Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Güzel Köy’de birtakım entrikalar
Sezon: 1 Bölüm: 4

Asla mahalle baskısını savunmuyorum ama Gül sonunda normal giyinmeye başladı.

Güzel Köylü’de bu hafta gerçek aşkın başlayıp başlamadığını anlamadığımız bir bölümdü. Yani tabii ki de Cemal tarafında acılar içerisinde bir gerçek aşk başladı ama peki ya Gül? Şimdilerde biraz Kaan etraflarındayken ona gıcık olsun diye Cemal ile ilgilendi gibi ama eminim bölüm sonundaki işlenmemiş inek sütlü elleriyle saman dolu yere düştüklerinde gerçek bir şeyler başlayacak. Bu çok romantik andan etkilenmemesi imkansız. Hem artık aşk mıdır nedir gelsin şu kıza çünkü ben yüzündeki bayık ifadeden çok sıkıldım. Azıcık gülümsemeli olsun. Boşuna surat asıyor çünkü. Hele hele Cemal’in İstanbul’un trafiğinden sıkılan Gül’ü neşelendirmek için etrafı toza dumana katması karşısında dayanamamasından sonra bir daha yüzünü asmaması gerek. Yani ne istiyorsun ki? Böyle küçük gelişigüzel olan sürprizler falan, üstelik eski sevgilinden çok daha yakışıklı ve çok daha iyi giyiniyor. Valla Kamuran’ın neden delirdiğini anlamak hiç de zor değil. Ha bu arada kıyafet işini abarttıklarını düşünüyorum artık. Güzel Köy’ün kızları Gezelim Görelim’deki sürekli çalışan kale işçisi yaşlı teyzeler gibi, erkekleri ise gayet pembe pantolon falan. Galiba Güzel Köy’de modayı-bir iki sezon geriden de olsa-sadece erkekler takip ediyor.


Gül’den gözlerini alamayan Cemal’in gözlerinin açılmasını umuyoruz.

Kaan’a gelelim: Ben Kaan’ın güzel bir komedi unsuru olacağına eminim ama bunun kesinlikle ‘köyde eğreti duran modern erkek’ olarak olmayacağını biliyorum. Zaten Kaan da gayet uyumlu gözüküyor. Gül’ün kardeşleri de gayet uyumluydu mesela. O sinirler siniri Sude bile ‘’İnternetim yok,’’ diye ağlamadı. Ben uyumlu olmalarını çok beğendim çünkü diğer seçenek oldukça eski bir hikaye olurdu. Kaan’ın çadırının yanmasına hem üzüldüm hem sevindim. Neden sevindim çünkü çadır yandıysa artık yerleşmek zorunda kalacak. Sıddık ve diğerleri yaktılar ama mesela onların da hiç kötü niyeti yoktu. Tamam evet saatlerce birbirine benzeyen ve aşırı tip olmuş bir sürü Güzel Köylü erkeğini izlemek bayıyor bir süre sonra ama fikir olarak kimsenin azılı düşman olmaması dizinin konseptine uygun ve Cemal’in üstündeki ilgiyi dağıtmıyor. Bu arada Cemal’in bir geri dönüşü var. Onun için çalışmış mı, yok doğal hali mi çok merak ediyorum. Genelde arabaya binerken yapıyor ‘tak’ diye, o güzelmiş.

Klişe ama etkili ‘yeni köye gelmiş’ sahnelerinden birisi, en azından tensel yakınlık sağladı.

Gül böyle süt sağadursun, ablası Nihal ve kardeşi Sude köyün sakinleriyle Gül’den daha hızlı iletişim kurdular. Galiba bunun sebebi Sude’nin betliği değil de Nihal’in şen şakrak bir kadın olması. Babaannesine biraz yapmacık davranıyor olsa da, ürünleri soruyor, öyle kadrajdan çıkarken ağaçtan bir şeyler koparıyor falan. Kadın aradığı alternatif yaşamı Güzel Köy’de buldu resmen. Ha uzun soluklu olur mu, tabii olmaz ama bir çevresi de var artık. Nurten’in kendisi için Nürten demesi ve her kelimeyi yanlış anlamış olması komik olsa da (lanet olsun ya, lisede Yiğit Özgür okumasaydım keşke, hala çoğu kelime oyunu komiğime gidiyor) artık bu selfie olayı kusturdu. Yani illa ona selfie demenize gerek yok yapacaksanız bile. O çekim tekniğini bilmeyen mi kaldı? Tutun kendinize çekin yine ama selfie demeyin lütfen, o kadar farklı bir şey değil artık. Ayakları göle sokmacalı gecelerden biri yine bu bölüm de vardı. Nürten ve kardeşlerinin Güzel Köy’ün erkeklerine tuzak kurması biraz fazla teen drama gibi oldu. Hem ben köyün bütün erkeklerinin köyün bütün kadınlarına burun kıvırmasından pek hoşlanmadım, üzüldüm biraz. Muhtar’ın Nihal’e olan aşkına gelirsek; heyecanlanmalar falan bence fazla klişe ama Cemal’in Gül kendisiyle ilgilendi diye heyecanlanmasıyla Muhtar’ın dalga geçmesi hoşuma gitti.

En son aşk dörtlümüzle bıraktık Güzel Köylü’yü. Geçen hafta da söylemiştim beki de Kaan ile Kamuran olur diye, olabilir bekleyip göreceğiz. Beklemeye tahammülümün olmadığı tek şey ise Gül’ün Cemal’i kullanma süresinin bitmesi. Üzülüyorum, yazık etme çocuğa Gül!
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR