en baştan anlatmasını dinlemez ama Ebru, bu ülkede kadınsan nasıl çaresiz bırakılırsın öyle güzel anlattı ki helal olsun dememek işten değil. He sonunda Fırat'ın başı belaya girmesin diye suçu kabul etmesine kızdım tabi. Romantik karar vermek sana lüks Ebru’cum. Gerçekçi olmak lazım ki o çocukları o konakta çiğ çiğ yerler bacım.


"Sana o kadar çok ihtiyacım var ki baba... Ama kardeşlerimin daha çok ihtiyacı var. Ben arada kalmaktan çok yoruldum. Bir yanda anam bir yanda kardeşlerim var, ama sen yoksun."

Baran: Her patlayan olayda bir öyle bir böyle davranmasına kızmaya başlamıştım ki Murat'ın mezarı başında ''Nasıl davranacağımı şaşırdım,”' diyerek çaresizliğini ve ruh halini yansıtmasıyla kalbimi çalıverdi hemen. Üzerine yüklenen sorumluluklar çok büyük Baran'ın. Garibim de ne yöne döneceğini şaşırıp şaşkın ördek gibi çırpınıyor. Kardeşleriyle bağlarının kuvvetlenmesi en büyük isteğim. Maya ve Rüzgar zaten cepte, Ada da empati yapıp bayraklarını indirdi miydi, en azından bir cephede kafası rahat olacak çocuğumun. Yeter gari, daha fazla üstüne gitmeyin Baran'ımızın.

Fırat: Ebru'ya olan aşkını tasvip etmediğimi hep söylüyorum. Lakin yavaş yavaş olası yakınlaşmaya hazırlıyor senartistler. Eskisi kadar “Olmaz ya,” dememeye başladım bile. Fırat çok had bilerek sevdi, nazikçe kendince sevdi ve de sevdasını izleyene de sevdirdi. Murat'ın dönüşü Ebru’yla Fırat'ın iyice yakınlaşmasını bekleyecek galiba. Hadi bakalım güzel bir çatışma bekliyor bizi.


"Yeter be yeter! Ne gidebiliyoruz ne kalabiliyoruz. Ne gönderiyorsunuz ne rahat veriyorsunuz. Yeter artık yeter!"

Ada - Maya: Kızçeler bu hafta hem ağladılar hem ağlattılar. Sabır müessesesinin Halfeti şubesi olan Maya'nın isyanı hüngür hüngür ağlattı beni. Ada'nın kül yutmamasını çok seviyorum ama haketmeyene şarlama huyunu hiç sevmiyorum. Ada'nın Baran'ın sonsuz merhameti ve sevgisi ile ehlileşmesini dört gözle bekliyorum. Baran sükuneti ile Ada'nın hırçınlığını törpüleyecek de, kızımız izin verirse tabi. Daha fazla uzamasın lütfen o da sakinleşsin, olgunlaşsın ki duygusal olarak zayıf olan kardeşlerini kollayabilsin. Ada ve Maya'ya hayat veren dünya güzelleri Ayça Ayşin Turan ve İlayda Çevik kızlarımız bu haftanın yıldızlarıydı. Kocaman sevgiler öpücükler ikisine de.

Sabırla okuyan herkesin gözlerine sağlık.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR