Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Hüzündür bazen maskenin ardındaki
Sezon: 4 Bölüm: 4

Twisty, ışıltılı gülümsemesiyle…

Yeşil sis perdesi içindeki Edward Mordrake, bazı ucubelerimizin hayatlarındaki perdeleri kaldırmamıza olanak verdi bu hafta. Sirk öncesi yaşamlarının kilidini bir bir açmaya başladıkça anladık kilitlerin ötesinde ne dramlar yattığını. ‘Bacaksız Suzi’ ve ‘Dövmeli Fok Paul’un hikayelerine ve acılarına, maskelerinin ardındakilere uzandık bu sefer. Neler yaşamışlar neler… Suzi’nin kıskançlık uğruna dans eden bir dilenciyi bacağından bıçaklayıp öldürmesi mi dersiniz; Paul’ün doğuştan gelen halini, yaptırdığı dövmelerle harmanlayıp insanlara istedikleri canavarı vermesi, yüzü ise yakışıklı olduğundan kıyamayıp dövme yaptıramayışı mı dersiniz, sahiden de dinlemeye değer oldukça dramatik hikâyelerdi. Hiç unutmam; Çağan Irmak’ın  Çemberimde Gül Oya dizisinin afişinde “Her yaşam bir hikayedir, bazıları anlatılmaya değer…” diye çok hoşuma giden bir söz vardı. İşte bu bölüm dinlediğimiz hikâyeler de aynen böyleydi. Hele Elsa ve Palyaço Twisty’nin yaşadıkları, hiç ummadığım derecede dokunaklıydı. Zaten bölümümüz de, dram anlamında dizinin en akılda kalıcı bölümlerinden olacaktır diye düşünüyorum. 

Elsa da hakim karşısında.

Elsa’nın Almanya günlerinde bacaklarını kaybetmesine neden olan ‘snuff film’ (işkence ve gerçek cinayete ev sahipliği yapan filmler diye özetleyeyim) rezaleti, insanın akıl sahibi bir varlık olmasına rağmen yeri geldiğinde en aşağılık varlık olmasını değiştirmediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Cidden ‘gerçeğin ta kendisi’, çoğu zaman filmlerden ve kitaplardan çok daha vurucu, çok daha zalim ve çok daha derin olabiliyor. Elsa belki bacaklarını kaybetti ama orada asıl kaybedilenin ‘insanlık’ olduğunu, insanların nasıl bu denli alçalacağını, vicdan şirazesinin de nasıl böylesine kaymış olabileceğini tokat gibi çarptı yüzümüze. Edward Mordrake’in şeytani yüzü de Elsa’nın öyküsü sonrasında tam aradığını bulmuştu ki istemeden Palyaço Twisty girdi devreye. “Yine yırttın Elsa” desem de, kendisi aslında gitmeyi çok istiyordu Mordrake’le…

Jessica Lange’in sadomazoşist kadın hallerindeki imajı, bölümün önemli sürprizlerindendi. Kadının cazibesi tartışılmaz. Her halinle, yaşına rağmen karizma ve çekicilikten yıkılan kadınlardan olduğunu tekrar kanıtladın Jessica Lange. Bu arada Elsa karakterinin, önceki sezonlarda canlandırdığı karakterlere kıyasla şu an için en keleğe gelen karakter olduğunu söyleyebiliriz.

Sen kocaman bir kedisin Jessica Lange! 

Twisty’nin geçmişinde yaşanan sırların sayfaları bir bir açıldıkça, bizdeki hüzün aralığı da o kadar açıldı. Yıl 1943 olduğundan, İkinci Dünya Savaşı’nın tozu dumanı arasından sızan bir güneş ışığı olmaya çalışmış Twisty. İnsanların o buhran günlerinde biraz nefes almaya, eğlenceye ihtiyacı var doğal olarak. Kendisi bir karnaval üyesi, en büyük kazancı da bir çocuğun gülümsemesi…

Ne güzel palyaçomuzdun sen Twisty Amca…

Küçüklüğünde yaşadığı bir kaza sonrası hafiften mecnun olup hayatını çocukları eğlendirmeye adayan Twisty, kendisini çekemeyen iki sapık cücenin ona iftira atıp yaydıkları bir söylenti sonrası işinden olmuş. Kasabası Jupiter’e dönüşü sonrasında, artık eşyalar ve çöplerden oyuncaklar yapma sahnesine bayıldım ama. O dalgalar üstünde giden minik gemi oyuncağı şahaneydi özellikle. Yılmayıp oyuncaklarla çocuklara mutluluk aşılamaya çalışan Twisty’nin karşısına bu kez de ‘kapitalizm canavarı’ çıktı. Oyuncakçı sahnesinde de seri üretime geçen oyuncakların, el emeği göz nuru olan oyuncaklara karşı zaferini enfes bir satır arası kapitalizm eleştirisinde gördük. Twisty’nin geçen bölümki oyuncakçıyı öldürme nedeni de açıklık kazandı. Bütün bunlardan sonra, ağzındaki o boşluğun nedeninin ise intihar etmeye çalışmasından olduğuna dehşetle tanık olduk. Allah herkesi iftiradan korusun gerçekten. Hele son dönemde izlediğim, başrolünü Mads Mikkelsen’in oynadığı Jagten filminden sonra bunu çok daha iyi anladım.

 Twisty’den dibe vuruş… 

Twisty’i katile dönüştüren son darbe ise Elsa’nın sirkinden gelmiş. Ucubelerin her defasında çocukları kendisinden çaldığını düşünerek başlamış öldürmeye. Kendi mantığına göre çocukları hem onlara işler yaptıran ailelerinden hem de ucubelerden korumak için kurtarıyormuş. Hatta Bonnie’yi de küçük oğlana bakıcılık yapması için kaçırmış. Onu bu raddeye getiren bu çok yönlü olaylar zinciri ise acımasız olmakla kalmayıp seyirciye de çok ince mesajlar verecek cinsten sağlam bir arka plandı. Twisty’nin öyküsü, American Horror Story kalitesinden beklenecek düzeyde iyi işlenmiş ve doldurulmuş. Asıl sürpriz ise Edward Mordrake’in, yanına onu almasıydı. Twisty, “Ben iyi bir palyaçoyum!” diyerek, yaptığı kötülükleri kabul etmemesiyle birlikte ‘Ucube Ruhlar Karnavalı’na biletini almış oldu. Gerçekten de iyi bir palyaçoydun sen Twisty ve o sözün altında yatanlar da bir o kadar yoğundu. Açıkçası bu sezonun şu ana kadar olan sürprizlerini, kendi adıma oldukça beklenmedik ve iyi buluyorum. Sanırım çoğu kişi, Twisty’nin bu kadar erken öleceğini tahmin etmemiştir ama belki hayaleti filan bir şekilde döner. Öldükten sonra, ruhunun tekrar normal haline dönüp ‘kabul görmesi’ ise onun adına sevinmemi sağladı. Bölümün hoş, insanın dudağına hüzünlü bir gülümseme yerleştiren sahnelerinden yalnızca bir tanesiydi. Twisty bedenen aramızdan ayrıldı ama şimdi de başımıza ‘Junior Twisty’ olarak Dandy çıktı.

 Ve Dandy, Twisty’nin tahtına geçer…

Maggie ile Jimmy’nin ise Twisty-Dandy ortaklığının sırrına vakıf olmaları sonucunda onların ağına düşmeleri, bölümün önemli gelişmelerinden biriydi. Neyse ki paçayı Edward Mordrake sayesinde kurtardılar ama bu kurtuluşun en önemli kısmı, sezon finallerini aratmayacak bir sonuca yol açmasıydı. Maggie, kurtulmalarını sağlayan kahramanı Jimmy ilan edince kasaba halkı sirkimize akın etti ve ucubelerle kucaklaştı. Bu durum Elsa’ya yaradı elbette. Ucube gösterisi düşerken uçurumlara, kasaba halkı tuttu ellerinden ummadığı anda! Maggie’nin ortağı Stanley de kendini sirke atanlar arasındaydı. Elsa’yı, “Bu devrin Acun’uyum ben, bana dokunan meşhur oluyor!” diyerek tavladı hemen. Açıkçası olayların dönüp dolaşıp kasaba halkı ile ucubeleri buluşturması, umulmadık bir gelişmeydi. O açıdan cidden bir an sezon finali izliyorum sandım.

Kasaba halkı-sirk halkı elele, nice mutlu günlere (mi?)…

Ah Dandy ah!  Bir Twisty gitti, bir Twisty geldi. Aldın Twisty’nin maskesini, en sonunda sen de işledin gerçek cinayetini… Benim asıl üzüldüğüm, geçen bölümde o kadar methettiğim ve sevdiğim bir karakter olan hizmetçi Dora’nın bu kadar çabuk yatay geçiş yapması oldu. Dandy’nin, Dora’yı öldürmesinden sonra yüz ifadesinin değiştiği son sahneler ise müthiş olmuş. Daha doğrusu Finn Wittrock, bölüm finaline damga vurmuş buradaki oyunculuğuyla. Cadılar Bayramı kutlaması(!)’nın yarıda kalıp mahvolmasından sonraki çıldırışları ve böğürüşleri de yine efsaneydi Dandy’nin. Umarım kendisi, kısa sürede ölenler kervanına katılmaz. Artık cinayet eşiğini de aştığına göre, sırada ağına kimler yakalanacak diye merakla bekliyorum. Anasını da öldürmese bari…

Dandy’nin karanlık tarafa tam anlamıyla geçmesi… Erken gittin Dora!

Bölümle ilgili birkaç gelişmeyi de hemen aktarayım. Ryan Murphy, kendisiyle yapılan bölüm sonrası bir röportajda, Maggie’ye polisin verdiği kahve bardağındaki silindir şapka resminin, beşinci sezon için önemli bir ipucu olduğunu söyledi. Bu açıklamadan sonra, gelecek sezon sihirbazlarla ilgili olacak diyen mi ararsın, ABD’nin 1950’lerdeki ‘Top Hat Operasyonu’ (silindir şapkanın İngilizcesi ‘top hat’) ile ilgili diyen mi ararsın… Yine geleneksel ‘Sherlock’luk dönemi başlamış oldu böylece. Ayrıca ilginç bir bilgi daha verdi Ryan Murphy. Her sezonun bir şekilde birbiriyle bağlantısı olacağını, bunu da seyirciye yeni yeni göstermeye başladıklarını belirtti. Zaten bunun ilk örneği de Pepper karakteriydi.

 Beşinci sezon için ilk önemli ipucumuz: Silindir şapka.

Edward Mordrake: Part 2 isimli bölümümüz, yanıtı merak edilen sorulardan ikisini (Elsa’nın bacaklarını kaybedişi ve Twisty’nin geçmişi) erkenden cevaplayarak, karakterlere de dolu dolu bir arka plan sunarak şaşırttı ve benden tam not aldı. Gelecek bölümlerde, ucubelerimizin başına çorap örülmeye devam edecek gibi görünüyor. Stanley ve Dandy’nin hikâyeye iyiden iyiye dâhil olmaya başlaması, sıkıntılara nokta koymayacak belli ki ama bu bölümden bir kez daha öğrendiğimiz bir şey var ki; hüzündür bazen maskenin ardındaki…

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR