Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kabil, Kabil’e karşı!
Sezon: 2 Bölüm: 48

Evladı karnında taşırsın kanını yer, dışarı çıkar canını yer, ölürsün malını yer."

Merhabalar.

Sezon finaline iki kala yüreğimiz ağzımızda bir bölümü daha geride bıraktık. Karakterlerin büyük kabuk değişimlerinin yaşandığı bu bölümde girizgahı hiç uzatmadan atomlamaya geçiyorum arkadaşlar.


"Geçmiş olsun abi! Otur da merhem süreyim."

Kendal: Kuyruğu dik tutma gurusu falan oldu ağamız. Murat'ın Kendal'ı kaçırtıp korkutma işlemlerini eksik buldum şahsen. Meleğin sırtı o kadarcık mı yanmıştı ayol? Kızın sırtı komple kebap olduydu. Sırtından yanmak Kendal'a koysa içim yanmıycak. Valla fıstık deposunun yanması daha bir koydu ağama. İflas bayrağını çektiriyorsunuz da o evde 14 boğaz var. Ebru'nun gülleriyle, Emine'nin sıkmalarıyla batar o gemi. Sonrasında “Ayıydı, mayıydı, ağam idi,'' dedirtmeyin de insanlara. Gerçi Kendal'ın dünyalığı çoktur yaa, benim de dert ettiğim şeye bak ulan! Ahahahha iyice hesaplayan adamlara döndüm. Kendal bir kadına vurduğunda ettiğim ahlar n'olcak benim ya? Asım güzel gol attı ama. Murat gibi yok intikamdı, yok ödetmeydi diye kaynak makinası falan ateşlemedi. Direktoman çaktı doksana topu. Kendal'ın sırtını dönmeden güveneceği tek kişi olan Kadriye eliyle yaktı ateşi. Mazlum'un anasını ağlatırsan o da senin annen üstünden yürür sana. Eee ağam ayılar biraz da senin kıçında bağırsın.


''Bilirsin; buraların örfü adeti bu değildir. Hadi sevdaya düştün, tamam… Niye gelip bana söylemedin? Olurun var mıdır, olursa nasıl olur? Seni oğlum gibi görürüm bilirsin, ama sen beni anan gibi bellememişsin demek ki… Buraları, Narin’in durumunu, Baran’ı bilmez etmez gibi sorumsuzca hareket ettin. Hiç sana yakıştı mı?"

Kadriye: Piremsesim niye Oğuz'a atar yapıyorsun ki sen ya? Bir “Narin senin bacın olur, nasıl göz dikersin?” demediğin kaldı adama. Kendal Halfetili kadınları sıraya geçirsin ona laf yok. Murat öleli daha ne kadar olmuş ya madem, Fırat yengesine yazsın ona da laf yok, Oğuz'u sahipsiz buldun tokatla anasını satayım. E herkes kendi tarafına yontar tabii elindeki keserle. Keserin de sapının da döneceği günleri görürüz umarım. Kızlar konakta isyan çıkarınca el ne der diyorsun da eller oğlunun nanelerini konuşmaz mı be anacım? Aslında Kendal Kadriye'ye haksızlık yapıyor “Hep Murat'ı kayırdın,” derken.. Valla Kadriye Kendal'a bir kere höt zöt yapıyor geçiyor gidiyor. Birisi Kendal'ı kızdıracak bişi yaptı mıydı kaplan kesiliyor kadın. Ama Asım'ın attığı gol ile piremses de alacak göbeğinin suyunu. E piremses, oğlunla beraber Emine'yi ezmesi kolaydı. Asım da anasını ezdirmeyecekti tabii. Çekeceğin acıyı düşündükçe üzülüyorum ama ana-oğul hakettiniz, yalan yok. Bu arada bana beddua ettirtmeyin kendinize, böyle inmelerden inme beğenirsiniz sonra. Ahahahhaha hık diye gitmeyeceğini bildiğim için “Ayağını denk al piremses!!” diyorum sadece.

Murat: Hemen sevinme, üst paragrafa aldım diye. Saydırmak için aldım. Bölüm boyunca tek düzgün icraatın Ebru'dan nasıl özür dileyeceğini düşünmen. Bu nasıl sevmek lan? “Seni çok sevdim ben” ayağına kadının hayatını büküp atmışsın resmen. Ulan, evladını elinden almışsın bir kere. Diğer yaptığın heeeerrr şeyi affeder insan, da böyle bir hesap nasıl verilir yaa?? Ben kesinlikle affedemezdim. Ebru'nun elinde güller gibi yetişecek bir yavru, Kendal ve Narin gibi iki sevgisiz insanın elinde sosyopat olmuş. Ebru'yu geçtim Baran nasıl affedebilir ki bu büyük haksızlığı? Adacık kaza geçirmese evlatlarına düşkünlüğünü anlamayacak mıydın? Hem bir de nasıl bir düşkünlük bu? Ayy seni düşünüp, yazdıkça bileklerimi kolonya ile ovasım geliyor. Kendal senin yanında ne ki Murat? Senden zalimi yok bu hikayede. Kendal kardeşini öldüren Kabil madem, sen nesin ki? Sen de Kabil’sin. Ay ve güneş kadar net!! Hee bir de madem ailenin başına gelen her şeyi yakından takip ediyordun, Fırat'ın Ebru'ya yazdığını görmedin mi? Kafamda deli sorular?


"Özür dilerim Ebru. En çok da seni yalnız bıraktığım için... Özür dilerim."

Ebru: Kadın dünyaya evlat ile imtihan edilmeye gelmiş yeminle. İki yüzü gülmesin, anında basıyorlar tokadı yüzüne. Rüzgar'ın kaybolmasının travmasını atlatamadan Ada kaza geçirdi şimdi de. Emine'nin yanından sille tokat götürülüşünü acizce seyretmesine de çok üzüldüm. “Fırat ile Ebru beraber olmasın yaa,” demelerime eklediğim sahnelerden biri oldu o sahne. Kendal Emine’yi hırpalar, Ebru araya girmek ister, Fırat Ebru'yu tutar. Niye? Oranın gerçeği o çünkü. Hastane kapısında tek başına ağlayan Ebru, Türkiye kadınına referansdır. Bu ülkede kadınlar hep tek başına, içini çeke çeke ağlar çünkü. Gözyaşın daha dinmeyecek be bacım. Bunlar ne ki? Yalanın, aldatmanın, haksızlığın büyüğü kapında bekliyor.

Narin: Senin bu pasif agresif ruh halin (en hastalıklı insan psikolojisidir bana göre) n'olcak be adıgüzel? Hadi “Ebru ne gadan mükemmel kadın yeaa,” diyenlere kızıyorsun da, sen niye azcık merhamet etmiyorsun kimseye? Örneğin; Emine sevincinden yere göğe sığamazken onun için sevinemez miydin ki? Abim kızacak diye moral bozuyorsun bir de.. Ya daha dün sevdiğin adamın önünde seni rezil etmedi mi ulan o herif? Nasıl bir kredidir, bitmedi gitti arkadaş. Tamam Baran'la tehdit etti de bu kadarı da öeehh dedirtiyor bana. “Oğuz'la geleceğim olamazdı,” diyerek gerçekçi takılıyorsun ya hani, Baran'ın elinden gideceği de gün gibi aşikar işte! Neyin toplaması çıkarmasıdır bu? Hesaplarının hepsinin Bağdat'dan döneceğini bile bile hem de. Yanlış yoldasın kanka, kaybedenlerdensin. Kendal'ın rüyasındaki korkunçlu sona doğru kendin atıyorsun bu dev adımları.


Oğuz komutan Şamverdi konağına VIP hizmet verirkene... Ne çektin be Oğuz :(

Oğuz: Yalvarıyorum tayinini Çatalca'ya falan iste bebeğim yeaa.. Kimse aşkından ölecek kadar senden değerli değil. TSK olarak temeli dinamitlenesice konağa VIP hizmet veriyorsunuz artık resmen, ahahahhaha. Hayır, bir de yaransan gam yemeyeceğim. Kadriye köpeğin önüne atılsa yenmeyecek laflar ediyor, sen hala Ana derken bir daha Ana diyorsun adeta. Merhametli ve zarif adam; yokluğunda kıymetini bilmeyenler utansın. Seni üzen herkesi üzerim, net!!!

Melek - Özlem - Kasım: Bu üç ahbap çavuş Kendal'ın kuyruğunu tutup, son hamleyi yapamayanlardan. Herkes birbirine “Benden bir şey saklıyorsun,” diyor ve kesinlikle kendi sakladığını da söylemiyor. Ahahahah arkadaş sen söyleyecen ki karşındaki de sana söylesin. Bu işin matematiğinde çözülmeyecek ne var allasen? Akıllı bir şer odağı olmak isteğiyle gözlerinizi kısarak “Ben neler biliyorum var ya, uu uuuf anlatsam olay olur,” diyerek kasarsanız Kendal da size entrikada tur bindirir. Siz köprünün başını tutana kadar Kendal köprüyü iki ucundan yakmış oluyor. Gençler azcık izan ve iş bilirlik bekliyorum yaa. Olmuyor böyle.


"Ada nerede Baran? Ona bir şey olmasın lütfen."

Baran - Ayşe: Baran'ın kendi yaptığı danalıkları kabullenen hallerini çok seviyorum ben. Yapıyor ediyor ama, birisi yanlış yaptığını söyleyince Ada gibi gereksiz iticilikle kendini zeytinyağı gibi üste çıkarmaya çalışmıyor. İşte bu da Baran'ın hakikaten Ebru'nun mizacını birebir taşıdığının referansı. Kendal'ın elinde büyümüş olsa da fıtratı Ebru'nun aynısı. İyi ki de öyle. Ayşe'ciğim kızlarımıza örnek olmaya devam ediyor. Trip atmadan, bağırıp çağırmadan, sevdiğini canından bezdirmeden had bildirmek ve hizaya çekmek nasıl olur, onu seyreden yaşıtlarına gösteriyor. Hanımefendilik İstanbul’larda yetişmekle olmuyor demek ki. Mersinli de olsan Halfeti gibi avuç içi kadar yerde de yaşıyor olsan, hanımefendiysen hanımefendisindir; bu kadar basit işte. Baran'ın kardeş sevgisi için bir şey yazmama gerek yok, çünkü Baran'ı ilk bölümde de kardeşlerine sevgiyle bakarken görüyorduk, hala aynı şekilde bakıyor. Merhameti dağlar kadar onun. Çektiği yoksunluk acıları sert gösteriyor sadece.


"Bak sana olan hislerimden dolayı son zamanlarda kendimi tanıyamıyorum. Çekilmez bir hal aldım. Ama bitti, bu sefer gerçekten bitti. Ada’nın mutluluğu benim için her şeyden önemli. Hem sen de arada kaldın. Benim kardeşlerimden, annemden başka kimsem yok Serdar."

Ada - Maya - Serdar: Deyimler sözlüğünde “haklıyken haksız duruma düşmek” deyiminin yanına şekil içinde göstermek için bir Ada'nın bir de Özlem'in fotoğrafını koyarım bu diziden. Arkadaş bir ergen evladı çenesiyle ölüme sürükler mi ya kendini? Ahahahahaha, hayır bir şey değil Serdar'ımı da götürüyordu yanında. Baran'a sinir olup sevgilini niye darlıyorsun ki a kızım? Sapla samanı karıştırıp, konuşmak yerine afkurursan Allah muhafaza kaza da gelir başına, bela da. Ada kendine başka düşman aramasın, kendisi yetiyor kendine. Valla Serdar evliya gibi çocuk Allahım’a, yoksa çekilecek dert değil yani. Maya ile ilişkisinde de hadsizliği çok. Özünde ikizini çok sevdiğini belli edebiliyor Allah’tan. İşte bayaaaağı bir özünde olduğunu da zorlayarak görmeye çalışıyoruz. Sanırım en büyük şansı insanların onu sabredip sevmesi. Ben seyrederken tahammül edememeye başladım çünkü. Maya, hiçbir acı kardeş acısından büyük olamaz diyerek aşkını kalbine gömdü. Ya da gömdüğünü söyledi. İlk aşk, ha deyince unutulacak bir şey değil ama Maya dirayetli kız, üstesinden gelir bence. Serdar'cığım Oğuz'un kardeşi olduğun çok belli be balım. Oğuz'a da zamanında sormuştum ''Narin mi? Emin misin?'' diye. Ben ablalığımı yapıp sana da sorayım; Ada konusunda Emin misin? Ahahahah N'apalım, sen seviyorsan eyvallah.

Gitmeden 49. bölüm fragmanı için söyleyecek bir sözüm var a dostlar. Kadriye'nin Kendal'a uçurum kenarına mezar kazdırma sekansı seyrettiğimden beri kafamda dönüyor. Kendal = Uçurum kenarı. Seyircisine her daim saygılı olan bu hikayeyi; yazanın, çekenin, oynayanın kısacası bütün ekibin emeklerine sağlık.

Sabredip sonuna kadar okuyan herkesin de gözlerine sağlık..
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR