Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Defne ve Ömer'in geçmişe dayanan aşk masalı
Sezon: 1 Bölüm: 30

"Hayat bugünden ibaret değildir hiçbir zaman; ben bunu çok küçük yaşta anladım. Yaşadığım acının en büyük acı, mutluluğunsa en büyük mutluluk olmadığını. Yaşarken farkında değiliz belki evet, ama içimize işleyen bütün o anlar, kişisel tarihimizin bir parçası oluyor.İşte bizi biz yapan, şimdi belki buruk bir tebessümle andığımız o hatıralar aslında. Geçmiş acıtarak, büyüterek geleceğe hazırlar bizi," diyordu Ömer İplikçi, bölüm başında, o hatıralara doğru yolculuğa çıkartırken bizi, eşlik ediyordu sesiyle 2005 yılına geri sarıncaya dek.

--Ömer'in annesi hasta o dönemde, lenf kanseri. Bir süre hastanede yatmış ve doktorlar "son günlerini evinde geçirsin" diye hastaneden çıkartıyorlar ama Ömer annesini iyileşecek zannediyor. Yengesi ve amcası Ömer dağılmasın diye ona bu yalanı söylüyorlar.

Ömer eve gelen annesinin yanına çıktığında, annesi ona veda konuşmasını yapıyor, annesinin öleceği gerçeğiyle sarsılan Ömer'in amca ve yengesine tepkisi büyük oluyor. "Kandırdınız beni, siz de kandırdınız. Hani iyileşecekti? Hani o yüzden çıkarmışlardı hastaneden? Yalan söylediniz bana. Hiçbirinize inanmıyorum artık.."

Şimdi Ömer'in yerine koyalım kendimizi. Anneniz iyileşecek sanıyor ve belki hayaller kuruyorsunuz, hemen ardından aslında onun son günlerinde olduğunu öğreniyorsunuz. Bu can yakan hayal kırıklığından da kötüsü, anneniz size veda konuşması yapıyor. Acınızla, öfkenizle ve gözünüzdeki yaşlarla kendinizi evden dışarı attığınızda, belki dedenizin değişeceğine, durumun hassasiyetine saygı duyup, size sarılacağına dair umutlarınızla ama siz annenizle ilgili şu sözlerini işitiyorsunuz;

"Ahh Emine ahh neler çektirdi bize. Dedik Ahmet'e sana Denizli eşrafından bir kız alalım diye ama seviyorum Emine'yi dedi. Direndi. Ahh Ahmet Ahh. Neriman da İstanbullu tamam ama Neriman sakin, Emine gibi dik başlı değil. Neymiş, tıbbiye mezunuymuş, köy köy dolaşıp ilaç dağıtacakmış. Hehh gördük işte!" Dedesiyle Ömer'in son görüştüğü andır sanırım bu. "Dede sen var ya adam değilsin, hiç rahat bırakmadın onları hep aralarına girdin, sakın bir daha buraya gelme," diyor ve çekiyor gidiyor Ömer. Sadece bunlarla kalmıyor başına gelenler. Beraber hayaller kurduğu, geleceğe yönelik planlar yaptığı sevgilisi ona İtalya'ya gideceğini söylüyor. Oysa ne kadar da içten konuşmaya başlamıştı İz'le. Haftalarca kafamızın etini "Biz İz'le Ömer'iz" diye yemelerin de, Ömer sana aitmişçesine sahiplenmelerin de gözümde boşa çıktı. Sen de okkalı bir kazık atmışsın adama, senden dinlediğimde bu kadar ağır gelmemişti, izleyince anladım. No no no, bizimla değilsin. Ömer, İz'i hala sevdiğin hatta çok sevdiğin için sana kızacağım ama bu durumu beyfendiliğine verip susuyorum.

Ömer o kadar beklemiyor ki İz'den bu durumu , "Hani beraber gidecektik, gerçi annem hasta gidemem.." şeklinde tepki verse de, İz'in bu gidişe altı ay önceden karar verip evrakları  toplamaya başlamış olması ve altı ay boyunca Ömer'e bundan asla bahsetmemesi, Ömer'in İz'in de yanından çekip gitmesine yol açıyor. Bir güvendiği dağa daha karlar yağıyor Ömer'in. Böylece anlamış oluyoruz biz de, dedesinden bahsedildiğinde surat ifadesi donan ve konunun geçmesine bile katlanamayan Ömer İplikçi'nin dedesine olan öfkesinin sebebini. Varlığını da parasını da neden reddettiğini, İz'i neden hiç affetmediğini. Ömer'in belki de en ilgiye, sevgiye ihtiyacı olduğu anda yaşadıklarının ağırlığını görüyoruz, sıcacık bir adamın nasıl o sıcaklığın üzerini buzla katılaştırmasının sebeplerini anlıyoruz.

1 2 3 4 5 6
Dilara Pamuk
23/01/2016 13:57
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR