Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
“Dandy”ni dastana, dandy girmiş bostana
Sezon: 4 Bölüm: 2

Tuhaflıklar silsilesi: Dandy.

Huzurlarınızda, bu sezonun yıldızını takdim ediyorum: Dandy! Konyağı biberon ucuyla içen, küçük ve şımarık bir çocuk gibi somurtan, nazlanan, sinirlenen, gizlice komşunun kedisini öldüren Tommiks saç modeline sahip karakterimiz. Kendisinin ayakta duruşu da dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama 90’lı yıllarda bir Çılgın Bediş dizisi vardı. Oradaki saftirik Banu karakterinin dizide zaman zaman gördüğümüz duruşuna benziyor aynı. Hani ayakların böyle içe doğru çapraz durma hali. Dandy’nin tuhaflığını tamamlayan bir ayrıntı olmuş. “Nereden aklına geldi yahu?” derseniz, garip bulduğum şeylerin aklımda iyi yer ettiğini söyleyebilirim. Gerçi çocuğun her şeyi tuhaf. Kesinlikle geçmişini göstermeliler bu öyküde. Finn Wittrock, sergilediği performansla bence bölüme damgasını vurdu. Ryan Murphy de, oyuncu seçimiyle yine turnayı gözünden vurmuş. Finn Wittrock’un yıldızı, Evan Peters gibi bu sezondan sonra iyice parlayabilir, benden söylemesi.

Kasabamızı cinayetler ve dedektifin kaybolmasından sonra, akşamları sokağa çıkma yasağı vurdu. Bu da zincirleme olarak Elsa’nın işini vurdu tabii. Yalnız diziye bu bölümde katılan Dell Toledo’nun bir fikri vardı: Gündüz gösterileri sergilemek. Zaten bölümümüzün iki ilginç karşılaşmasından ilkinde, Dell Toledo ile eşi Desiree Dupree’nin kanun kaçağı olarak (Toledo, karısıyla yatıyor diye son çalıştığı yerde birini öldürmüş) Elsa’nın mekanında bitivermelerini gördük.


Dell Toledo ve Desiree Dupree’den arz-ı endam.

E ne var bunda diye sorulacak olursa; bu Dell Toledo denen adam, Ethel’in eski kocası - Jimmy’nin de babası. Kendisi ağır şerefsizmiş ama. Ethel ile olan mazisine kısa bir bakış attığımızda gördüğümüz üzere, babası olduğu Jimmy’yi bebekken öldürecekmiş az kalsın. Jimmy henüz bilmiyor babası olduğunu, öğrenince neler olacak bakalım? İkinci buluşma ise yalan yok, hiç aklıma gelmemiş olduğundan hem şaşırttı hem de heyecanlandırdı : Palyaço Twisty ve Dandy (tencere = kapak). Senaryo anlamında da harika bir virajdı bu karşılaşma. Tabii ilk olarak buluşmanın öncesine bir gidelim. Bizim zengin bebesi (‘bebe’yi burada kesinlikle gerçek anlamında alabiliriz) Dandy, kafayı oyuncu olmaya takmış ve sahneye çıkmak istiyor. Hatta bu uğurda Jimmy’nin yanına gidiyor ama kendisi bir ucube olmadığı için Jimmy ona “Bizimle değilsin,” diyor. Dandy bu, durur mu? Annesine kapris yapıyor; o da garibim, bula bula dünyada başka biri kalmamış gibi, yolda rastladığı Palyaço Twisty’yi eve getiriyor bebesini eğlesin diye. Sonuç mu? Twisty’nin, Dandy’nin tuhaflıklarına şöyle bir bakmasıyla ona tahammül edemeyip evden kaçması bir oluyor.

Müthiş karşılaşma!

Bölümün açılışındaki ‘oyuncak dükkanı gerilimi’de gayet şıktı. Twisty’nin göz önünde olan saklanışı, kan izlerini takip eden çalışanın sahnelerindeki gerilimi iyi vermişler cidden. Twisty, bölümün çoğunluğunda yanında gezdirdiği kelleyi, tutsakları olan kız (adı Bonnie Lipton bu arada) ve oğlana fırlattığında ise Bonnie’nin tahtasını kafasına yedi. Bu sahnede, ağız kısmındaki maskesi nihayet düştü. Maskenin ardında ne mi vardı? Kocaman, iğrenç ve ürkütücü bir boşluk… Dizinin bu ufak gizemi uzatmayıp henüz ikinci bölümden göstermesi takdirimi kazandı. İki tutsağa “Ha gayret, koşun!” nidalarıyla eşlik ettim; lakin ‘yağmurdan kaçarken doluya tutulmak’ deyiminin cuk diye oturacağı bir sahneye yol açtı bu kaçış. Azim-duvar ilişkisine istinaden Twisty’nin mekanını bulan Dandy çıktı sahneye. Maskesi düşen, sadece Twisty değilmiş meğer. Bonnie’yi alıp Twisty’e teslim eden Dandy’nin de tam olarak maskesi düşmüş oldu. Psikopatlık konusunda Twisty ile yarışacak kapasitede kendisi. Sezonun belki de en iyi ucubesi. Aralarında bir usta-çırak ilişkisi mi olacak; ne olacak, gelecek bölümü iple çekmek için alın size bir neden. Belki Elsa’nın sirkine ucube olarak bilet alamadı ama yaptığı bu hamleyle Twisty’nin huzuruna kabul biletini almış oldu. Geçen sezon nasıl Marie Laveau karakterini büyük ilgiyle takip ettiysem, bu sezon da Dandy’i takip edeceğim gibi görünüyor. Karakter sevimsiz, gıcık ve sinir bozucu olsa da kendisini izletmeyi iyi biliyor.

“Üçüzleri” Elsa’ya takdim eden Desiree.

Desiree’ye gelirsek; garipliği, sadece üç memeye sahip olması değil, aynı zamanda hermafrodit (doğuştan çift cinsiyetli) olmasıymış. Bu da ufak çapta bir sürprizdi kendi adıma. Desiree, ikizlere rakip olarak ‘üçüzlerini’ Elsa’ya takdim etti; ben de yapım ekibini içimden tebrik ettim. Dell Toledo, ite kaka kendilerini sirke kabul ettirmeyi başardı. Dün bir bugün iki demeden ‘sirkin reisi’ havasına da girdi. Hatta işi ileri götürerek, Elsa’nın reddine rağmen gündüz gösterisi yapmaları gerektiğine karar verdi. İlk önce Dell Toledo’ya karşı çıkan Elsa, sonradan arka çıktı. Güç performansçısı olan Toledo’ya ihtiyaçları varmış bu zor günlerde falan filan… Adam da iyice yüz buldu zaten; dağdan gelmiş bağdakini kovacak neredeyse. Jimmy ile arasında negatif elektrik patlaması yaşandı. Jimmy’e ise bu bölüm bir parantez açalım. Kendisinin, arkadaşlarını toplayarak lokantaya götürmesi çok ince, hoş ve anlamlı bir durumdu. Normal insanlar gibi olduklarını ele güne göstermek için böyle bir karar vermesi harikaydı ama sağ olsun, babası olacak Dell Toledo buna da tuz biber ekmeyi başardı, olayın içine etti. Boyun devrilsin Toledo! Çocuğu bebekken boğacaktın zaten, şimdi de etrafında biterek boğuyorsun. Jimmy’i lokantanın dışında dövdüğü sahnede diğer ucubelerin cama yapışması, görüntü olarak hapishaneye tıkılmış bir grup mahkumu andırıyordu; çok hoşuma gitti. Zaten yönetmen Alfonso Gomez-Rejon’un yönetmenliğini de oldukça beğeniyorum; yönettiği bölümlere imzasını atmayı biliyor.

Liderlik yarışı: Baba-oğul karşı karşıya.

Bölümün en büyük kazığını yiyen ise yine Jimmy oldu. Dell Toledo’ya komplo kuracağım derken Meep’in ölümüne sebep oldu. Öldürdükleri dedektifin rozetini Dell Toledo’nun karavanına koyup isimsiz ihbar yaptı ama babasının kaçın kurası olduğunu anlayamamış ne yazık ki. Komployu anlayan Dell Toledo, meğer rozeti Meep’in yatağının altına saklayıp ibreyi ona döndürmüş. Meep, tutuklanıp gözaltında tutulduğu nezarette, kasabalıların gazabına uğraması sonucu mefta oldu. Bölümü de, polislerin Meep’in cesedini sirke getirip paçavra gibi atması eşliğinde Jimmy’nin vicdan azabı ile bitirdik. Böylece öykümüzden ilk ucubeyi uğurlamış olduk. Tavuklar artık rahat bir nefes alabilir.

Son kez sahnede olan Meep. RIP…

Bölümün yıldızı olan Dandy’nin ardından, bölümün sahne yıldızı ise Dot oldu. Kendisinde ne cevherler varmış meğer. Sahnedeki performansı, seyircileri kendinden geçirdi. Bette ise bu durumu biraz kıskandı ve kendi beceriksizliğine üzülüp durdu. Elsa, hangi akla hizmetse Dot’un onu gölgede bırakmasına izin vermemesini tembihledi ve Bette’yi Dot’a karşı doldurarak ona bir bıçak verdi. Buradaki amacını cidden merak ettim. Yine kafandan neler geçiyor Elsa?

Massacres and Matinees adlı bölümümüz, ilk bölümün kısmi tutukluğundan sonra öyküye tam anlamıyla girebilmemi sağladı. Dandy’nin marifetleri ve Dell Toledo-Desiree Dupree çiftinin öyküye dahil olması bu bölümü daha bir akıcı, heyecanlı ve sağlam kıldı. Sezonun geri kalanı için de beklentilerimi katmerleyen bir bölüm oldu. Haftaya, Cadılar Bayramı kapsamındaki Edward Mordrake adlı bölümün birinci kısmı yayınlanacak. Hayli ilgi çekici bir karakter olan Edward Mordrake’in öyküye nasıl bir katkısı olacağını, bu rolde karşımıza çıkacak Wes Bentley’nin de nasıl bir performans sergileyeceğini merakla bekliyorum. Ha bu arada unutmadan; daha Dennis O’Hare ve Emma Roberts gibi iki önemli oyuncunun, henüz diziye giriş yapmadığını belirtelim. Onları da unutmayın!
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR