Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Her şey cadılar için!
Sezon: 3 Bölüm: 11

Biri ölür, diğeri dirilir…

Bu haftaki Protect the Coven adlı bölümümüzün başında, Madam LaLaurie’yi eski günlerinde gördüğüm an “Dur bakalım, bu sefer hangi caniliğini göreceğiz?” dedim. Madam’ın, Paris sosyetesinden New Orleans’a taşındığı 1830’a gittik. Kendisinin morali bozuk; New Orleans’a sövüp dururken, siyahi hizmetçilerden birisi bacağını yaralayınca Madam’ın psikopatlığının özüne döndük biz de. ‘Bakım kremi(!)’ fikrinin ortaya çıktığı anlar; Madam’ın, ilk siyahiyi bu uğurda vahşi bir şekilde harcadığı zamanlar. Hanımefendi, sövdüğü New Orleans’ı birden sevmeye başladı tabii.

Günümüzdeki caniliği Nan’e yapan Fiona-Marie Laveau ise millete onun küvette düşüp öldüğü yalanını söyleyip, diğer cadılarla birlikte bir de toplu halde cenazesine gelmişler. Asıl sürpriz ise birden elini kolunu sallayan Queenie’nin, yanında bir de bonus olarak zincire vurduğu ve bedeniyle kafasını birleştirdiği Madam ile ortaya çıkması oldu. Katliamdan kurtulmakla kalmayıp, çok lazımmış gibi bir de Madam’ı köle olarak kullanmaya karar vermiş tekrar. Madam’ın çene, yine eski formundaydı; Laveau’ya sataşmadan edemedi. Dost-düşman, herkes aynı çatı altında toplandı artık. Akademi’de cümbüş var!

Madam, Akademi’de herkes tarafından itilip kakılınca kendince bazı iğrenç intikamlar (çorba olayı!) almanın yanı sıra, çocukluğundan bugüne kadar yaptıkları hakkında düşüncelere daldı; biz de hakkında biraz daha bir şeyler öğrenebildik. Kadın, Dexter gibi daha çocukluktan hayvanları kesip biçiyormuş zati. Tam da bu sırada ona ilham veren kanı, ruhunu besleyen duyguyu bahçe makasıyla elini kesen bahçıvanda buldu. Spalding’in odasına adamı hapsedip işkence maratonuna başladı. Kadın koca sezon uslanmadı, akıllanmadı. Karşısına ise sürpriz bir işbirlikçi çıktı: Spalding. 1895 yapımı bir oyuncak bebeği ona hediye etmesi karşılığında Laveau’yu büyü yoluyla ortadan kaldırmasına yardım edeceğini söyledi Spalding. Madam hiç durur mu? Hemen bebeği satın alıp verdi Spalding’e. Tabii o kadar parayı nerden bulduğu meçhul. Spalding ise günümüz ilaçlarından bihaber olan Madam’a, Benadryl haplarını Laveau’yu öldürecek olan iksir diye kakaladı. Spalding’ten gelen Fionavari hareketler bunlar…

Zoe ise Nan’in ölümünü araştırmaya başladı ve onun öldüğü küvete yaptığı bir büyüyle olanları öğrendi. O sırada Kyle ile ikisini gören Madison, yine sataşmalarına başladı. Artık giderek kabak tadı veren Zoe-Madison çekişmesi yine boy gösterdi. Neyse ki araya Myrtle girdi de sahneler daha fazla uzamadı. Tabii Kyle, Madison tarafından bir nevi seks objesi olarak kullanılmak değil, Zoe ile aşk yaşamak(!) istiyor. Myrtle-Madison atışması oldukça eğlenceliydi bu arada. Birbirlerine ettikleri sözler, yaptıkları benzetmeler hayli iyi yazılmış.
 

Nan’in ölümünü araştırıp dedektifliğe soyunurken…

Fiona’ya gelince, kendisi tekrar peydah olan Baltacı’yla, teması “pembe panjurlu hayaller” olan konuşmalar yapmakla meşguldü. Tabii öncelikle sıradaki ‘Supreme’i bulmaları gerek. Aşık seri katilimiz, Fiona tarafından iyice kafaya alınmış. Cordelia ise Queenie ile konuşmaya çalışınca bir fırça da ondan yedi. Queenie, gümüş kurşunla ölmediğinden kendisinin sıradaki ‘Supreme’ olacağını düşünüyor. Zaten kendi faydasızlığından çökmüş durumdaki garibim Cordelia’ya herkes vurmaya başladı. ‘Supreme’ olabileceğini düşünen genç cadılar, iyice havaya girdi artık.Tam da bu yüzden Cordelia ‘Supreme’ çıkarsa hoş bir sürpriz olur. Kendisi baktı, olacak gibi değil; “Yine gözlerimi kör edeyim de içgörü yeteneğim geri gelsin.” diye düşünüp, kendini meclisi korumak ve kendilerine içeriden zarar verebilecek tehlikeleri önlemek için feda etti. Tekrar fiziksel görme engelli bir Cordelia’yı görmek beni üzecek olsa da, yeteneği geri gelirse Cordelia oldukça faydalı olur; çünkü geçen hafta da dediğimiz gibi, iç savaş da gizliden gizliye ‘Supreme’lik dalgasına devam ediyor.

Myrtle ise Zoe’yi yanına çağırıp Kyle’la birlikte ikisinin mutlu mesut, aşk dolu günlere yelken açmalarını söyledi ve ona, ihtiyacı olduğunda paraya çevirmesi için özel bir ziynet eşyasını verdi. Aşk ve sanat kadını olan Myrtle, genç aşıklara da destek vermesi ile ne kadar ince düşünceli olduğunu bir kez daha gösterdi. Zaten ikisinin sohbetinde, Myrtle’ın da vurguladığı gibi, orada kalırsa ya Madison ya da Fiona kendisini harcayacak. Zoe, önce kendini meclise adadığını filan söyleyip mırın kırın etse de, sonunda razı geldi ve hazırlıklara başladı.
 

“Ne olacak bizim bu halimiz?”

Gelelim bölümümüzün en aksiyon dolu, en bomba ve çarpıcı sahnelerine… Gerçekten bölüm, asıl hareketi sonlara saklamış. Hank’in babası Harrison Renard, köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyelim düşüncesiyle cadılarla bir buluşma ayarlamanın peşindeydi. “Aman, Şirket’e bir şey olmasın,” derdinde kendisi. Tabii bir büyüyle koca Şirket’e diz çöktürebildiklerini görünce adam fena yamuldu. Böylesini biz bile beklemiyorduk. Fiona ile Marie Laveau, Şirket’e geldi ve Harrison Renard ile olan buluşmaları için toplantı salonundaki yerlerine geçti. İkisinin rahat ve umursamaz halleri ile aynı safta olup uyum içinde hareket etmeleri çok hoştu. Harrison Renard, şirketin eski haline gelmesi ile birlikte yüz yıllık bir ateşkes teklif etse de, Fiona- Marie Laveau bunu kabul etmedi. Hepsinin, cadıların peşini sonsuza dek bırakmalarını istemelerinin haricinde; ev, jet isteyerek Şirket’le resmen dalga geçmeleri mest etti. Özellikle yanlarında da Baltacı’yı getirip garson kılığında onu salona sokmaları iyi bir plandı. Baltacı’yı görünce direkt arkama yaslandım zaten. Katliamı da kendisi başlattı ve çalışanları baltası eşliğinde kesip biçerek ortalığı kan revan içinde bıraktı. Yine sert sahneler arka arkaya gelse de pek umursamadım tabii ki Şirket çalışanlarını. Sona bıraktıkları Harrison Renard ise sakin tavırlarını sürdürüp, artistlik yapmaya çalışsa da baltayı bu sefer Fiona vurdu. Marie Laveau’nun bile gözleri pörtledi zaten o sahnede. Baltacı-Fiona evlenseler, Fiona’nın atacağı imza herhalde Harrison Renard’ı böyle öldürmek olurdu! Acaba Şirket’in geride kalan başka kozları var mı? Daha finale iki bölüm kala Şirket’in bitirilmesi enteresan…


Beklenen yüzleşme: “Şirket vs. Coven”

Madam LaLaurie , sonunda Marie Laveau’yu harcama planını Benadryl ilacı ile(!) gerçekleştirmeye çalışıp bir de üstüne onu bıçakladı ama elbette Spalding tarafından oyuna getirildiğini anladı. Yine de Spalding, yediği bıçaktan sonra kalkıp Madam’ı kovalayan Marie Laveau’nun kafasına vurarak Madam’a yardım etmiş oldu. Hep tilkilik peşinde olan Madam da bir alem. Aklına her şey geliyor, Marie Laveau’yu gömmek gelmiyor. Kadın ölümsüzse sen de göm Madam! Tabii bu fikri de ona Spalding verdi. O da babasının hayrına Madam’a yardım etmemiş zaten; hemen Laveau’nun çaldığı bebeğe kondu. Bebek, Spalding’in yanında güme gitmese bari…

Son olarak Nan ile Luke’un yapamadığını, Kyle’ı kendisiyle kaçmaya ikna eden Zoe yaptı ve iki garip sevgiliyi, Orlando yollarına vuracak olan otobüse binerken gördük. Muhtemelen, bir şekilde tekrar Akademi’ye geri döneceklerdir. Yoksa hikayeden böyle çıkmaları yakışık almaz. Bu hafta özellikle “Şirket Katliamı”, bölümün zirvesiydi. Tabii ki Şirket yerle birse, bizim cadılar kime karşı savaşacak, orası meçhul. “Cadılar - Şirket” savaşının yerini, bu saatten sonra “Supreme’lik Savaşı” alacak gibi görünüyor…
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR