Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Doğru dedektifler
Sezon: 1 Bölüm: 8

İşte o ev. Childress’lerin pislik yuvası da denebilir.

DİKKAT! AĞIR SPOILER İÇERİR...

True Detective yayınlanan sekizinci bölümüyle izleyen herkesin beğenisini kazandığı ilk sezonunu tamamladı. İnternette dolaşan teoriler, kolajlar, gizemler derken korktuğumuzun (Lost’tan bu yana kafamızı karıştıran “finalde batıracak mı?” sorusu) başımıza gelmediği bir final izledim.

Yedinci bölümün sonunda meşhur yüzü yaralı adamımızı görürken Rust ve Cohle da yıllar önce Fontenot olayının içinde yer alan Steve Geraci’yi konuşturuyordu. Rust, konuşmaya yaklaşmayan Marty’nin tekrar bakmaya dahi dayanamadığı Marie Fontenot’un kurban edildiği videoyu izlettirince amaçlarına ulaştılar. Steve her ne kadar emir-komutaya bağlasa da, işi kurcalamamasının dedektifliğe yükselmesini sağladığını öğrendik. Steve’den öğrenebileceklerini öğrendikten sonra Rust’ın ona gözdağı verdiği sahne bölümün en gülümseten anlarından biriydi.

Marty’nin ofisine dönen dedektiflerimiz dava dosyalarını tekrar incelemeye başlayacakken Marty’nin dikkatiyle en önemli ipucunu yakaladılar. Marty, Dora Lange’in günlüğünde yeşil kulaklı olarak resmedilen adamımız için ortaya atılabilecek “Neden yeşil?” sorusunu suç mahallindeki evlerden birinin boyasıyla eşleştirdi. Eski günlerdeki gibi araştırmaya giden eski dostlar hiç konuşmadıkları kavga sonrasının muhasebesini yapmaktan geri kalmadılar. Marty’nin Rust ve Maggie olayının aslını bildiğini öğrendikten sonra birbirleriyle her zamanki sohbetlerini Rust’ın Marty’ye ders verdiği cümleler sonlandırdı:

“Duyguları olan bir et parçası olarak kimliklerimiz ne kadar yanıltıcı olsa da bu kimliği, değer yargılarıyla oluştururuz. Herkes sürekli yargılar. Eğer bununla sorunun varsa, yanlış yaşıyorsun demektir.”

Evin sahibesine sorulan “boyayı kimin yaptığı” sorusunun cevabı olarak herkesin tasvir ettiği cümleyle karşılaştık: “Yüzünün alt kısmı yaralıydı.” Kayıtlardan boyayı kimin yaptığını bulunca Steve’in söylediği Childress ismine ulaştılar. Childress ve Oğulları adındaki şirketin Billy Childress tarafından kurulduğunu ve tüm sahil şeridindeki kiliseler, parklar, okul bahçeleri gibi alanlarla anlaşması olduğunu öğrendiler. Billy Childress’ı araştırıp oğlu Willy Lee Childress’ın adresine ulaştılar, yani aradıklarını bulacakları yere.

Dedektiflerimizin arayışı sürerken artık kim olduğunu bildiğimiz adamımızın nasıl yaşadığına bakma şansı bulduk. Dökük, iğrenç ve sadece dışarıdan eve benzeyen bir yerde yaşıyor ve kurbanlarını da burada öldürmeye devam ediyormuş. Babasının ölüsünü ahırda saklayan Childress, Betty adındaki akrabasıyla birlikte yaşıyordu. Boya işlerini devam ettirirken kendine yeni kurbanlar aradığını gördüğümüz adamımızın ıslıkla çaldığı şarkı ve okul bahçesindeki çocuğu süzmesi ürperticiydi.

Marty ve Rust’ın adresi bulduktan sonra yapacakları tek şey bulduklarının kayıtlarını garanti altına almaktı. Rust, bardaki oğlu kayıp olan adama tüm evrakları bırakırken Marty de Papania’dan ‘işler yolunda gitmezse’nin sözünü aldı. Her şeyi göze alarak yola çıkan dedektiflerimiz yaklaşırken Rust’ın daha önce tattıığını söylediği alüminyum ve kül karışımı tadı alması olacakları işaret ediyor gibiydi. Evin önüne gelir gelmez oranın doğru yer olduğunu artık Marty ve Rust da biliyordu. Telefonun çekmediğini görünce polislere haber vermek için tek yol evin içine girmekti. Marty eve girerken Rust Childress’ın peşine düştü.


Carcosa ile sonunda tanışma fırsatı bulduk.

Rust’ın nefes almadan izlediğimiz takibi bizi ne olduğunu çok merak ettiğimiz Carcosa’ya götürdü. Carcosa’nın dekorlarının televizyonda şimdiye kadar gördüğüm en başarılı çalışmayı içerdiğini söyleyeyim. En başarılı demişken en korkutucu, ürpertici, rüyalara girmesi pek muhtemel bir korku kapanı olduğunu düşünüyorum.

Bütün korkuları bünyesinde toplayan Carcosa, Childress’ın küçük rahip dediği Rust’ı mıknatıs gibi kendine doğru çekti. Bu sırada evden çıkan Marty, Rust’ın arkasından Carcosa’ya ulaşmaya çalışıyordu. Childress, ritüellerine uygun şekilde ortamı hazırlarken Rust, Carcosa’nın kalbi diyebileceğimiz, gökyüzüne açılan alana geldi. Rust’ın hiçbir zaman düzelmeyeceğini düşündüğü ‘hayal’leri geri döndü ve bize görsel şölen sunan bir sahneye dönüştü. Hayaller demişken Rust’ın şimdiye kadarki en etkileyici ‘görüş’ünü izledik. Gökyüzüne açılan yerde Rust’ı içine çeken bir cosmos, izlerken bizi de alıp götürdü.


Rust bıçağı fena yedi.

Rust hayal alemindeyken Childress, Rust’a bıçağı sapladı. Onu haaya kaldırdı ama Rust’ın kafa darbeleriyle sersemledi. Çekiçle Rust’a tekrar saldırmak üzereyken Marty’nin kurşunu geldi. Marty Rust’ı kurtarır derken çekicini ona fırlatan Childress bizi ters köşeye yatırdı. Marty’yi öldürmek üzereyken iblisin silahını alma şansını yakalayan Rust, Childress’i kafasından vurarak işi bitirdi.


Rust’ın muhteşem hayali işte bu.

Polis ışıkları, sirenler ve ardından Marty’nin hastanede uyandığını gördük. Kızları ve Maggie’nin geldiği sahne ve sonrasında Marty’nin çektiği acı çok şey anlatıyordu. “Şu an iyiyim,” derken ifadesi iyi olmaktan çok “Ne yaptım ben?…Her şeyi berbat ettim… Onlar buradayken bile yalnızım” ın ve daha fazlasının dışa vurumuydu. Rust’ın komadan çıkmasını beklerken kayıplarla ilgili bağlantıların bulunduğunu ve olayların Louisiana senatörü Edwin Tuttle bağlantısının yalanlandığını öğrendik. Bolca Louisiana manzarasıyla, başladığımız yerin, sezon boyunca kenarından köşesinden geçtiğimiz yerlerin üstünden ilerleyerek ulaştığımız tarlaların ve ‘o’ ağacın ardından Rust’ın hastaneden çıkışına geldik. Rust karanlıktaki farkındalığını anlatırken ölüme ne kadar yakındı. Onu bekleyenleri, kızının ve babasının orada olduğunu bilmesine rağmen ölmediği için hissettiği hayal kırıklığını yaşadık. Yaşadık diyorum çünkü Rust’ı belki ilk kez bu kadar farklı gördük. Marty’nin o sırada gökyüzüne bakarak yıldızlarla ilgili hikaye anlatmasınıistemesi bizi Rust’ın tabiriyle en eski hikayeye götürdü: Aydınlık, karanlığa karşı. Belki ilk kez Marty’nin “Karanlığın sınırları çok daha fazla,” diyerek Rust’ı ikna ettiğini sanırken Rust’ın son cümleleriyle son ters köşemize yatırıldık ve Marty ile Cohle’a veda ettik:

“Başlarda sadece karanlık vardı. Bana sorarsan ışık kazanıyor.”

Finaldeki müzik seçimleri tüm sezonun da üstüne çıkarak heyecanı en iyi seviyede tuttu. Bunun yanında Louisiana’nın ne kadar güzel bir doğaya sahip olduğunu oturduğumuz yerden deneyimleme şansı bulduk. Dizinin tüm bölümlerini Cary Fukunaga’nın çektiğini tekrar hatırlatayım. Dizinin yaratıcısı Nic Pizzolatto ile birlikte bu ismin işlerini artık daha dikkatli takip ediyor olacağız.

Sekiz saatlik bir film olarak kabul edebileceğimiz True Detective’in ilk sezonunu böylece bitirmiş olduk. İkinci sezonda bambaşka karakterler ve başka bir hikâyeyle karşılacağız. Tabii ki bunun için önümüzdeki seneyi beklememiz gerekecek.

Not 1: Cevaplanmayan sorularla ilgili Vulture’da Cary Fukunaga’nın söyleşisini okumanızı öneriyorum. Finalden önce çoğu kişi Audrey’nin benzer bir durumun içine düştüğüne dikkat çekmişti. Fukunaga bunun sadece babasının ilgisizliğinden kaynaklanan davranışlar olduğunu dile getirmiş. Belki de dizilerdeki detaylara çok dikkat eden bizler böyle sonuçlara kendimiz hazırlıyoruz ama True Detective aslında olmasını gerekeni yaparak gayet anlaşılır ve sade bir sonla sezonu kapattı. Buna rağmen üstüne konuşacak çok şey bulunuyor.

Not 2: Carcosa ile ilgili fotoğraflar ve ilgili haber için şuraya bakmanızı tavsiye ediyorum. Dokuz aylık bir çalışmaymış, bilginiz olsun.

Not 3: Cevaplanmayan sorularla ilgili daha fazla bilgi isteyenler şu adresi inceleyebilir.
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR