Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Elif ile Ömer: Her şey anlık gülümsemelerde saklı
Sezon: 1 Bölüm: 2

Siyahın elli tonu hem saçlarında, hem montlarında hem de kaderlerinde… Ömer ile Elif bitter çikolata tadında, hem de yanında sütsüz simsiyah kahve bonusuyla…

Elif'in soracak çok sorusu vardı, Ömer ise hem sorularla meşguldu hem de tahmin ettiği cevapların peşinde koşuyordu. Sonrasında ise Metin'in yeni tehditleri ve Zerrin Sultan'a söylenen yalanın devamındaki çikolata krizi geldi. Uzun zamandır Türk dizilerinde böyle bir ayrıntı yakalamamıştım, izlemesi de lezzetli oldu. Hemen arkasından bir yalan daha geldi ki bu yalanın üstüne bir kilo çikolata yemek lazım. Gerçi Ömer Komiser yemedi bu yalanı ama gargara yaptı diyebiliriz. Konu şu; Elif eski ve saplantılı sevgilisinden kaçmak için Ömer'in dudaklarına yapıştığını iddia etti. Yalanlardan karnı acıkan sadece Elif değildi, Ömer de ekip arkadaşlarıyla ciğer yemeyi uygun buldu ve karnı doydukça emin oldu. Elif kesinlikle bir şey saklıyordu. O küçük ve minik öpücüğün arkasında bir imparatorluğun pislik dolu havuzu vardı.

Elif , Sibel'in arkadaşı hatta okuldan öğretmen arkadaşı olduğunu söyleyerek cenaze evine girdi. Ortam fazlasıyla hüzünlüydü bu yetmezmiş gibi helva dağıtma görevi Elif'e verildi. Okuldan tek gelen Elif olarak düşünüldüğü için herkes sevindi çünkü nedense başka kimse gelmemişti. Korkunç yenge'nin "Sen arkadaşısın bilirsin, dostu muydu o adam! Bizim burada böyle şeyler hoş karşılanmaz!" deyişine Elif'in "Bizim orada da ölülerin arkasından konuşulmaz!" demesi çok klastı. Sonrasında Sibel'in babası ile yaşanan diyalog hüzünlü ve biraz gerçeküstü olsa da tadındaydı. Elif’in binbir güçlükle kurduğu "süper entrika" cevval komiserimiz kara gözlü Ömer tarafından ayyuka çıkarıldı ve bunun üzerine yine bir Elif- Ömer tartışması izledik. Tartışmalar genelde insanları ayırır ama bizim mükemmel ikili sanırım tartıştıkça daha çok yaklınlaşacak. Bu arada Elif’in kankişi Bahar'ın konuşmalarından ve tavırlarından göründüğü kadar güvenilir olmadığını düşünüyorum. Siz ne dersiniz? Unutmadan söyleyeyim; Zerrin Sibel'in bakire olduğunu bir şekilde polis raporlarından öğrenmişti ve Bahar aracılığıyla bütün Türkiye'nin bunu duymasını istiyordu. Şaşırmadım, bekliyordum böyle bir şey. Nebahat Çehre'in karizması an itibari ile hala yerine gelmedi. Ne kostümler, ne makyaj, başka büyük bir sıkıntı var ama henüz tam çözemedim.


İyi bir kötü kendini sevdirmeyi pek ala iyi bilir. Tayyar ona kızarken, onunla eğlenebileceğiniz kadar farklı bir adam.

Ömer ve Sibel'in annesinin duygusal konuşmasından, Elif ve Zerrin'in ateşli kasa açma sahnesine geçtik. Gizli kasadan çok bir şey çıkmadı, birkaç önemsiz belge... Ama Sibel'in fotoğrafı o önemsiz belgelerin arasından düşünce her şey bir anda önemli oldu. Elif babasının sevgilisinin olmadığından emindi, Zerrin Hanım da emin olmasına emindi de bu gizemli kızın kim olduğuna dair bir fikri de yoktu. Nilüfer bölüm başından beri oradan oraya sürüklenirken tuvaleti olan "yeni odasına" kavuştu. Ve Nilüfer'in sevgilisiyle (sevgilisi mi demek lazımdır) yani Tayyar'ın oğlu Mert ile tanışma şerefine eriştik. Kendisi Kuzey Güney dizisi ile tanıdığımız Ali Yörenç ve yine çok şeker! Bu sefer derli toplu değil biraz savruk onu belirtmek lazım. Tayyar gaddar bir adam olabilir ama baba olarak makul ve tatlı görünüyor, kısmet tabi! Ayrıca Mert takıntılı ve biraz obsesif bir çocuk ki Nilüfer ona kendine yaptıklarını içeren tehdit ve nefret dolu bir video mesaj yollamış. Buradan yeni bir hikaye çıkar, demedi demeyin. Bu arada söylemeden edemeyeceğim bence Metin Elif'e deliler gibi aşık. İstikbaline baktıkça titreyen Tayyar ise kendi çapında romantik şekilde bir nevi ' otopsi' yapıyordu.

Geçen haftadan beri "nerede bu çocuk yaa?" dediğim Emre Kızılırmak, Levent rolüyle diziye dahil oldu. Hep diyorum, Türk işi Eric Bana kendisi, daha çok görmek tek dileğim... Dedektif Memoli kazasından sonra da oyunculuğunun geliştiğini gözlemliyorum. Bahar'ın hırslarını Levent ile olan konuşmalarında epey gözlemledik, şahsen ben Tayyar ve Metin'den çok bu kızdan tırsıyorum. Elif ise Metin'den babasının ne işler çevirdiğini öğrenince epey şaşırdı. Bu durumlara hala şaşırması bana saçma geliyor, adamın bir gizli hayatı var artık bu belli, Elif'in naifliği yersiz kalıyor. Metin'in talimatı kesin; Perşembe sabahı 10'da dış hatlarda olacak ve kara para taşımaya başlayacak. Tayyar emin, Elif bu işi yapacak. Ömer ise gevşek gevşek konuşan mesai arkadaşının saçmalamalarına daha fazla dayanamadı ve tokadı bastı. Adam o kadar kendinden emin ve abuk subuk konuştu ki o tokadı atmasını ben daha sahnenin başında istemiştim. Ömer'in o aşık halleri hala o kadar taze ki mezar başında da, hangi evi tutacağını sorarken de dolu doluydu gözleri, güzel dudaklarının kenarı hep biraz buruk...


Mağrur, güçlü, güzel ve sabırlı…Zerrin, Nebahat Çehre’nin kartviziti gibi.

Tayyar'ın “Nilüfer ve haylazlıkları” temalı oyunu Zerrin'e söktüyse de Elif bazı şeyleri anlar gibi göründü. Nilüfer'in nerede olduğu meselesi güncelliğini korumakla beraber Tayyar, Elif'in söylediği bilmem kaçıncı yalanla ağzının ne kadar sıkı olduğunu öğrendi. Bunu tekrar söylüyorum artık yönetmenin mi ellerine çok sağlık demek gerekli bilemedim ama Tuba Büyüküstün kendi ligi içerisinde gerçekten iyi oynuyor. 20 Dakika'da nerede ne mimik yapacağını bilemeyen kadın nerede, bu kadın nerede... Hoş gördüğümüz ilk ideal zengin kızı değil ama olsun. Ömer son öğrendikleri ve haberdar olduğu Roma bileti sonrası Denizer'lerin evine bir ziyaret düzenledi. Elif'in şikayeti ile emniyete çağrıldı. Bana sorarsanız ikili arasındaki bu itiş-kakış tatlı fakat abartıldığı için kimi yerde sakil duruyor. "Bulmuşun Allah’ın yollu karısını başına neler geliyor!" diyen amirine de tekme tokat girişen Ömer'in işi zor. Amiri de soruşturma açtı hakkında, ailesi de bir garip hallerde. Yıkılan dam tepesinde abisi ile kucaklaşması ve birbirlerini ne kadar kolladıklarının "twilight zone" teması ile gözümüze sokulması ile yeni bir tür gerilim şekli ile karşılaştık. Ayrıca anlamadığım şey, polisler çok olmasa da fena sayılmayan bir maaş alıyorlar. Bu kadar yoksulluk ve dam çökme edebiyatı biraz zorlama olmamış mı? Korkunç yengenin laf sokmaları ise an be an şiddetini arttırıyor, Tayyar'ın adamlarından biri çıkarsa şaşırmam!Ya da Fatmagül’ün yengesi Mukaddes’in uzaktan kardeşi…

Elif’in bir sürü paranoya yaşadığı uçağa binişinin ardında bir bölüm sonu canavarı onu bekliyordu. Ne Tayyar, ne Metin; Roma macerası Ömer ile başlıyordu. Yeni bölümü beklerken heyecanlanmamız için güzel sebeplerimiz vardı, daha ne olsun?


Konuşacak çok fazla şeyiniz olacak. O yüzden birbirinize iyi davranmanızı öneriyorum!

Tuba Büyüküstün'ün kimi yerlerde abarttığı ama kötü olmadığı, Engin Akyürek'in kaba tabirle fıstık gibi göründüğü ve oynadığı, Nebahat Çehre'nin sıkılmış göründüğü, Erkan Can'ın içinde bulunduğu her sahneyi doldurduğu bir bölüm izledik. Müzik kullanımı kimi zaman gereksiz yerde çok olsa da (Kurt Seyit ve Şura'da da aynı problem var), Nebahat Çehre ve esas kız Tuba Büyüküstün'ün takıları ve kostümleri çoğu zaman çuvallasa da kesinlikle kötü diyemem. Hatta gün geçtikçe iyi olacak, bunlar şimdilik nazar boncuğu derim.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR