Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Geçmiş, asla bıraktığın yerde kalmaz
Sezon: 3 Bölüm: 5

Herkes kendi hayatının kahramanıdır, Felicity de hem kendi hayatının kahramanı, hem de bizim kahramanımız.

Arrow, gerçekten çok ama çok güzel bir bölüm ile karşımızdaydı. Hem izlemek, hem yazmak için geciktiğime bin pişman oldum. Bizler Felicity’i küçücük bir odada, kırmızı bir kalemi çiğnerken tanıdık. Rengârenk kişiliği daha o zaman kendisini belli etmişti aslında. Daha sonra Felicity, o küçük odadan çıktı ve Arrow’un gizli mekânına indi. Ama o kadardı işte… Daha fazlasını bilmiyorduk Felicity ile ilgili. Bu haftayı bunca heyecanla beklememizin sebebi de buydu, gerçek Felicity ile tanışabilecektik artık. “Felicity Smoak’ın Gizli Kökeni”ne (Ki bölümün adı da buydu zaten) indiğimizde bizim Felicity’mizden çok daha farklı bir Felicity ile karşılaştık. 

Keşke geçmiş…

Bıraktığımız yerde kalabilse.

Farkındaysanız Oliver, Felicity ile gurur duyuyor ve muhtemelen O’na neden aşık olduğunu tekrar tekrar anımsıyor.

Team Arrow’un bu hafta uğraşması gereken mesele ise Felicity’nin geçmişinden taşıdığı bir sorundu. Geçmiş, asla bıraktığımız yerde kalmaz. Felicity’nin gençliğinde yazdığı bir virüsü geliştirerek kullanan Brother Eye, Starling City için büyük bir tehdit oluşturuyordu. Peki Brother Eye grubunun, Starling’i seçmesi bir tesadüf müydü? Tabii ki değildi. Çünkü bu gurubu yöneten kişi Felicity’nin hapishanede öldüğünü sandığı eski sevgilisinden başkası değildi, amacını tamamlamak için Felicity’e de fazlaca ihtiyacı vardı. Donna’nın aniden Starling City’e gelmesi de aynı şekilde tesadüf değildi, “eski sevgili” Donna’nın orada olmasını istemişti, çünkü elinde Felicity’e karşı bir koz olacaktı. Fakat Feliciy bu, kırılgan görünümünün altında o kadar güçlü bir kadın var ki aslında ve bu güçlü kadın bu keşmekeşin de bir çaresini buldu ve hem kendisini hem annesini orada kurtarmayı başardı. Şehir de böylece Brother Eye’den kurtulmuş oldu.

Kim olacağına karar vermek zordur. Felicity’nin, Oliver’a verdiği öğütlerin altının boş olmadığını da böylece görmüş olduk.

Felicity, bir yandan tüm bu olanlarla mücadele ediyordu ve diğer yandan da geçmişiyle yüzleşiyordu. Bu hiçbir açıdan kolay değildi, çünkü Felicity’nin geçmişi sandığımızdan çok daha karmaşıktı. O’na baktığımızda her zaman çok normal bir hayat yaşadığını düşünüyorduk. Okulunu bitirmiş, iş hayatına atılmış ve bugünlere gelmiş… Ama her şey o kadar farklıydı ki. Siyah saçları ve gotik tarzıyla Felicity, “Hactivizm” isimli bir grup için çalışıyordu. Her ne kadar o zamanlar daha karanlık görünse de, aslında o aydınlığını içinde her zaman koruyormuş. Uzaktan bakıldığından basit bir hacker gibi duran Felicity’nin içinde her zaman çok daha fazlası varmış. Adına “Süper Virüs” dediği ve günümüzde başına bela olan o virüsü yazma amacı dahi kendi alanının kahramanı olmakmış. Ve Felicity’nin Oliver’a bunca kapılmasının sebebi de buymuş aslında. Felicity’nin içinde yatan kahraman, Oliver’a kendisini yakın hissetmiş ve O’nunla birlikte esas olmak istediği kişi olmuş. Birbirlerinin tamamen zıttı gibi görünen Oliver ve Felicity’nin temelde ne kadar aynı olduklarını da görmüş olduk böylece… Uzun lafın kısası; Felicity’nin, şu anki Felicity olması için büyük sınavlardan geçmesi gerekmiş ve O bu kararlılığı gösterebilmiş. Bir kere daha sevdim O’nu!

Donna’nın kızına olan sevgisi gözlerinden okunuyor. Felicity de tabii ki bunun farkında… Bu nedenle annesinin suratına kapıyı çok sert çarpmasının pişmanlığını o an yaşamaya başladı.

Oliver’dan, Felicity’e hayat dersleri Vol.1

Felicity’nin annesi ile olan yüzleşmesi de en az geçmişi ile olan yüzleşmesi kadar zordu. Felicity, daha çok kendilerini terk eden babasına benziyordu ve annesinden çok farklıydı. Bu farklılık da aralarında çatışmaya sebep oluyordu ama ilk büyük çatışmalarını Felicity’nin sözleri ile yaşadılar. Hâlbuki Donna, gerçekten iyi bir kadın fakat Felicity’e göre aşırı… Felicity çok renkli bir kişilik ama bir yandan da çok sade, Donna O’nun yanında çok janjanlı kalıyor ve bu da Felicity’i rahatsız ediyor. Daha doğrusu rahatsız ediyor-du. Ta ki Oliver, aile üzerine tecrübeleri ile Felicity’i aydınlatana kadar. Hep Felicity, Oliver’ı yanlışlarından çeviriyordu fakat bu kez Oliver, Felicity’e el uzattı ve O’nu alacağı yanlış karardan döndürdü. Felicity ve Donna, fırtınalı bir kavuşma ve sakin bir ayrılık (Umarım bu ayrılık çok uzun sürmez ve Donna’yı arada Arrow’da görebiliriz) yaşadılar. Neticede her ne olursa olsun, ailene sırtını dönmemelisin.

Tüm bunlar olurken Thea ise Malcolm’un parası ile tuttuğu evi Oliver’a gösteriyordu. Çok merak ediyorum; acaba Oliver, Malcolm ile Thea arasındaki bu gizli anlaşmayı öğrendiğinde nasıl bir tepki verecek? Özellikle, Thea’nın dürüstlük üzerine yaptığı edebiyatlardan ve Oliver’ın da Thea’ya karşı bu konuda çok hassas davranmaya başlamasından sonra bu gerçeğin öğrenilmesi ikisinin ilişkisini büyük bir kaosa sürükleyecektir. Şimdilik her şey yolunda tabii ki… Oliver, Thea’nın yanına yerleşiyor ve birlikte televizyon izleyip patlamış mısırlarını yiyorlar. Peki ya sonra? 

Umarım bizi yanıltırsın Roy!

Ve geldik bölümün en can alıcı kısmına… Sara’nın katilinin Roy olabileceği, sanırım hiçbirimizin ihtimalleri dâhilinde bile değildi. Çünkü bunun için hiçbir sebebi yoktu. Sara, Roy’un arkadaşıydı. Her ne kadar olay kesinleşmiş gibi dursa da ben burada bir yanıltmaca olabileceğine inanmak istiyorum. Acaba Roy, Sara’nın ölüm anını gördüğü ve hiçbir şey yapmadığı için vicdan azabı çekiyor olabilir mi? Kâbuslarının ve o kâbuslarda okları kendi elleriyle Sara’nın göğsüne saplamasının sebebi de budur belki. Yoksa ikisi arasında bizim henüz bilmediğimiz bir şey mi geçmiş? Bu olayın iç yüzünü çok merek ediyorum. Bence henüz hiçbir şey öğrenmiş sayılmayız.

Son olarak; Felicity’nin evi de kendisi gibi dünya tatlısı değil mi?

Bu arada; Felicity hazır Starling City’i kurtarmışken, Ekranella’yı hackleyenlerin de peşine düşse ya? Çare Felicity!

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR