Mesude'nin Gülfem'e attığı tokat, yankısı ve katil suçlamasından sonra, kraliçemiz kendisinden özür dilenmesini bekledi. Yoksa tabii ki Çelik ailesini köşkten gönderecekti, tehditlerini savurdu. Gülru aslında bu kozu görebilirdi ama bu savaşın ortasında ona güç verecek ailesinin de yanında olmasını istedi. Yani susuyorsa, hain planlarından; lütfen yanlış anlaşılmasın. Genel olarak bu hafta bol gollü bir futbol maçı gibiydi. Top bir Gülfem'in ağlarını deldi, bir Gülru'nun. Hafiften kabak tadı vermeye başlamadı değil. Evet adı üzerinde Güllerin Savaşı ama hani bir aşk kıvılcımı da bekliyor insan. Gülfem'in geçirdiği sinir krizi pahalıya patladı. Annesinden kalma biblo balerini de kırdıktan sonra ''Herşeyi altüst eden kadın'' imajı Cihan'ın zihnine daha beter kazındı. Tabii Gülru'nun Ömer ile çıkan gazete haberlerini sakladığı kutuyu bulması da ''Ömer'e aşık kadın Gülru'' imajı tazeledi. Anlayacağınız Cihan bir oraya bir buraya savrulmaya devam ediyor. Fakat bunun ötesinde, bu bölüm ablasına ve Gülru'ya esip gürlemeleri oldukça farklıydı. Sanki iyileşiyormuş ya da iyileşecekmiş gibi sinyaller var gibi geldi bana. Bölüm boyunca Gülfem, Cihan'ı fiştekleyip durdu. ''Ömer'i mı kıskanıyorsun?'' ''Babası ölmese, seninle evlenmezdi Cihan'', ''Onun Ömer'e aşık olduğunu biliyordun Cihan!'' Vıdı vıdı vıdı...Oyyyh şiştik haa! İki taraftan gelen darbelerle Cihan kendine gelip, hepsini memleketten sürecek sanırım.