Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Geçmişin yankıları
Sezon: 4 Bölüm: 3

Böyle olur Ma Petite ve Amazon Eve’in Cadılar Bayramı kutlaması.

Geçmiş… Bazen fiziksel, bazen de ruhsal anlamda bırakmaz insanın peşini. Ne kadar uzağa atmaya çalışırsanız çalışın, bumerang gibi eninde sonunda döner size. Bu haftaki Cadılar Bayramı bölümümüzün birinci kısmında, Ethel’in geçmişi de yakasını bırakmadı. Görkemli günlerinin sona ermesiyle çöküşe giren ve alkolik olan Ethel, her ne kadar uzun süredir alkol kullanmasa da, siroz hastalığına yakalandığını öğrendi. Doktora “Kanser olduğumu öğrendiğime değil, ilk defa bir doktorun bana böyle saygı duyduğuna ağlıyorum,” demesi, bölümün en özel sahnelerindendi. Şu tek cümle bile sezonun ana fikrini özetliyor aslında. Ethel’e bu bölümde biraz daha ağırlık verilmesine sevindim; zira iki haftadır pek ön planda değildi. Kathy Bates bu bölümde yine döktürdü. Ethel’in yaşam süresinin altı ay ile bir sene arası olduğunu biliyoruz artık. Hikayede bir zaman atlaması yaşanırsa, sezon bitmeden uğurlayabiliriz kendisini. Zaten kendisi alkole tekrar başladı; süreci hızlandıracak bu gidişle.


İtiraflar ve istekler…

Ethel ile Dell Toledo arasındaki sohbet de, en az sohbete ev sahipliği yapan manzara kadar güzeldi. Toledo, anlaşılan dokunduğu kişiyi kurutuyor. Geçmişte ne güzel bir grubun varmış Ethel; hangi akla hizmet takıldın gittin Dell Toledo’nun peşinden? İnsan iyi bildiği şeyi yapmalı gerçekten. Arz-talep meselesi bazen ters tepebiliyor; zira Toledo’nun Ethel’i ‘kültürlü-elit kesim’ için tiyatro yapmaya ikna etmesi, onun sonunu getirmiş. Sana ne desek az Toledo! Üstüne yoğurt döksek cacık olmazsın.

Hayallerini gerçekleştiremeyen insanların öyküsü her zaman vurucudur. Konuşmalarından öğrendiğimiz kadarıyla, Jimmy de küçükken asker olmak istiyormuş ama maalesef hiç ummadığı bir orduda bulmuş kendisini: Ucubeler ordusu… Bu haftaki dram dozu, hem fazla hem de etkileyiciydi. Ethel’e ve Toledo ile olan geçmişine daha fazla eğilme fırsatı bulduk. Dell Toledo’dan son bir dileği vardı Ethel’in: Jimmy’ye göz kulak olup, ona babası olduğunu söylememesi. Bu gidişle sezon öncesindeki tahminlerim tutacak gibi. Ağır dramlara gebe olacak gibi görünüyor bazı karakterlerin hikayesi. Dell Toledo da zamanla yumuşayacak mı, yoksa nato kafa nato mermer devam mı edecek göreceğiz…

Stanley ve Maggie, dolandırıcılık adına kılıktan kılığa girerken…

Geçen bölüm yazısının sonunda belirttiğim üzere, Dennis O’Hare ve Emma Roberts da bu bölümle birlikte diziye girişini yapmış oldu. İki dolandırıcı, ucubelerin kalıntılarının sergilendiği bir müzeye ucube sağlayarak parayı kırma peşinde. Yeni rotaları da Elsa’nın sirkiydi elbette. Dennis O’Hare, Stanley karakterinde tip olarak harika bir dolandırıcı olmuş yalnız. Emma Roberts’ın ise Maggie Esmerelda rolünde çok hoş göründüğünü itiraf etmeliyim. Görünüşünden zarafet akıyor kızın.

Falcı geldi hanım!

Falcı’ kisvesi altında , Jimmy’yi tavlayarak kendini sirke aldırmaya çalıştı; nitekim başarılı da oldu. Nasıl mı? Elbette Elsa’nın çadırındaki eşyalara şöyle bir bakıp, bu eşyalar üstünden Elsa’nın geçmişini okuyor rolü yaparak. Bir de gelecek için birkaç şey salladı kafasından. Gerçek hayatta bir kabare yıldızı olan Marlene Dietrich, öykümüzde ise Elsa’yı kariyerinden eden kadınmış. Esmerelda, bir insanı ağına düşürmek için kullanılabilecek en etkili silahlardan birini kullandı: ‘Umut’. Gelecekte Elsa’nın yıldızının tekrar parlayacağını, siyah saçlı bir adamın da ona eşlik edeceğini belirtince işi hemen kaptı. Düşman ilk iki bölümde dışarıdaydı (Twisty & polisler); artık ‘içerideki düşman’ da Esmerelda. Jimmy ile aşk yaşayıp Stanley’e ihanet edecek mi bakalım. Jimmy-Bette-Esmerelda aşk üçgeni de yaşanabilir.

Esmerelda’nın ucubelerden ürkerek “Ulan nereye düştük böyle!” demesi pek uzun sürmedi ve ortağı Stanley’i arayarak daha fazla orada kalamayacağını belirtti. Stanley eninde sonunda onu ikna etti; biz de bu arada Stanley’nin ilginç eğilimlerini gördük. Thor kılıklı bir oğlan çağırmış odasına ama kendi çekici daha büyüktü herhalde ki oğlan pek şaşırdı…

Gelelim Bette & Dot’a. İkizlerimiz, rüyaları bile paylaşıyorlar. Dot iyice kafayı kırdı. Rüyasında bile Bette’den kurtulduğunu görüyor. Para biriktirip ameliyat olacak ve Bette’yi öldürecek; sonra da tek başına normal bir insan olarak yaşayacakmış. Bette de garibim, “Etme, eyleme!” deyip duruyor. Kız saf filan ama sabır ve tahammül eşiği de hayli genişmiş. Böyle kardeş mi olur? İkisi arasındaki ilginç karakter çatışmaları devam etmekte. Bu arada dikkatimi çekti; Bette’nin konuşma tarzı, geçen sezondaki Myrtle’ın konuşmasına ne kadar benziyor.

Bu kabus gerçek olmasın mümkünse!

Geçen bölümün flaş ismi Dandy, bu hafta da garipliklerine ve şımarıklığına tam gaz devam etti. Cadılar Bayramı için annesi Gloria’da bir telaş bir telaş… Her şeyi dört dörtlük yapmayı istiyor oğluşu için. Hizmetçileri Dora’yı, Dandy’nin favori çizgi film karakteri Ağaçkakan Woody kılığına bile sokmuş. Oğluna da zamanın ünlü kuklası Howdy Doody’nin kostümünü almış ama mevzu bahis Dandy olunca, illa bir şeyi beğenmemesi kaçınılmaz. Hediyeyi görünce oğlanın atarı görülmeye değer. Şöyle ağzına bir tane çarpacaksın, yeminlen topraklama yapmış gibi rahatlarsın! Tabii sende de suç Gloria. Bu kadar yüz verirsen tepene çıkar. Dandy, geçen bölüm yamandığı Twisty’i hemen idolü yapmış. Palyaço kılığında geziyor evde, bir de hizmetçi Dora’ya bıçak doğrultuyor. Bölümün güzelliklerinden biri, kendi adıma evin hizmetçisi Dora’ydı zaten. Favori karakterlerimden biri olmaya, Dandy’e posta koymasıyla üst sıralardan giriş yaptı. Geçen sezonki Marie Laveau tarzı, ‘cool” bir karakter olmuş. “Senin tavırların anana söker, bana sökmez,” demekle kalmadı, kendisine bıçak çeken Dandy’e “Yiyorsa öldür ama sende nerde o *biiip*!” diyerek beni mest etti. Dora’nın Dandy’ye daha çok laf sokması dileğiyle…

Dora’dan zılgıtı yiyen Dandy!

Desiree ise Dell Toledo’ya laf sokmakla meşguldü. Elsa’nın sirkinde iktidarı bir nevi ele geçiren Toledo, meğer cinsel anlamda iktidarsızmış! Aralarındaki münakaşanın sebebi de buydu zati. İronik durumlar açısından dizimiz gerçekten bir harika. Sen gel, o kadar güç performansçısı ol ama cinsel performansta sınıfta kal! Hayat da böyle işte Toledo. Bazen en iyi olduğun şeyde bile bir aksilik çıkar…

Palyaço Twisty’yi arayan gözlerim, onu kurban bulmak için sokağa çıkma yasağının olmadığı West Palm Beach’te buldu. Cadılar Bayramı’nı fırsat bilip bir oğlanı kaçırdı ve onu da iki esirimizin yanına attı. Aslında bu oğlanın gelmesi, Bonnie ve diğer küçük oğlan için iyi olabilir. Onunla bir olup kaçmayı başarabilirler belki. Twisty gelmeden önce ise karavanın ziyaretçisi Dandy idi. Psikopat Dandy, Dora’nın sözlerinden sonra cinayet işleme eşiğini
aşmak istiyor anlaşılan. Bonnie ve küçük oğlanı öldürmeye çalışmakla meşguldü ki Twisty çıktı ortaya. Yanında getirdiği yeni oğlanı gören Dandy, “Daha fazla eğleneceğiz!” diyerek psikopatlığını daha da mühürlemiş oldu.

Twisty yine av peşinde.

Bu haftanın bölüme de adını veren yıldızı Edward Mordrake’i ise bilerek sona bıraktım. Kendisinin hikayeye nasıl dahil olacağını merak eden ben, bu konuda hiç hayal kırıklığına uğramadığımı söyleyebilirim. Senaristler, güzel ve şık bir hamleyle Edward Mordrake’in öyküsünü öykümüzle kesiştirmeyi başarmış. Öncelikle sezon başlamadan yazdığım tanıtım yazısından, karakterin bilinen öyküsünü bir kopyala-yapıştır yapayım: Gerçek hayatta Edward Mordrake’in 19.yy’da yaşamış, soylu bir İngiliz mirasçısı olduğu söyleniyor. Kafasının arkasında başka bir surat varmış. Konuşamasa ve yemek yiyemese de gülüp ağlayabiliyormuş. Geceleri Edward’a şeytani işler yapmasını fısıldadığı için Edward doktorlardan, bunu ameliyatla almalarını istemiş fakat hiçbir doktor buna yanaşmamış. Kendisinin zamanla, bu duruma dayanamayıp 23 yaşında intihar ettiği rivayet ediliyor.

Ve rivayetin gerçeğe dönüşmesi: Edward Mordrake!

Şimdi, hikayemize nasıl dahil olduğuna bakalım: Edward’ı ailesi bir akıl hastanesine yatırmış ve kendisi buradan kaçıp bir ucube gösterisine dahil olmuş. Sonra ne olduysa, bir Cadılar Bayramı gecesinde tüm sirk ekibini öldürmüş ve ardından kendisini asmış. Arkasındaki yüz ise bu sırada gülümsemeye devam ediyormuş. Bu olaydan sonra, inanışa göre Cadılar Bayramı’nda gösteri yapılırsa, Edward’ın ruhu gelip yanında bir kişiyi götürüyormuş. Elsa ise rivayete inanmayıp bizlere, Lana Del Rey’in Gods and Monster adlı şarkısını yorumlayarak sürpriz yaptı. Jessica Lange, hiç de fena söylemedi bana kalırsa. Kadın yetenek abidesi resmen. Tam da bu sırada, Esmerelda’nın salladıkları gerçek oldu ve Edward Mordrake çıktı ortaya ucube arkadaşlarıyla. İlk durağı ise Ethel’di ve ondan en büyük utancını anlatmasını istedi (Aslında Edward’dan ziyade, şeytani yüzü istedi desek daha doğru olur).

İlk sorgulanan ucubemiz Ethel.

Toledo, Ethel ile beş parasız kalınca iyice saçmalamaya başlayıp Ethel’in doğumunu ‘canlı ucube doğumu’ etkinliği adı altında paraya çevirmek için halka açmış. Ethel ise oğlunun, henüz doğmasıyla hayata 1-0 geriden başlamasını unutamamış, kendini bu maskaralığa alet ettiği için de hiç affetmemiş. Edward Mordrake’in şeytani yüzü bile imana gelecekti bu dokunaklı hikaye karşısında. Ethel’i pas geçerek şaşırttı bizi. Anlaşılan Edward Mordrake, karakterlerimizin sırlarını keşfetmemiz için bir anahtar görevi üstlenecek. Piyangonun kime vuracağını heyecanla bekliyorum. Siyah-beyaz görüntüler eşliğinde geçmişinin verildiği sahneler çok iyiydi bu arada. Özellikle şeytani yüzünü boğmak için kafasının arkasını suya sokmasını izlemek, garip bir şekilde etkileyici bir deneyimdi kendi adıma. Wes Bentley, role gayet iyi gitmiş bence. Tavır ve görünüm olarak karakteri başarıyla yansıtmış. Neyse ki gelecek bölümde de kendisini görebileceğiz. Dipnot olarak, Edward Mordrake’in siyah beyaz sahnelerinde tema müziği olarak kullanılan, Pere Ubu grubunun Road to Utah adlı şarkısı enfes olmuş.

Cadılar Bayramı’na oldukça yakışan Edward Mordrake: Part 1 adlı bölümümüz, giderek sezonu daha da ısındırdı. Her bölümün, öyküyü iyileştirip sezonu bir kat daha güzelleştirdiğini söyleyebilirim. Elbette bunda, her hafta diziye katılan karakterlerin etkisi büyük. E bir de etkili karakterler olunca tadından yenmiyor. Gelecek bölüm için beklentilerim çok yüksek. Bakalım Edward Mordrake: Part 2’da çift suratlımız, kimleri sorgulayıp kimi bu dünyadan göçtürecek?
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR