Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Hayat sana limon veriyorsa, limonata yapsana!
Sezon: 6 Bölüm: 10

image

Bir The Vampire Diaries bölümünden daha merhabalar efendim. Reytingin normal ayarında olduğu, bir sürü bir şeyin yaşandığı bir bölümü daha atlattık. Fasulyenin faydalarına gelmeden önce bir kez daha bu bölümün ‘sezon arası bölümü’ olduğunu hatırlatayım. TVD bir ay kadar ara veriyor ve 22 Ocak Perşembe günkü bölüme kadar geri dönmeyecek. Ayrıca döndüğünde izleyeceğimiz bölüm, Paul Wesley’in yönetmenlik yaptığı bölüm. Artık ‘huzur’ içinde bölüme gelebilirim…


Ekstra: Güya geçen yazıda yazacaktım ama aklımdan çıkmış. Julie PLec teyze Katherine’in ölümüne ithafen bir ölüm ilanı yazmış; bence pek güzel de yazmış. Valla yine kalbim kırıldı.

Ekstra 2: Kat Graham ülkemize geleli ben bu yazıyı yazarken bir ay oldu ama etkileri hala devam etmekte. Diziyi yayınlayan Cnbc-e de aktristi bulmuşken konuşmayı ihmal etmemiş ve 10 Aralık’ta çıkardığı dergi sayısında bir röportaj yayınladı. Bu seferki geçen yazıdaki Hürriyet röportajının aksine diziye daha dayalı bir tane olmuş. Hatta ufak bir kısmını aşağıya da koydum.

(Biz altıyı izlesek de adamlar dördü yayınladığından dizinin geleceğini konuşurken ona uygun konuşturmuşlar; o kısım biraz evlere şenlik olmuş ama buna da şükür. Ayrıca birkaç saniyelik Türk hayranlara teşekkür videosu koymaları da güzel olmuş hani.)

image

Geçtiğimiz bölüm Allah sizi bildiği gibi yapsın başlıklı o Bonnie sahnesiyle kapanmıştı. Sezon arası vereceğimiz ve Yılbaşı da yaklaştığı için diğer birçok dizi gibi TVD de yılbaşına yedirdiği bölümle geldi. Bölümü bu sefer belli karakterler üzerinden açmayı düşünüyorum:

Bonnie: Geçen bölümün sonu içime oturduğundan başa almaya karar verdim. Bonnie halen 10 Mayıs 1994’te tek başına ve günü boşverip kendince yılbaşını kutladı. Bunun için bir ağaç kesip süsledi ve bölümün sonunda da ağacı yaktı. Ayrıca kendisini geçmişe dair gösterilen Mystic Falls anılarında da görebildik; fena değildi ama bence olmasaydı da olurdu. Bu kız dönebilirse neler olacak deli meraktayım.

Ayrıca Jeremy’ye Bonnie konusunda ilk kez hak verdim.

Kai: Bu manyağı atlamak olmaz. Geçen bölümün sonunda Tyler’ın evine gidip anlaşma yapmak istediğini söylemişti. İşte o anlaşma bizi aldı nerelere götürdü… Buna göre Tyler-Liv-Luke, Kai’ye Jo ile birleşmesinde yardım edecekti. İkizler de başta itiraz etseler bile nihayetinde kabul ettiler gibi bir şey oldu. En azından Luke’u kaybetmek istemeyen Liv kabul etti.

Bu amaçla Jo’nun büyü gücünü kazanması gerekliydi. Öncelikle Jo’nun büyü gücünün saklı olduğu bıçağı yer bulma büyüsüyle Damon’dan çaldılar. Ardından da Kai’nin zorlamasıyla Liv üzerinden Jo büyüsünü kendisine geri almaya ikna oldu. Kai için teoride her şey yoluna girdi Bahsi geçen ritüel için özel bir doğa olayının olduğu gün bulmaları lazım. O zaman Jo ile Kai birleşecekler. Bölümün içinde Damon ve Alaric’ten bir Kai’yi durdurma hareketi geldi ama Jo “Onu yenebilirim,” deyince orada kaldı işte. Burada merak ettiğim bir nokta var:

Aslında adamda şeytan tüyü var sanki… Bir Enzo değil, o bile yeter.

Yıllardır büyü ile uğraşmamış Jo bunu nasıl becerecek? Hele de Kai büyük bir büyü gücü ile kaplıyken. Sanırım bu bölümün en faydalı kısmı Kai’nin sınırdaki büyüyü emerek Mystic Falls’u ‘girilebilir’ hale getirmesiydi.

Enzo: Bu manyağa da bir yer lazım. Geçen bölüm Enzo Monique’i öldürdükten sonra Matt Enzo’yu öldürmeye karar vermiş ve Jeremy’den yardım istemişti. Enzo ile buluşmayı ayarladılar ve hoşuma giden bir kavga sahnesi üzerine Enzo ele geçirildi. Sonra da belki de televizyonun en klişe olayını yaptılar: “Çabuk ölsün istemiyorum,” Ne olur bir kere de çabucak öldürseniz? Öldürmediler ve adamın deyimiyle piyango çıktı; kurtuldu Matt’in elinden. Sonrası ise daha bir ayrı dert.

Enzo, daha önce dedim sanıyorum canı sıkılıyor, başka işi kalmadığından açıkça Stefan’ı kıskandığını ve onu n olanları almak istediğini belirtti. Bu yolda da Matt ona yardım etmek zorunda güya. Açıkçası bu durum Katherine’in Elena’nın içine girdiğinde Matt’i kullanmasını aklıma getirdi. Bu dizide insan olmak hiç kolay değil. Dahası yıllar süren esaret hikâyesi zamanı kendisine acısam, hatta hak versem de Enzo sempati sınırını geçeli çok oldu; Stefan’a duyduğu kinde hak veremiyorum.

Hayat sana limon veriyorsa, limonata yapsana!

Elizabeth: İnsan olmanın zor olduğunun bir diğer kanıtı. Vampirlerden nefret etse de kızıyla birlikte durumu kabul eden, yıllardır kızı için elinden geleni yapan Elizabeth de yolun sonuna gelmiş olabilir. ‘Kanser’ lafını duyunca bir an bozulduğumu söyleyebilirim.  İnsan böyle olmaması gerektiğini hissediyor. Bir de her halta yarayan vampir kanı olacak iş ya bu, kanserde işe yaramıyormuş. Cadı diyeceğim ama Liv’in başı kalabalık, Bonnie de ortada yok.

Aslında benim kafadaki en düz çözüm vampir olması ama Liz gibi birisi bunu kabul etmeyecektir. Bakalım yoksa yine olur yol mu bulacaklar, yoksa Caroline durumu kabul etmek zorunda mı kalacak? Bence Stefan yanında olursa bir ihtimal… (Geleceğim.)

Not: Dizide Caroline’ın annesi Liz’i oynayan Marguerite MacIntyre, kardeş dizi The Originals’ta senaristlik yapıyor. İlk sezondan bu yana beş bölüm içinde yer almış, hatta ikinci sezonun girişi ve TO sezon arasına girmeden önce yayınlanan dokuzuncu bölümü Julie Plec teyzeyle beraber yazmışlar.

(Gözümün önündeki gerçeği fark etmemi sağlayan Ekranella yazarı Ezgi Güneyli’ye teşekkür etmesem olmaz.)

Damon/Elena: Aslında çok bir geçilesi halleri var da bölüm sonu mahkûm bıraktı. Bölüm boyunca olanlarda daha önce olmamış bir durum yoktu. Elena hafıza silmiş haliyle yavaş yavaş yaklaşıyor Damon’a. Bir yandan da Bonnie konusunu halletmeye çalışıyorlar. Bu bölümün sonundaki son 10 saniyeyiyse açıkçası sorguladım ben.

Kai manyağı gelip gizleme büyüsüyle Mystic Falls’a gelen Elena’yı Damon’a karşı gizledi ve sonunda kızı kaçırıverdi. İyi halt etmiş oldu; az dert varken bir de bu çıkıverdi. Bazen Bonnie rahatlığı istiyorum bu hayatta.

image

Sona gelmeden önce bir bakayım bir şey unuttum mu?Jeremy’den bölümde olduğu kadar bahsettim. Alaric’in ne olacağı malum, birleşmeye giden yolda Jo’nun yanında olacak ve Damon’a olan kızgınlığına yine gelebiliriz. Bu bölümdeki kızgınlığını belli bir noktaya kadar götürdü ama sonrasında tabii ki yumuşamış gibi bir şey oldu. Matt’e kolay gelsin. Tyler ne hali varsa görsün; bari dediği gibi Liv’i yaşatabilse… Ama ben Luke’u da kaybetmek istemiyorum! Sanırım bu kadar.

Caroline ve Stefan: Bölümün başı, yalan yok, eğlenceliydi. Liz’in ara buluculuğuyla ağaç süslemesine yardıma gelen Stefan’a Caroline’ın verdiği tepki ve mimikler güzeldi. Sonrasında Liz fenalaşınca her şey yarıda kaldı gibi oldu. Ardından hastalığı öğrendiğimizde Stefan “Bunu benim yapmam lazım,” diyerek hastalığı Caroline’a söyleme görevini üstlendi. Ve söyledi… Bu durum birkaç şeyi değiştirecektir ve temennim tabii ki ikisini daha da yakınlaştırması üzerine. Ama takıldığım bir nokta da var:

Ben Stefan-Caroline yakınlaşmasının bir ölüm üstüne kurulmasının pek de fanı olmam sanki. Caroline Dries bölüm üstüne verdiği röportajda ikilinin ‘arkadaşlıklarını’ geri kazanacağını açıkladı. Ama benim istediğim –gerçi arkadaşlıklarını da severim- tam olarak bu da değil. Dur bakalım daha neler gösterecekler…

Bu bölümün de sonuna gelmiş oluverdik. 29 Ocak’taki bölümden sonra tekrardan görüşmek üzere.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR