Müge annesiyle çarşıdan dönerken teyzesi Keriman’ın dönüşünü konuşuyorlardı. Müge heyecanlı, annesi ise heyecanını ve sevincini gizlemeye uğraşırken şikayet peşindeydi. Müge torbaları annesine devretti, arkadaşlarının yanına koştu. Sevgilisi Emre, vurdumduymaz tavrı ile karşıladı onu, Müge sinirlendi tipik genç erkek deyimiyle ‘trip’ yaptı. Müge’nin babası Muhsin ise işinde gücünde kamyonunun sürücü koltuğundaydı, cüzdanını çaldırdığını sanan Esma ise boşuna telaş yapmıştı.
Müge, Keriman teyzesinin heyecanındaydı hala, Emre’nin kafasında ise başka tilkiler dolaşıyordu. Yakın arkadaşı Atilla ise Emre’yi fişekleme derdindeydi.
Emre, kameranın çekeceklerini düşünüyor, içten içe heyecanlanıyordu.
Ailenin işe yaramazı Yılmaz’ı ilk gördüğümüzde, Keriman’ı soruşundan Keriman’a bir şeyler hissettiğini anlayabiliyoruz, ne hissettiği konusunda ise şüphelerimiz var. Nefret mi, aşk mı, korku mu? Bir yandan Keriman’ın evi, Esma ve Yılmaz’ın çabasıyla gelişine hazırlanıyordu.
Keriman’ı görüyoruz nihayet. Eşya hazırlıyor. Eşyalarının arasındaki eski hikayelerin vazgeçilmezi küçük bir kutuyla başbaşa, Yunus’un fotoğrafına bakarak içleniyor. Diğer tarafta Yunus’u işyerinde kestirirken görüyoruz. Muhsin odaya Yunus’un siparişiyle giriyor, biraz eskiyi yad ediyorlar, Konu dönüp dolaşıp Keriman’a geliyor. Muhsin Keriman’ın döneceğini söylüyor. Yunus bir duraklıyor. “Dönüyor ha?” derken nişanlısı odaya girerek eskileri düşünmekten alıkoyuyor onu.
Muhsin eve geldiğinde Esma, babası ve biricik kızı Müge, sevgi dolu karşılıyor onu. Evin büyük babası Yılmaz’ı sürekli iğneliyor. Ortağı Faruk ve onu uyarıyor adam gibi çalışmaları konusunda. Yılmaz ise “He,” deyip geçenlerden.
Müge, Emre’nin resimlerine bakıp teyzesi Keriman ve Yunus gibi bir aşkın hayalini kurarken, Esma ve Yunus aynı saatlerde uzaklara dalıyor. Belli ki birbirlerini düşünüyorlar.
Evin büyükbabası, Yılmaz ve Faruk’un açtıkları kahveyi, Muhsin’in çalıştırmasının derdinde. Yılmaz ve Faruk’a zerre güveni yok. Hatta kahvede bütün gün oturup onların bekçiliğini yapmakta da beis görmüyor.
İnsanı sevdiğinden soğutacak sahneleri izlemeye başlıyoruz. Emre odaya kamera yerleştirmenin provasını yaparken arkadaşı Atilla’nın yılışık ve mide bulandırıcı bakışları ve gülüşlerine maruz kalıyoruz. Diğer arkadaşı İbrahim’in ise içi hiç rahat değil, aralarında ‘vicdanı’ temsil edercesine “Ayıp olur,” minvalinde bir şeyler geveliyor ama karşı duracak cesareti olmayınca bir işe yaramıyor.
Müge, Hande’de kalmak için ailesinden izin koparmanın peşinde. Sahneyi başta gördüğümüz için bu konuda bir sürpriz yok tabii ki. O izin alınıyor.
Yunus, Keriman’ın geleceğini öğrendiğinden beri tuhaflaşıyor. Bu hareketler nişanlısı Elif’in gözünden kaçmıyor. Ortağının kardeşiyle evlenecek olması durumu daha da zorlaştırıyor. Yunus sıkıntılı, Yunus allak bullak, artık eskisi gibi olamayacağının farkına varıyoruz.
Emre ile Elif için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Müge ve arkadaşları Emre’nin evinde toplanıyorlar. Muhabbet halindeler. Yunus, nişanlısı ve ortağı ile yemekte ortağının ‘evlilik tarihini belirleyelim artık’ ısrarıyla karşı karşıya kalıyor. Zaten allak bullak olmuş halde olan Yunus için bu zorlama bardağı taşırır cinsten oluyor. Daha sonra görüyoruz ki Elif, ağabeyini bu konuşma için yönlendirmiş meğer.
Müge ve arkadaşlarının toplandıkları evde olan konuşmalardan Atilla’nın Emre’yi kıskandığını farkediyoruz. Emre’nin herkesin gözdesi olması içinde yer etmiş, ilaçların verdiği etkiyle abuk subuk konuşuyor. Yunus, Müge ve arkadaşlarının toplandıkları eve geliyor. Kızları görünce şaşırıyor. Müge’yi görünce de gözleri parlıyor. Müge, besbelli Keriman’ı hatırlatıyor ona… Yunus, Emre’yi fırçalıyor okul konusunda, Emre dayısını seviyor besbelli de havai tavrından kurtulacak gibi de değil. Yunus, Emre ile Müge’de kendisiyle Keriman’ı görüyor. Yunus’un Emre’ye Müge konusunda uyarısı ise Müge’yi mutlu ediyor, cesaretlendiriyor.
Keriman’a aşıkları görüyoruz bu defa ayrı yerlerde. Biri Yunus, orası belli de, daha önceden kestiremediğimiz duygu halinin aşk olduğunu Yılmaz’ı görür görmez anlıyoruz.
Hikayenin üstüne kurulduğu malum sahneye geliyor sıra. Emre ile Müge’nin odaya girişi ile masumiyet üzerine kurulan bir ilişkinin batışını izlemeye başlıyoruz. Atilla merakla odaları gözetlerken İbrahim’e yakalanıyor. İbrahim, Atilla’yı öldüresiye döverken bütün mahalle ayağa kalkıyor. Bir an Atilla’nın öleceğini düşüp hikayenin başka bir yöne kayacağını hissederken yanılıyorum. Polis geliyor. Müge ile Hande saklanırken, Polis Emre, Atilla ve İbrahim’i götürüyor. Üçü karakolda ne yapacaklarını konuşurken kızlar evde kilitli kalmalarına çözüm bulmaya çalışıyor. Emre, kurtarıcısı dayısı Yunus’u arıyor. Emre’yi çıkışta, Yunus’u ise girişte bir sürpriz bekliyor. Muhsin gençleri merak etmiş ve karakola gelmiş. Emre ve Yunus, Müge’den haberdar olup olmadığı konusunda endişeleniyor ama habersiz olduğunu farkedince rahatlıyorlar. Eve vardıklarında ise Emre’yi okkalı bir fırça bekliyor, Yunus açıyor ağzını yumuyor gözünü.
Keriman’ın Samsun’daki hayatı da ufaktan gözümüzün önüne seriliyor. En yakın arkadaşının kocasının Keriman’a olan aşkı, Keriman’ın ise ona rest çekişi ile Samsun sayfasının bir daha açılacağını düşünerek geçiyoruz.
Keriman, geçmişine dönerken geride bir başka geçmiş bırakıyordu.
İbrahim’in ise bu gece son gecesi olduğunu görüyoruz. Esrarengiz bir şekilde otomobil çarpıyor ve göz göre göre can veriyor otomobilin önünde. Otomobili süreni göremiyoruz ama aklımızdaki soru gün gibi açık: Atilla mı çarptı?
Sabah oluyor. Keriman geliyor. Bir taksinin kapı çarpışına uyanan Yunus, apartmanın kapanan kapısına gözlerini deviriyor. Taksi ile beraber bir başka sokağa doğru yol alıyoruz. Sokakta ölmüş İbrahim’i boylu boyunca görüyoruz.
Vicdan bu haliyle karmaşık ve hikayesinin derinleşmesini beklediğimiz birçok karakter barındırıyor. Özellikle Keriman’ın neden gittiğinin, geçmişte neler yaşandığının merakı diziyi uzun süre ayakta tutacak derecede.
Esas kızla esas erkeğimizin karşılaşması ikinci bölüme kaldı, bize ise neler olacağının merakı. Haftaya görüşmek üzere, geç kalmayın.
