12 Ocak Salı! Haftalardır beklediğim gün geldi çattı.. Valla ne desem boş, uzunca bir vakittir uykum gelmeden herhangi bir dizi izleyemiyordum. Şükür kavuşturana misali, Gecenin Kraliçesi’ymiş beklediğim meğer. Mevzu aslen tamamen Holivud...

Esas oğlanımız var Murat Yıldırım; dizideki adıyla Kartal (Kartal Tibet’ten esinlendiler diye düşünmedim değil). Kartal’ımız pek bedbaht... Çocuğun başına ufacıklığından beri iyi birşey gelmemiş. Babasını, bugün baba dediği adam öldürmüş. Henüz farkında değil ama kesin öğrenecek o bariz. Hemen öğrensin!

Her şey Fransa’da başlar. Fransa sahneleri pek keyifli. Esas kız Selin (Meryem Uzerli) nefes kesiyor. Yani hani insanın baktıkça bakası gelir derler ya, hah işte aynen öyle, baktıkça daha çok bakmak istiyor insan, o ne gözdür kardeşim. Konudan sapmayalım. Mevzu Kartal ve Selin’in aşkı; yok tabii ki bir gecelik değil (teknik olarak bir gecelik de). "Hayatımda hiç böyle hissetmedim ki ", "hiç aşık olmadım, aşkın kokusunu bilmem," cümleleri havada uçuşuyor. Başkası dese “Ne diyo be bunlar?” diyecekken; sırf Selin ve Kartal söylüyor diye gıkımı çıkarmadan sessizce oturup izledim ilk bölümün sonuna kadar.

Sonra Aziz Bey’imiz var; Laz uşağı ve onun beş para etmez sülalesi. Bir de Aziz Bey’in nereden, nasıl yaptığı belli olmayan serveti var. İleriki bölümlerde anlarız. Merak içindeyim! Ve de anladığım, Selin ve Kartal’ın öz babalarının birbirlerini tanıdığı.

Dünyanın çok küçük olduğu bir baş yapıt. Türk- Holivud karışımı bir şey.. Ama insanlar güzel - insanlar derken tabii ki Meryem - sonracığıma çekimler pek hoş, müzikler fena değil, kılıklar güzel (şimdilik). Velhasıl umudum büyük.

Ben şimdiden haftaya salıyı iple çekiyorum.. Ya siz ?