Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Çete savaşları
Sezon: 4 Bölüm: 9

Uzun zamandır özlediğimiz bölümlerdendi. Makinenin verdiği numaralar, daha önceden tanıdığımız karakterler olunca dizi daha bir heyecanlanıyor. Bu bölümün de numarası Elias oldu. Peşindekiler de tahmin edeceğiniz üzere Kardeşlik çetesi, yani Dominic.

Benzer bir şekilde Shaw’ın da numarası çıkmak üzere gibi. Öyle bir mesaj veriyorlar kaç bölümdür. Umarım Shaw’ı tehlikede gösterip, sezon sonu bir manevra yapıp ölen karakter Root olmaz. Shaw’ın da bu bölüm Martine belası vardı başında. Çalıştığı yeri buldu ve mekan haliyle iki ajanın çarpışmasıyla kaosa sürüklendi. Kimin kurşunu kimin organında belli değil. Sonucunda Root, gelip kurtardı Shaw’ı. Ve bir kamyonetin içine sığındılar.

Dahası, Samaritan’ın yöneticisi Greer de durumu farketti. Yani bizimkilerin Samaritan’ın ağına takılmadığını. Çözüm de üretemediler. Daha doğrusu sorunu tam olarak bulamadılar. Ama yine de Martine’in daha da güçlü olması için, Greer onun emrine bir ekip verdi. Büyük ihtimalle tecrübeli, ‘öldürmek üzere kodlanmış’ adamlardan oluşan bir ekip.

Dönelim tekrar Elias’a. John haliyle Elias’ı kurtarmak için gerekli takipleri yapmaya başladı. Ama Elias tabii ki böyle bir yardımı ‘ilk başta’ kabul edecek kadar güçsüz birisi değil. Doğası gereği, reddetti. Ardından, Elias’ın yakınında duran adamlardan birinin hain olduğu anlaşılınca, kabul eder. Baya uzun çatışmalar sonucu, Anthony (Elias’ın sağ kolu) ele geçirilir. Dominic de Elias’a teklifini sundu, “Anthony’i istiyorsan, sen kendin teslim olacaksın.” Normalde mafyalar kötü kalpli, duygusallıktan uzak insanlar olarak bilinir. Elias da o tiplerdendi. Ama Elias’a bu bölümde hak verdik, onun hikâyesini anladık. Anthony ile bir grup evinde birlikte kalmışlar, aralarındaki bağ daha başka yani. O yüzden onu feda etmemek için, John’u da kandırıp teslim olur.

Diğer yandan; Dominic, Anthony’e reddedilmeyecek bir teklif yaptı. Romalılardan da örnek verdi. Savaş döneminde öldürülmek üzere olan askerlere teklif yapılırmış: “Ya bize katıl ya da öl.” Anthony’de Romalıların dediği gibi “Morior Invictus” dedi. Yani fethedilmektense ölmeyi tercih ederim diyerek Elias’a olan bağlılığını gösterdi. Dominic’in Elias’tan istediği bir diğer şey de, kasanın şifresiydi. Elias, yer yer duygulanarak şifreyi söyledi. Şifre girildiğinde ise kasanın içindeki bomba patladı. Ve Anthony öldü. Elias’ı durdurmak artık daha zor. Finch’e de dedi zaten, önümde durursanız çıkaracağım yangında siz de yanarsınız diye. Ve sonunda o da Latince bir karşılıkla seyirciye mesajını iletti: “Invictus Maneo.” Yani ben asla yenilmem…

Bölümde dikkat çekici bir nokta da Dominic’in Dedektif Riley’ı, yani bizim John Reese’i çözmesi oldu. Bunlar polis değil, suçlu da değil. Başka bir şey dedi. Şifre yavaştan çözülüyor. Dahası, John’u destekleyen bir “beyin” olduğunu da fark etti. Kısacası Finch de çözülmek üzere. İlerleyen bölümlerde Dominic’ten bu beyini ortaya çıkarmaya dair zekice bir plan bekliyorum.

Bir diğer bahsetmek istediğim şey de Elias’ın kasa şifresiyle ilgili söylediği şeydi. Şifre 3-0-1-0-1-9-7-4 idi. Yani şifreyi birleştirirsek 30 Ekim 1974. Bu tarihte Muhammed Ali ile George Foreman’in boks müsabakası gerçekleşmiştir (resimde gördüğümüz mücadele) ve bu müsabakada tüm zamanların yenilmeyen ağır sıklet boks şampiyonu olan George Foreman’i Muhammed Ali devirmiştir. Sahnenin böyle bir alt metni de vardı. Detaylara her zamanki gibi fazlasıyla önem veriliyor bu dizide ve bu da izleyiciyi keyiflendiriyor.

16 Aralık’taki yeni bölümde görüşmek üzere.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR