Bu Pazartesi de tercihim Paramparça idi. İlk yayınlandığı günden bu yana başta bendeniz olmak üzere bir çoğumuzun vazgeçilmezi olmuştur eminim.Hatta iddia ediyorum pazartesi sendromunu bizlere unutturan, pazartesi gibi kasvetli bir günü bizlere sevdiren tek dizi haline geldi...
Vee bu haftada bu güzel dizimize yaraşır şekilde keyifli bir özetliyorum sunmak amacıyla aldım kalemimi elime... Lafı çok uzatmadan bu haftanın öne çıkanlarına şöyle bir göz atalım...
Gülseren yolun sonuna geldiğini düşünüyor!!
26. bölümün finalini müteakiben 27. bölüm, Cihan’ın mahkeme sonuçlanana kadar da olsa Cansu ile yalıya dönmek için bir adım atarak Cansu’yu almaya Gülseren’in evine geldiğinde yaşananlarla başladı...
Bir yanda Cihan ve Cansu’nun konuşması, Gülseren’in artık tamamen yolun sonuna geldiğini düşünmesi,mdoğal olarak Cihan – Gülseren aşkının tamamen bittiği olasılığına da inanması bile Cihan’ın umrunda olmuyor. Gülseren ne kadar da “Biz anne babayız kendi mutluluğumuzu düşünmeye hakkımız yok,” dese de Cihan pes etmiyor “Hayatımızı Özkan’a göre mi düzenleyeceğiz Gülseren?” diyerek Gülseren’i yumuşatmaya çalışıyor ama nafile. Gülseren bu kez de “Kızlarımızın mutluluğu için bunu yapmalıyız,” diye direniyor ama Cihan kararlı; ne olursa olsun aşkına sahip çıkacak, sadece birazcık suların durulmasını bekliyor o kadar. Hatta Cihan o kadar aşık ki, Gülseren baba kız konuşurken (bu sahnede Cihan’ın Cansu’ya "Ben herşeyi çözeceğim, yine annenle yaşayacaksın, yaparım bunu beni biliyorsun," diyerek güven vermesi çok hoştu) mutfağa gittiğindearkadan kendisini ağlarken izlemesi Cihan’ın Gülseren’e olan aşkının en güzel kanıtı.
Gülseren’in evinde anne kızın sımsıkı sarılmış vaziyette vedası yürekleri burkarken o sırada yalıda da Hazal’ın veda faslı yaşanıyordur. Hazal belki de 27 bölümlük Paramparça tarihinde ilk defa haklı olarak, ilk etapta Dilara’nın kendisine üzgünmüş gibi davranmasına tahammül edemeyerek “Bırak anne üzülmüyorsun. Cansu’nun mutluluğu için, onu benden daha çok sevdiğiniz için beni buradan gönderiyorsunuz. Sen ne yapar eder, beni burdan göndermezdin, bana haksızlık ediyorsun; Hazal kim ki zaten değil mi?" dedi.Dilara da "Ben mi sana haksızlık ediyorum?" diye sormaz mı? Bu soru karşısında şüphesiz bu sahneye damga vuran sözler işte o an dökülüverdi Hazal’ın dudaklarından;"Sana ve babama birşey olduğu takdirde ben ne yapacağım anne, bu hiç düşündün mü? Sizin öz kızınız olduğum halde ben ortada kalacağım.Neden Gülseren’in velayeti altındayım hala, neden sizin nüfusunuzda değilim? Beni yurtdışına bile çıkaramıyorsun anne çünkü Gülseren’in kağıt imzalaması gerekiyor bunun için!"
Dilara ne kadar bu söylediğine şimdilik kendisi bile inanamasa da, Hazal’a mahkeme biter bitmez bir çözüm bulacaklarını söylese de, Hazal Dilara’yı bombalamaya devam ederek “Çözmek istemiyorsunuz çünkü sizin tek derdiniz Cansu!” diyerek böylece eteğindeki bütün taşları dökmüş oldu tabii. Gider ayak bu sert tepkisi nedeniyle bir şekilde Dilara'yı da iyice çıkmaza itti. Ve istemeyerek de olsa mahkeme sonuçlanana kadar Gülseren’in evindeki mecburi yaşamına uğurlandı. Hazal evin çalışanlarını da laf sokmadan bırakmadı "Gidiyorum işte, gözünüz aydın!" diyerek terketti çok sevdiği yalıyı.
Dilara’ya olan tepkisinde Hazal ne kadar haklıysa Gülseren’e olan tepkisinde o kadar haksızdı. Her ne olursa olsun binbir güçlükle yoktan var edip ona bakabilmek için canını dişine takıp gece gündüz çalışan birine öz veya üvey böyle davranması hiç hoş bir durum değil. Gülseren’e savurduğu hakaretler ve kustuğu öfke yenilir yutulur cinsten değildi!!
“Niye hayatımı mahvettin ? Niye beni kucağına aldığın an senin kızın olmadığımı anlamadın? Neden kaza geçirdin, Cansu’yu o hastanede doğurdun? Beni sana verdiklerinde keşke bu benim kızım değil deseydin, senin yüzünden Keriman’la o evde yarı aç yarı tok büyüdüm. Çocukluğum boyunca süründüm senin yüzünden! Eğer beni almasaydın, ben öz ailemin yanında büyüyecektim babam Cansu’yu değil beni sevecekti, Ozan benim abim olacaktı, Şu odaya bir bak, benim layık olduğum yer burası mı? Şu an Cansu benim odama yerleşiyor,oysa bu odada kalması gereken o, ben değilim!!"Hazal canım malesef bu tavrını da Gülseren hiç haketmedi üzgünüm tatlım!!
Hazal’ı azıcık kendi sorunlarıyla başbaşa bırakalım biz Özkan’ın sofrasına bir konuk olalım!!
Özkan’ın tavuk ziyafeti Keriman’ın gelişiyle zehir oluyor!!
Özkan’la arkadaşı Engin tamirhanede oturup ucuza kapattıkları öğle yemeklerini afiyetle yerken Keriman’ın tamirhaneye gelmesiyle birden Özkan’ın moral seviyesi 0’a düşer. Çünkü Keriman oraya sudan bir sebeple gelmemiştir amacı Özkan’ın tazminatından nasiplenmektir. Elindeki videoyu Özkan’a gösteren Keriman, Özkan’ın sinirlerini zıplatsa da videoyu silmemeye kararlı. Özkan’ın videoyu silmesi için yaptığı tüm baskılar boşunadır, ancak bir şartla videoyu silmeyi kabul edecektir. Özkan eğer 5.000 lira verirse!! Evet evet, bu işte bir şantaj kokusu var! Ya 5.000 lira, ya da Gürpınar ailesine herşeyi anlatacak. Bizim Kerry bu sefer gözünü fena açmış. Ama asıl tehlikenin farkında değil hala.
Planını işleme koymakta vakit kaybetmeye niyeti olmayan Keriman, işe Rahmi’yi aramakla başlıyor ancak engeli yiyince şok oluyor. Anlıyor ki Rahmi’den kendisine fayda yok!!
Keriman Rahmi tarafından reddedilmeyi hazmetmeye çalışa dursun biz Candan’ın ofisine bir uğrayalım, zira Candan bizzat videoyu sildirme talimatını veren kişi. Keriman’ın elindeki videonun mahkemede kendisini mahvedecek türde olmasının verdiği korkuyla soluğu Candan’ın ofisinde alan Özkan, ablasının en ufak bir terslikte bu videoyu kullanacağından adı gibi emin olduğundanbundan korktuğunu anlatır Candan’a. Candanda bu videonun mahkemeye sunulması halinde sonucun aleyhine olabileceğini, videonun acilen ablasının telefonundan silinmesi gerektiğini söyler ve bu işi de Özkan’ın yapmasını ister. (Ne pahasına olursa olsun o video silinecek yani arkadaş, başka yolu yok!)
Rahmi artık yapayalnız!
Yaptıklarından dolayı hayli pişman gibi görünse de Rahmi artık yalnızlığıyla başbaşa bir şekilde köhne otel odasında yaşamını sürdürmektedir. Israrla herşeyi ailesinin iyiliği için yaptığını savunsa da yaptıkları göz önünde bulundurulursa herkesin ona inanması artık çok güçtür. Kâh musakka cacık siparişi vererek, kah pilav üstü kuruya talim etme mecburiyetiyle, "Rahmi ölüp gidecen otel odalarında" diye söylene söylene günlerini doldurmaktadır. Eee Rahmi hakettin yalnızlığı! Senin bu yaptıklarını dünyanın en kötü adamı bile yapmamıştır kendi pisliğinde boğul böyle!Rahmi Bey’e hala bir yandan üzüldüğüme de inanamıyorum. Bazen kendi kendime "Valla sen iyi değilsin ayol, bu adama kızıyordun hani, aynı zamanda nasıl üzülebiliyorsun?" da diyorum, ilahi bana! Belki de biz fazla iyiyiz ki kötü birine de zaman zaman acıyabiliyoruz ve üzülebiliyoruz(karmakarışık duygular).
Candan Özkan’ın videoyu silemediğini anlayıp görevi Osman’a devreder. Osman bu fırsatı kaçırır mı hiç? Çiçek yerine, canım tarhana çekti bahanesiyle dayanıverir bizim Keriman’ın kapısına. Keriman saf tabii çakamadı daha ortada dönen oyunu! Nasıl çakamadı orası da meçhul! Osman tarhana pişirmesi için Keriman’ın mutfağa gittiği sırada ustalıkla telefondaki videoyu kendine kopyalayıp şıp diye siliverdi. videoyu Keriman hala elimde koz var sansın, kim yaptı diye çok dönenecek ama Osman'ın yapabileceği aklının ucundan bile geçmeyecek.
Keriman hala kozun telefonunda olduğundan çok emin bir şekilde tam Osman’a gösterecek, bakıyor ki video yok. Keriman geçmiş olsun canım şimdi ara bakalım videonu kimin sildiğini! Tazminattan pay alabilmek için ve mahkemenin Özkan’ın aleyhine çevrilmesi için ilk defa bir işe yarayacaktın ama olmadı! Siz oturun kardeş kardeş için tarhananızı. Keriman sen nasılsa bulursun parayı almanın bir yolunu.
Büyük aşk başlamadan bitti mi ?
Cihan’ın yalıya dönmesiyle Gülseren aralarındaki ilişkinin tamamen bittiğini düşünerek Cihan’la arasına mesafe koyuyor. Bizler birer seyirci olarak hala henüz doludizgin bir aşk yaşayıp yaşamadıklarını çözememişken, onlar aşk acısı çekiyor. Biri bana anlatsın neler oluyor? Her hafta adeta nefesimi tutarak gözümü bile kırpmadan izlediğim halde bunlar ne ara birbirlerine vazgeçemeyecek derecede aşık oldular, ayrıldılar ve şimdi acısını çekiyorlar, anlayamıyorum. Dizi tarihine, başlamayan (başlayamayan) aşkın acısını çeken ilk çift olarak geçen Gülseren ve Cihan olsa gerek....
Dilara’nın hedefi Gülseren!!
Cansu’nun velayetinin Özkan’a verilmesi korkusuyla eve dönmeyi çaresizce kabul eden Cihan için zor günler başlamıştır. Dilara ise bu durumdan öylesine memnundur ki, Cihan’ın tekrar eve dönüşünü kendisinin zaferi olarak görür. Cihan'sa kapana kısılmış gibidir adeta. Zafer elde ettiğini düşünen Dilara evde bir parti bile düzenler. Kutlama esnasında sarfettiği sözler Cihan’ı çileden çıkarır. Ayrıca bu parti Cihan için bir emrivaki niteliğindedir. Dilara’nın asıl hedefinde Gülseren’in olduğu gün gibi ortadadır ve Cihan’ın hiçbir şekilde Gülseren’e olan yakınlığının son bulmayacağının farkında değildir. Bu tavırlarıyla Cihan’ı daha çok Gülseren’e yakınlaştırır. Özetle Dilara, kaş yapayım derken aslında göz çıkardığı bu durumdan zevk alıyor gibi sanki. Bir de gitmiş teşekkür ediyor Cihan’a. Ve oyun oynarmış gibi bir ses tonuyla "Seni hala seviyorum, hem de eskisinden daha çok," deyince, Cihan üstüne basa basa bir kez daha sırf mahkeme yüzünden yalıda olmayı kabul ettiğini, mahkeme bitince tekrar evden ayrılacağını anlatıyor. Bakalım tüm bunlar ne zaman dank edecek Dilara’nın kafasına, merak konusu!!
Parti sırasında gözlemlediği durumu Dilara'nın zehir zemberek açıklamalarıyla bine bin katarak yayınlayan Görkem, Dilara'ya gelir. Dilara bu haberden ne kadar hoşnut görünse de Cihan için aynı durum geçerli değildir. Hatta Yıldırım'a bu durumun hoşnutsuzluğundan dert yanarken ağzından dökülen sözler Gülseren'in bitti deyip kalbine gömmeye razı olduğu aşkı tekrar küllerinden var edecek cinstendi. Cihan'ın bu sahnedeki konuşmasına bayıldım (bu konuşmayı Dilara'ya da elbet bir gün yapacak ama biraz sabır) ve bu itiraf ve kararlılık unsuru içeren konuşmayı siz değerli okuyucularımla da paylaşmak istiyorum; "Şeytan diyor ki, git hakime herşeyi anlat. Mutlu bir aile falan yok, ben Gülseren'e aşığım!"
Ozan Cansu’ya Amber’i yakanın Hazal olduğunu ağzından kaçırıyor!!
Gürpınar Ailesi gece oturmuş kızlar hakkında durum değerlendirmesi yaparken, Cansu’nun "Hazal’a üzülüyorum aslında," gibi bir şeyler söylemesi üzerine Ozan bir anlık öfkeyle ahırı yakanın Hazal olduğunu ağzından kaçırıyor ve artık Cansu da biliyor ki Amber’i yakan Hazal. Ozan’ın söyledikleriyle yıkılan Cansu’yu sakinleştirmek öğütçü başı süper babamız Cihan’a düşüyor. Cihan Cansu’ya, Hazal’ın tamamen kendisini kıskandığı için atı yaktığını, zor bir çocukluk geçirdiği için böyle davrandığını anlatır. Bakalım Cansu’nun Hazal’a karşı tutumu nasıl olacak bundan sonra ?
Benim bir babam var, o da şuan yanımda!
Yalıya ve Özkan’ın evinden denetleme için gelen sosyal hizmetlere sunacakları performanslar için avukatları nezaretinde iyice hazırlanan ailelerimiz davaya sunulacak rapor karşısında iki taraf da kendilerinin kazanacağından emin! Bakalım neler olacak? Gürpınar ailesi uzmanlar karşısında oldukça olumlu sorunsuz bir tutum sergilediler ve görünen o ki uzmanların gayet olumlu bir rapor hazırlamalarını garantilediler. Ama sanırım aynı durum Gülpınar ailesi için geçerli olmayacak. Çünkü Özkan’ın evinde herkes hazır bir şekilde uzmanların karşısında Candan’ın talimatlarını harfiyen uygularken Keriman’ın geleceğini bırakın onlar, ben bile tahmin edememiştim.
Keriman Özkan’ı dolandırıyor!
Allem edip kallem edipOsman’dantazminat haberini alıp, Özkan’ın adresinialmayı başaran Keriman o an evde uzmanların olduğunu bilmeyerek aslında süper bir zamanlama yaparak kapıda bitiverir. Ve Özkan’a tazminatın yarısını istediğini söyler, vermediği takdirde Rahmi’ye gidip mahkemeye kendisini şahit yazdırıp tüm oyunlarını bir bir ortaya dökmekle tehdit eder ve Özkan'dan sözü alır. Ama Keriman açıkgöz, işini garantiye almadan olur mu hiç? Anladı tabii Özkan’ın onu geçiştirdiğini. Özkan’ın uzmanların yanına dönmesini fırsat bilerek paraları bir güzel çantasına doldurarak sırra kadem basar. Özkan işini bitirip Keriman’la konuşacağı sırada bir de ne görsün, çantada çerez parası sayılacak miktarda para kalmış. Hahahahaa iş işten geçti çoktan Özkan! Dolandırıldığını anlayan Özkan hemen taksiye atlayıp eve gitse de Keriman maşallah ışık hızıyla evden kaçmış. O canım paracıkları Osman’a götürüp kaptırmasa bari. Çalıştır saksıyı Keriman! Zengin olacağım diye diye sonunda oldun. Bari ağız tadıyla bir sefa sür. Zira Osman akbaba gibi başında bekliyor. Bir de Özkan bu sahnede ağlayarak "Ben o parayla kızımı alacaktım, baba olacaktım babaaa!" demez mi? Hahaha haayyytt Özkan... Güleyim de boşa gitmesin bari! Ayol sen şimdiye kadar hangi kızın yanında oldun, babalık yaptın? Şimdi mi babalık yapmaya heveslendin? Yemezler, işte böyle alırlar adamın paçasını aşağıya! Aferin kız Keriman, kedi olalı bir fare tuttun nihayet...
Cihan’ın son dakika golü!!
Yıldırım sunum dosyasının son haliyle yalıya geldiğinde Cihan ortaya öyle bir son dakika golü atar ki, tam 90’a!! "Hazal’ı da istiyoruz, öz kızımız olarak nüfusumuza alacağız, her iki kızı da istiyoruz," diyerek herkesi şoke eder! Yıldırım’ın ve Dilara’nın tüm ikazlarına rağmen hayli kararlı görünen Cihan kesinlikle vazgeçecek gibi değil. Haklarında hayırlısı... Ama Cihan bu, yapar yani. Bu kararına hiç şaşırmadım doğrusu...
Hazal'ın durumu dedikodu konusu oluyor!
Okula gittiğindedurumunun arkadaşları arasında dedikodu malzemesi olduğunu, hatta hakkında iddia bile açıldığını öğrenmek Hazal’ın bir hayli canını sıkar. Hazal’ın bu durumuna üzülerek onunla konuşmaya çalışan Cansu yanlış anlaşılır. Hazal Cansu’nun da bu durumla hayli eğlendiği ve kendisine acıdığını falan düşünerek Cansu’yu tersler! Okulda yaşanan bu olay karşısında Hazal şok bir karar alarak okulu bırakır... Bu durum her iki ailenin de canını sıkar. Okulu bırakan Hazal kendini gece hayatına teslim eder yeni tanıştığı erkek arkadaşıyla eğlenirler.
Hazal sorumsuzca barlarda eğlenirken Gülseren Hazal’ındurumundan endişelidir. Olanları konuşmak için Gülseren’in evine gelen Cihan, Hazal’ın evde olmadığını görünce durumun ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını anlar ve o gece Hazal eve gelmeden gitmez... Gülseren’e karşı acımasız tavırlarını ısrarla sürdüren Hazal yine Gülseren’i es geçip Cihan’ın boynuna sarılıverdi, bu durumun Gülseren’i ne kadar üzdüğünü Cihan bir kez daha gördü. Cihan acilen çözüm planını hızlandırmalı artık...
Alper’in DNA macerası nihayet son buluyor vee sonuç pozitif!
Alper’in telefon konuşmasından da anlaşıldığı gibi mahkemenin ve Alper’in yalıya sızıp Dilara’nın diş fırçasını alıp DNA testi başvurusunda bulunmasının ardından 1,5 ay geçmiş. Test bu süre zarfında tam üç kez tekrarlanmış. Sizce de burada bir tuhaflık yok mu? Evet, evet burada kesin bir bit yeniği var, yoksa neden 1,5 ayda bir test tam üç kez tekrarlansın? Ancak Dilara’nın Alper’in telefonda zehir zemberek konuşmasından sonra diş fırçasının kaybolduğunu farketmesi de çok düşündürücü. Bu kadın 1,5 aydır hiç banyoya girip dişlerini fırçalamadı mı? Aklıma takılan bir ayrıntı daha; Alper Dilara’nın banyosundan iki fırça almamış mıydı? Neden sadece bir fırça üzerine işlem yapılıyor ve diğer fırça neden hala kayıp? Kayıp olan ikinci fırça nerede? Bu olayın altından ters köşe birşey çıkacak, benden söylemesi. Bu DNA testleri hep hileli olmak zorunda mı? DNA test sonucunda başka birşey çıkıyor da bizim mi haberimiz yok? Neyse sonuç olarak şimdilik Alper Dilara’nın kardeşi ve servete tekrar ortak olmak için nasıl bir yol izleyecek belli.Bu yolda eminim elinden geleni ardına koymayacaktır. Bakalım Dilara -Alper-Solmaz üçlüsü arasında neler yaşanacak?
Cansu Rahmi’ye gidiyor!
Rahmi’nin ne yapıp da evden gittiğinin yanıtını son olarak Dilara’da da bulamayan Cansu en sonunda dedesine sormak için otele gidiyor. Rahmi Hazal’ı alet ederek Gülseren’e oynadığı oyunları tüm detaylarıyla anlatıyor Cansu’ya. Cansu'nun annesine oynanan iğrenç oyunu dedesinden öğrenmesi çok iyi düşünülmüş bir ayrıntıydı. Bu sahne çok güzeldi ve Rahmi bu oyunu oynadığı için çok pişman olduğunu hatta gidip Gülseren’den özür dileyeceğini söyler. Rahmi bu, şaşırmamak lazım hatta tahmin ediyorum ki Rahmi, çok yakında Gülseren yanlısı olacak, benden söylemesi. O zaman seyreyle komediyi. Tadından yenmez o sahneler...
Vee malesef bu hafta da sıra geldi final sahnesine...
Rahmi bir taşla iki kuş vuruyor
Hazal’ın yeni planı
Rahmi, Cansu’ya verdiği söz üzerine Gülseren’den özür dilemek için Serçe Börek’e gider fakat o anda Gülseren dükkanda olmadığı için özrünü dileyemez. Olsun, er ya da geç o özür dilenecek. Nezaket Rahmi’ye abayı yaktı sanki. Yakında adamın soy ağacını araştırmaya başlar, benden söylemesi. Bakalım Rahmi’yi görünce asıl Gülseren ne yapacak?Affetmesi haliyle kolay olmayacak. Olaylar, olaylaaarr...
Rahmi eli boş pastaneden ayrılırken bir de ne görsün, Hazal erkek arkadaşıyla motora biniyor. Benim gibi Hazal’ın motorlu çocukla kaçabileceğini tahmin etmeyen Rahmi bakalım bu gördüklerini nerede ve nasıl kullanacak, kullanmasa çatlar. Ama Rahmi’nin plakayı almasının Hazal’ın kurtarılması esnasında büyük fayda sağlayacağı kesin.
Hazal’ın bilinmeze yolculuğu!
Son sahnede ise bu hafta Hazal’ın pek güvenilir bir tipi olmadığı aşikar olan erkek arkadaşı Teo ile motor üzerinde onu kocaman bir bilinmeze sürükleyecek yolculuğunu izledik. Gülseren’in tüm endişelerini haklı çıkarmaya devam eden Hazal, Teo ile birlikte sim kartını bile çöpe atarak kaçar (o sim kartını mumla arayacak daha sonra). Bakalım Hazal başına daha ne işler açacak? Teo Hazal’a ne yapacak? Zira Teo’nun Hazal için hiç hoş olmayan bir plan hazırlığı içinde olduğu gözlerinden okunuyordu. Aklımda bu sahnenin akıbeti ile ilgili öyle senaryolar dönüyor ki... Neyse ki 28. bölüme çok az kaldı. Bence Hazal'ı bulmak hiç zor olmayacak. Hatta Rahmi’nin plakayı almış olması bu işi daha da kolaylaştıracak. Kurtaranın da bu sayede Cihan olacağı gün gibi aşikar. Ama yine de merak ediyor insan.
Haftaya hafızalarda büyük yer edeceğini tahmin ettiğim bölumde eminim en büyük merak konusu Hazal’ı sağ salim Cihan’ın mı yoksa başka sürpriz bir kişinin kurtaracağı. Şimdilik tüm ipuçları Cihan ihtimalini yüksek tutuyor. Tabii başta benim olmak üzere, eminim herkesin temennisi bu yöndedir...
Bu hafta işlerimin yoğunluğu nedeniyle yazımı geciktirdiğim için özür dileyerek huzurunuzdan ayrılıyorum. 28. bölümde görüşmek dileğiyle...