Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Çokoprens’e bıyık saplandı
Sezon: 2 Bölüm: 53
Mira bu sahneden sonra hizmetçiyi kovdu.

Yüreğimiz hop hop ede ede Sibel’in tarz olduğunu duyacağız diye koca bir hafta geçirdik. MedCezir, bütün entrikalarıyla elli üçüncü bölümle bizimleydi. 

Çk ktym srkli kusuorum.

Öncelikle herkesin konuştuğu Sibel var. Şimdi çok fazla beklediğimi ve herkes Sibel’i konuşurken oldukça rahat olduğu için ben Sibel’in ağırlığını hissedeceğiz sanmıştım. Sevgili “Vantuzella”mız bu kadar olgun davrandığına göre saplantılı bir öldüren cazibe gibi davranmasına gerek yok. Yaman vurulduğunda gayet güzel bir şekilde videoların sorumluluğunu aldık ve her şey güzel gitti. Sibel’i an be an videoya alan Altınkoy Gençleri, misafirleri yüzünden çok gerilmiş olabilir ama bu bölümde bize güzel içerik verdiler.

Bütün bölüm çok tatlış olan Yaman’a nasıl kıydılar?

Hayatına bir şekilde giren her kadın için delirtici etki yapan Yaman Koper, Mira’nın şakasına eski Yaman gibi cevap vermeyerek kafamıza mantığı soktu. Sibel de hemen bundan etkilemiş olacak ki o da çok çılgın çıkmadı karşımıza. Keşke Sibel de daha deli olsaydı. Yaman’ın vurulma sahnesini fragmanda görünce ben Sibel vurdu sandım mesela. Öyle bir fantastiklik olmadı ama Yaman Koper’in tepkilerinin değişimi git gide onu gerçek bir Altınkoylu yapmak üzere. Üstelik Mira ve Yaman’ın arasındaki Altınkoy-Tozludere ırk ayrımını tamamen çözen muhteşem bir şey keşfettim: Altınkoy’da Yaman’dan sonraki en fakir insanlar Mira ve ailesi. Bu yüzden bizim artık fantezi dünyaları dillerine, ellerine, dudaklarına sarkan çiftimiz pek de ayrı dünyaların insanı değiller. Doğal seleksiyon ile gittikçe daha da altınlı bir Çokoprens haline gelen Yaman’ın başına bela yine Tozluderelilerden geldi tabii ki. Sibel tahmin ettiğimiz gibi ekşimedi ama Leyla’ya da buradan dünyanın en başı belaya sokan eski sevgilisi ödülünü vermeden edemeyeceğim. Sevgili Yaman’a da Elif’e, “Sana ne oluyorsa,” dediği bölüm nazarın değmesi de gözümden kaçmadı. Yani nazar var, artık bunu bilimsel olarak kanıtlamış sayılırız.

Saçımı ve beni nereye götürüyorsun Mira?

Yaman’ı yine çocuğu gibi sevmeye başlayan ve bu tarzını çok sevdiğimiz Mira’ya gelirsek… Mira’nın klasik alanlarını gördüğümüz bir bölümdü. Ben hala bir şekilde Mira’nın bu hastalık olayını gizlice kullandığından şüphe etsem de favori “entrika team”imin, yani Mira ve Orkun’un, Yaman’a kurdukları tuzaktan çok zevk aldığımı söylemeliyim. Eee Yaman, senin yârin biraz böyle dolaplı işte. Girdiği yoldan aşkı yüzünden vazgeçmesini de ters köşenin ters köşesi olduğu için beğendiğimi söyledim zaten. Ama yine de mafyaların arasına çatışmaya giden Yaman’ın, hastalığının durumunu bildiğine emin olan Mira’nın durgunluğu tam bir Mira Beylice tepkisiydi. Çocuk çatışmaya gidiyor, Mira anlayınca durumu hemen hafif trip duruşuna geçti. Fırsatı olsa o sinirle Yaman’a ”Git, git ve bir daha gelme!” derdi ama iyi ki demedi çünkü zaten önümüzdeki bölüm Mira kendisini ekstradan hırpalar. Mira’nın en harika özelliği olan bencilliğini gördüğümüz bir başka olay ise Orkun ile kurdukları tuzaktan sonra kendisini işin içinden çekip Yaman, Orkun’un yanına konuşmaya gittiğinde prensese “Konuştuklarımızı söyleme,” diye kendisini garantiye alan bir mesaj atması oldu. Plan istediği gibi gitmeyince zaten Orkun’u da bozdu. Aslında tam da bundan bahsediyordum sevgili Orkunç. Ne kadar arada durmak istersen iste, onlar sevgili ve sen, onlar tekrar yakınlaştıkları anda bütün o olayların suçlusu olursun. Mira ve Yaman barışırken Orkun’un “Konuşmadınız bile değil mi?” diye sorması nasıl güzel bir gerçeklikse Mira’nın Yaman, Kenan’ın peşinden giderken bile hastalık olayını anlayıp bozulması da öyle. Mira’nın hayatının bir başka dinamiği olan Hale ilişkisi de bu bölüm uzun zaman sonra hissedildi. Mira ve Hale’nin arkadaşlığı benim en sevdiğim ilişki türü. Ortada bir çocuk var, aileler hafif girmiş, arkadan kuyu kazılma, ortak düşmanlara karşı bir arada olma, ne olursa olsun yüz yüze bakma falan en sevdiğim kız arkadaşlık ilişkisi örneği. Burada ek olarak bir öldürmeye çalışma durumu var ama olsun. Hala aralarındaki problemleri atlatamayan Orkun ve Yaman’ın yanında Hale ve Mira benim için cennet!

Mira bu kadar esnek mi, ha Yaman?

Yaman’ın Altınkoy hayatının en büyük parçalarından biri, her ne kadar düşman olsalar da, Orkun aslında. Geçen sezon söylemiştim, bunların arasında başka bir şey oldu. Bir şekilde birbirleriyle uğraşmak zevk veriyor diye. Bu bölümde de Orkun’u squash oynarken yakalayan Yaman, karşılıklı restleşirken yüzündeki zevk ifadesini saklayamadı. Aynı şekilde Orkun da öyle. Ben artık öpüşüp barışsınlar istesem de belki de böyle seviyorlar diyorum bazen kendi kendime. Yine de artık önümüzdeki bölüm Yaman vurulup hastanelerde yatarken Orkun’dan hemşire kılığına girip fişini çekmesini değil, bilinci kapalı Yaman’ın başında birkaç duygusal cümle kurmasını bekliyorum. Resmen Orkun ve Yaman’ın bestie olduğu bir dönem görmezsem gözüm açık gidecek çünkü.

Sailor Moon gibiyiz yok edelim şunları!

Sibel’in gelişiyle kızlar-erkekler diye ikiye ayrılan Altınkoy Gençleri’ni bu hafta ben de ikiye böldüm. Tabii ki de kızlar haklı ama öbür taraftaki pavyon faktörünü de görmezden gelmeyeceğim. Altınkoy Gençleri’nin hiyerarşik bir yapısı olduğunu söylemiştim, bu da bu bölüm tekrar ortaya çıktı. Mesela Yaman, Mira ve Orkun asla onların bu toplu hikâyelerinde yer almıyor. Ana aşk üçgeni o kalabalığa girmiyor yani. Altınkoy Kızları’nın Burak ve Nihan(?)’ı ayırmaları zevkle izlediğim bir sahneydi. Geçen sezon Hale, Burak’a “Senin eski sevgilin bu okulda kimlerle, görmüyor musun?” dediğinde ben Eda’nın Doruk’u, Burak’ın elinden almasından bahsediyor sanmıştım ama yanılmışım. Ayrıca sevgili Burak da hem Hale’ye hem Tuğçe’ye gerçekten belden aşağı vurdu. Riya, iki yüzlülük ve laf taşımada Altınkoy’un gururu Eda’nın da “sisterhood”u bozmayıp Doruk’a tavır alması onunla ilgili fikrimi hafiften değiştirdi. Altınkoy Kızları ve artı birleri Elif bölüm boyunca güzeldi de, esas ben bu Elif’in sürekli Yaman’ı hedef alıp alıp eli boş dönmesinden çok zevk almaya başladım. Bir yaranma çabaları havada uçuşuyor ama asla adrese gitmiyor. Sanırım Elif, sabaha kadar itilse sıkılmam. Üstelik bu haliyle onu seviyorum bile, içimde bir yerleri tatmin ediyor. Hale’nin fitiyle Mert’e tavır alan Eylül var bir de. Galiba ilk kez yüksek sesle söylüyorum, bence Eylül ve Mert ayrılsın. Gerçekten bu iş Uzay ve Tuğçe ile olacak şey değil ama gerçek bir ayrılığa ihtiyaçları var. Geçen sezon Eylül ve Mert ilk çıkmaya başladıklarında Eylül’ün utanması ve saklaması benim sinirimi bozmuştu ama bu bölüm Mert’in alışkın olmadığı durumdan uzaklaşmak istemesi ama Eylül’ün geri adım atmaması hoşuma gitti. Her zaman daha acımasız olan Eylül’ü daha çok sevdiğime bu bölüm kesin emin oldum.

Arabada beş evde on beş ve belki de hoşunuza gider?

Altınkoy Çocukları ise konslar tarafından parçalanarak pavyon gecelerini geçirdiler. Şimdi Burak&Doruk zaten her zaman görev adamı oldular. Her bölümde ne bir eksik ne bir fazla çok başarılıydılar ama Uzay, asla anlamadığım bir şekilde çıyan mı, yılan mı, sinsi mi, yoksa sadece kuru kalabalık mı hiç bilemiyorum. Mertlerdeki çizgi roman fikirlerinin havada uçuştuğu sahneler çok güzel olsa da, ben Uzay’ın sinsi sinsi hep bir plan içerisinde olması karşısında ne hissedeceğimi bilmiyorum. Çıyanlara değil, yılanlara saygımız vardır ama Uzay çok garip, tek hissettiğim bu. Başka da bir şey demiyorum onun hakkında. Gelelim gözünü birden bambaşka bir dünyaya açan Mert’e… Artık Yaman olmasa bile Mert sonunda Altınkoy Çocukları’yla kanka kalır. Resmen onlardan birisi oldu. Beraber Hovardalar Team olup, yollara düştükten sonra gerçekten o insan olan Murat’ın götürdüğü pavyonda buldular kendilerini. Yani şimdi Murat çok başarılı karakter. O hesap geldiğinde böyle şaşırmış ama nasıl olsa kendisinin ödemeyeceğini bilen umursamaz ifadesi kalp ben! Ama bizim süt banyolarından çıkmayan Altınkoy Gençliği gerçekten her konuda bu kadar fanusun içerisinde kalmış olamazlar. Tabii ki de bütün günlerini pavyonlarda geçirmesinler de, az biraz Murat kadar iş bilin ya! Neyse benim bütün sıkıntım tecrübesizlikleri yoksa pavyon sahneleri aşırı güzeldi. Ha bir de Mert, Yaman mı malum oldu yoksa gerçekten yapamadın mı orada ortamda (ki Mert gibi birisinin kadının tamamen bir nesne olduğu o mekanı, o ürken ve anlamayan gözlerle izlemesi çok doğal) bilmiyorum ama bir daha altından kalkamayacağın şeylere girme!

Önümüze gelen yüz tekme tabii ki de!

Altınkoy Yetişkinler Takımı’nda ise bu bölüm yeni yeni cepheler açtı. Sonunda büyük beklentilerin sonucunda Lance ortaya çıktı. Lance’in Altınkoy’daki en büyük kankasının Orkun olacağına eminiz zaten. İkisinde de aynı esnek hava, aynı sakız çiğneme. Sevgili Lance, gerçekten zamanında Sedef’in aklını çok iyi almış olacak ki kadın görür görmez tekrar eridi. İşte ya bizim Sedef bu Sedef! Piyasa çok boş kalmıştı Sedef, “My girl wants to party all the time!” yani. Lance ile çok yakıştıklarını söylüyorum. En cool çiftim olabilirler yani. Esas bu Lance ortaya çıkınca, kulisleri dönen başka bir şey de ortaya çıktı. Yani Selim, gerçekten Sedef’e âşık mısın ya? Şu an ne düşüneceğimi bilmiyorum, görmemiz lazım. Hem çok radikal, hem çok marjinal bir atak olur. Böyle büyük adımlar beni heyecanlandırır ve çoğunlukla da severim ama görmem lazım beraber nasıl oluyorlar. Gerçi düşününce bizim törelerimizde falan var bu yani, hep görüyoruz daha köysel yerlerde geçen dizilerde, televizyonda. Adamın karısı ölüyor ve çocuklara üvey anne gelmesin diye baldızıyla evlendiriliyor. Oralarda olan neden Altınkoy’da olmasın? Neyse bilmiyorum Lance, Deniz, Bay AŞK durumlarına göre de izleyip beraber göreceğiz. Sonuçta görmeden bir yorum yapılmaz. Ha Asım Şekip Kaya yine bir markaydı. Selim ile yemeğinden Deniz yorumlarına ve Lance bakarken takındığı ifadesine kadar yine taptık kendilerine. Bir Beren, bir de Bay AŞK zaten!

Sude her bölüm daha da paçoz birisinin eline düşüyor.

Altınkoy-Tozludere arasındaki bir başka ilişki de bu bölüm yeni bir boyut kazandı. Nevin, Sude’yi Kenan’ın evinde gördü ve olaylar olaylar. Şimdi öncelikle sevgili Nevin, sen Sude Beylice’yi öyle karşına alıp da hayat dersi verecek kadın değilsin. Sude senin geçtiğin yollardan milyon kez girmiş, çıkmış bir kadın. Eğer öyle olmasaydı o orada, sen orada olmazdın. Ayrıca Mira’nın annesini görememek ne karşısında yani? Biz de bir buçuk sezondur Yaman ve Kenan’ın hayatında bir anne göremiyoruz, sen ne diyorsun? Tamam, ikiniz de çocuklarınızı evden kovdunuz ama Sude bütün bunlara rağmen iyi bir anne. Sen ise sadece çocuklarının başına bela oluyorsun. Ay Hasan bile daha yararlı senden oğullarına be! Zaten Nevin’e genel olarak tiltim, bir de Sude’yi karşısına alma cüretinde bulundu iyice nevrim döndü!

Saçım da aşırı güzel, Selim Ağabeyi kurtarsam mı bilemedim.

Bölümün kafamıza taş atanı da Bıyıklı oldu. Yani Bıyıklı Bıyıklı dedik Yaman’ı sırtından, bizi kalbimizden vurdun! Sevgili Yaman’ın Kenan’a bir şey olduğunu sandığındaki korkusu ve hafif kekelemesi üzse de esas bomba Selim ile ilişkilerindeki durumun bundan sonraki hali. Bence artık Selim, esas evi Yaman’a verip Mert, Suzi ve kendisi havuz evine geçsin. Esas Hasan yine baba adam olduğunu gösterdi, ağladım oralarda. Biz “Yaman’ın başına talih kuşu kondu, oley!” derken Selim’in adalet hırsı çocuğun sebebi olacak görüyor musunuz? Öyle sahneler olur mu bilmiyorum ama ben haftaya insanlar Yaman’ın başında neler konuşacak çok merak ediyorum. Biz şimdilik “Tozludere’de doğdu, Altınkoy için vuruldu,” diyelim ve bekleyelim.

 

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR