Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Grimes Ailesi’nin Seks Maceraları
Sezon: 5 Bölüm: 15

“Soru ne bilmiyorum ama cevap kesinlikle seks,” demiştir tarihin en önemli yazar/yönetmenlerinden şu ara çok tartışılan Woody Allen vakti zamanında. Ne kadar fantastik bir dünyanın ögelerini; yaşadığımız yerden, gerçeklikten yorumlayıp The Walking Dead’i çözmeye çalışsak da bazen yaşananların yanıtı her yerde ve elbette gözümüzün önünde. Tabii ki ilk günah mitosu, insan içgüdüsü, yerleşikliğin getirileri, medeniyetin devamı gibi konulardan yürünebilir ama bu sefer konumuz çok daha basit: Seks.

Grimes Ailesi’nin seks maceralarını irdelemeden önce öbür taraflara bakmakta yarar var. Alexandria sakinleriyle bizimkilerin arasında felsefik farklardan doğan ihtilafların verilen ara gazlarla ve en nihai katalizör olan birinin ölümüyle iyice alevleneceğini öngörmek çok da zor değildi. Alexandria çoğunlukla şansla ayakta kalmış ve modernite dönemine geri dönmeye çalışacak her insan topluluğu gibi belli medeniyet seviyesine erişmek isteyen bir yerleşim yeri. Bu medeniyetin içine, medeniyetten tamamen kopuk, en bilinen yaftayla yabanileri, daha da önemlisi çoğunluk gibi olmayan kimi koyarsanız farklılıkların doğurduğu çatışmalar sizi rahatlıkla final bölümüne doğru götürebilir.

Bölümün sorunlarından biri de buydu esasen. Her rating canavarı dizi gibi The Walking Dead de ister istemez final öncesi bölümü sendromunun kurbanı olmuş biraz. Buralar genelde taşları doğru yere ittirme, parçaları bir araya getirme, dişlileri yağlama bölümüdür ki son ürün çıkacağında makine kusursuz çalışsın. Beşinci sezonun dizinin birinci sezonundan bu yana en iyi sezonu olmasının altında yatan sebep, showrunner’ın ilk kez sezon değişirken değişmemesinden gelen istikrarla belli temaların etrafında gezinebilmesi ve her bölümde bütün karakterleri bir araya toplayan ortak bir tema yaratabilmesiydi.

Bu bölümün de, isminden de anlaşılacağı üzere “denemek” gibi bir birleştirici çatısı olduğu düşünülebilir. Michonne’un, polis üniformasını giymeyip Sasha’yı geri döndürmeyi, bu ortama ikna etmeyi denediği ancak beceremediği ve hatta dışarıdaki hayatını özlediğini fark ettiği gereğinden uzun sahneler var örneğin. Öte yandan Carol’ın fırında makarna yaparak kendine yarattığı ev emekçisi kadın imajını yutturmayı denediği, gereksiz olmayan sahne bölümün en güzel anlarından biriydi. Deanna’nın “ben her şeyi görürüm,” sahnesiyle paralel kurgulanmasından anladığımız üzere; Deanna Carol’ın özrüne nasıl inanmadıysa; oğlunun ölümüyle ilgili Nicholas’ın uydurduğu hikayeye de öyle inanmadı.

Glenn ise başka bir deneme içinde, her şeyi unutmaya hazır ancak yeni kazandığı badassliğini de sonuna kadar götürüyor karizma oğlan. Tehdit etmiyor, bir katille bile anlaşmaya çalışıyor; Rick’le konuşurken de Nicholas’a çok kızgın abi şefkatiyle yaklaşırken de anlamayı, devam etmeyi, unutmayı ve en önemlisi de yaşamayı deniyor; en iyi bildiği şekilde.

Daryl ve Aaron’ın görevleri ise dizinin mitolojik bölümünü taşıyıp bizi iyice finale hazır hale getirmek bu bölümde. Ağaca bağlanıp zombi yemi haline getirilmiş bir kadın, kafası ve göğsü dışında her yeri parçalanmış bir zombi. Mitolojisini büyütürken köklerine de geri dönmeyi ihmal etmiyor TWD bu noktada: Her ne kadar zombilerin hükmettiği bir dünya olsa da her şeye en çok zarar veren yine biziz; insanlar. Tehlike her zamankinden daha yakın ve tehlikenin bıraktığı izler insanın midesini düğümleyecek cinsten. Kurtlar geliyor.

Üniversitede pek sevdiğim bir ev arkadaşım vardı, odasından çıkmazdı; internette vakit geçirir, asosyalliğin kitabını yazar ancak klavyesi aracılığıyla kadınlarla flört etmekten de geri kalmazdı. Hepimiz muhtemelen vampir olduğunu düşündüğümüzden bir gün dışarı çıkmak için hazırlandığını görünce epey bir şaşırmıştık. “Ortaam”, dedim, birbirimize öyle sesleniyorduk, “Nereye böyle?” İnternetten tanıştığı bir kızla bulaşacağını söyledi, heyecanlı ve telaşlıydı, elini kolunu nereye koyacağını bilemez bir halde. Nerede buluşacağını sordum, “Bilmiyorum,” dedi. Meğer kıza “Kızılay’da gezegen halde olalım, nasıl olsa birbirimizi görüp tanırız, göremezsek de zaten bu iş olmaz demektir,” demiş. Gezegen lafına mı gülsem, olayın absürtlüğüne mi şaşırsam bilemediğimden koşarak uzaklaştım oradan. Ortaam takribi yirmi dakika sonra eve geri döndü.

1 2
Aras Bayram
24/03/2015 22:09
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR