Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Deliliğin cesareti mi, dahiliğin planları mı?
Sezon: 1 Bölüm: 1

46 Yok Olan  geride  bir çok soru bıraktı ilk bölümüyle. Ancak ilk sorulması gereken soru galiba başlıktaki olmalı.

Ülke olarak çok da alışık olmadığımız şekilde reklamsız ve 60 dakika olarak bizlerle buluşuyor dizimiz. Ayrıca yine alışık olmadığımız bir düzlemde adeta bir pilot bölüm olarak ser verip sır vermeyen, izleyicileri karışık kafalar ve çok çeşitli ihtimallerle baş başa bırakıyor bu 60 dakika.

Daha ilk bölümden şamanlık, ayin, DTM gibi halkımızın (!)  çok da görmeyi istemeyeceği bazı sinir uçlarına kaşıntılar yollayan 46 Yok Olan diğer  dizi projelerinde olduğu gibi alışılageldik şekilde vermeyecek gibi duruyor aşkı, sevgiyi ve karışık ilişkileri..

Başrollerimizden Selin'in (Yasemin Allen) daha boy göstermediği dizimizde diğer baş rollerimiz Murat'ın (Erdal Beşikçioğlu) beher camından çay içen karizmatik bir bilim insanı olarak karşımıza çıkarak bizlerde farklı bir tat uyandırmaya çabalasa da Behzat Ç. etkisini halen üzerinden tam atamadığı gerçeği yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor.

Psikiyatrist Ceyla (Melis Birkan) ise halihazırda  elimize karakteriyle ilgili çok da fazla bir done vermiyor. İlerleyen bölümlerde Issız Ada(m) bakışları ve masumiyet göz yaşlarını taşıması dışında hangi özellikleriyle karşımıza çıkacak, merak ettiğimizi söylemeden geçemeyeceğim.

Bir başka değinmek istediğim konu ise "Şaman Ayini. Şamanlık kelimesini ilk duyduğum anda tüylerim diken diken olmuştu ancak o heyecanın onda birlik bir kısmını karşılayabilecek bir etki yaratamadı. Şamanlık kavramının altı bu kadar boş bırakılarak yansıtılması hoşuma gitmedi. Öncelikle ritüel kısmı Orta Asya Türk Şamanizm etkilerini taşırken halüsinatif etkileri olan içecek kısmı Amerikan şamanizminden alınarak sentezlenmiş 15 dakika süren basit ve meraklı gençlerin ruh çağırma seanslarından hallice bir şekille karşımıza çıkıyor. Bu denli iddialı bir yapımda o teflere vurulunca ortaya çıkabilecek tozlardan tutun ritüelin dansları, müzikleri ve meditasyon kısmıyla ilgilenilmesi gerektiğini düşünüyorum. İlerleyen bölümlerde bu konu üzerinde durulup altı doldurulursa benim gibi Şamanizm meraklıları mutlu olacaklar.

Gelelim dizimizin sanatsal kısmına; müzik kullanımının yanlışlığı ve gereksiz yerlerdeki fazlalığı kulaklarımızı ve ruhumuzu düzenli olarak germesi dışında başka hiç bir işe yaramıyor.

Görüntüde bir sıkıntı olduğu gerçeğini de görmek lazım zira ışıklandırma konusunda dizinin oturana kadar bütçeyi düşük tutma çabası olduğunu düşünmek istiyorum umarım zamanla düzelir.

Laboratuvarlar  ve hastane ortamının bizlerden ve gerçekten uzak olması doğallığı ve hikayenin içine girmemizi engelliyor. Elbette sci-fi tadında olan bir hikayenin tamamen bizden gibi yaklaşmasını beklemek birazcık haksızlık ancak hikayeyi daha bizim içimizden bir şekilde yansıtabilirler.. ilerleyen bölümlerde kesinlikle beklediğim şey bu yönde , elbette oyuncuların rol yaptıklarını belli etmemesi..

Kısaca Serdar Akar ve Ercan Mehmet Erdem'in elinin değdiği belli olan dizimiz yayın saatleri konusunda bir düzenleme yapılmayıp rating canavarına kurban gitmezse Türk dizi tarihinde altın harfleri yakalayabilecek düzeyde bir calışma gibi görünüyor.

Ayrıca diziyle alakalı acımasız eleştirilerimin, beklentilerin çok yüksek tutulmasından dolayı olduğunu belirtmek isterim. Benim gibi onlarca insan Behzat Ç. gibi sahiplenebileceğimiz bir diziyi ararken, aradığımız şeyin daha iyi olması için çabalamak istiyoruz sadece...

Sonuç olarak kaderinin Türkiye'deki diğer örnekleri gibi son bulmasını istemediğiz "yerli diziler yersiz uzun" mottosunun son neferi olan dizimize haklı mücadelesinde başarılar diliyoruz.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR