Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Bu yumruk bütün sevenler, sevilenler için
Sezon: 2 Bölüm: 19

Bazı kahramanlar ihtiyacımız olanlardan değillerdir. Sadece onları sevdiğimiz için kahramanımız olurlar.

Mevsim geçişinden kaynaklanan bir bitkin halle ve bir takım kas ağrıları ile bölümü izlemeye başladım, yanımda halisane kış çayım vardı. Ömer'in attığı yumrukla içimin buzları erimişti erimesine fakat şimdi ne olacaktı? Yoksa çok iyi bildiğimiz haliyle yapan yaptığı ile mi kalacaktı? Elif'in sorduğu soruyu bende sordum; "Ömer ne yapacak şimdi?" Arda kadar şaşkınsam da Pelin kadar soğukkanlı değildim. Elif'in aydınlanma yaşayıp "Tayyar Amcam katil!" dediği yerde "Hadddiii caaaaanım!" dedim. Ömer'den şüphelenip Tayyar'dan hala şüphelenmemek çok tatlıydı çünkü. Ha unutmadan, Tayyar'ın evinin önündeki coşkulu ve sevgi dolu minnettar kalabalık adeta önüne uzanmış hatta bir tabirle yatmış idi. Herkesin kendine göre seveni var işte, ne yaparsın? Savcı Turgut'un karısı ise bir dakikada yüz soru ile sınırları zorlasa da haksız değildi. Bu arada Eylem ve Sema Hanım'lar bence yarattıkları dünyalarda pek savcı dostu değiller, ne dersiniz?

Hüseyin'in Ömer'i sakinleştirme çabaları ne kadar yapaydı, siz de görebildiniz mi? Ömer herkese olduğu kadar abisine karşı zeki ve şüpheci olsa dizinin bütün hikâyesi çözülür giderdi zaten. Helal lokma, doğrunun yanına olmak, dürüstlük, adalet gibi kavramlar karşısında Ömer Hulk gibi büyüyüp devleşirken, Hüseyin Hulk'ın yumruğunu yemiş duvar gibi ufacık oluyordu. Hatta ezildi bence parçalandı da delikanlılığa tüy sürdürmedi. Ömer tiratlarını attıkça Hüseyin sustu kaldı, zaten diyecek bir şeyi yoktu. Kardeşlik-ağabeylik-kandaşlık-aile kavramları bu zamanda içi en çabuk boşalan şeyler, Hüseyin bir anda kötü adam olduğu gibi, ani bir dönüşle her şeyi düzelten adam olabilecek mi merakla bekliyorum.


İyi ki eski fotoğraflar var. Bak ne zamandır böyle güzel bir sahneleri olmadı ikisinin.

"Karım, kadınım, seni çok özledim. Durumlar malum, her aklıma geldiğinde gözlerinin içine bakamıyorum."
Metin / Fatih jesti ile bugüne kadar yediği bütün haltları bana tam beş dakikalığına unutturdu. Nilüfer'in çaresizliği ise kaderin bir oyunu, olanakların çapsız kullanımıydı. Tayyar ve Metin ikilisi Roma seyahati üzerine konuşurlarken asi aşığımız neredeyse ağzından olanı-biteni kaçıracaktı, son dalgada toparladı. Elif ise Metin kadar ağzısıkıgillerden değildi, Sami Amir'e ne var ne yok anlattı. Hoş her şeyden haberi olabilen bir adamın bu olanlardan haberi olmaması pek olmadı sanki. Sami ve Elif arasında yaşanan tartışmaya sondan dâhil olan Ömer Komiser çenesini tutamadığı için Elif'e fırça kayacaktı ki Elif sıyırdı. Sami-Elif buluşmasından sonra sıra Hüseyin-Tayyar buluşmasındaydı. Tayyar işin iyi tarafından bakarken Hüseyin gerçekleriyle yüzleşiyordu. Hüseyin istediği kadar tehdit edebilirdi şimdilik ipler bal gibi Tayyar'ın elinde. Tek tehdit modunda olan o değildi, Ömer abisinden daha sinirli ve öfkeliydi. Ancak Sami'nin dediği sakin olmak zorundalardı, Roma'da başarılı olmak istiyorlarsa sakin olacaklardı. Anlayacağınız şimdi aşk-meşk zamanı değil, taarruza geçme zamanı.

Bu iki kankanın biraz da erkekleri çekiştirdiği sahneler izlesek? İçleri çıktı aksiyondan, dertten.

Aslı ve Elif'in konuşmaları duygu yüklüydü hatta arada Can'dan bile bahsettiler. Anlaşılan o ki ergenlik çağındaki oğlumuz annesine bütün bu atraksiyonlar yüzünden bayağı bozuk. Merak ettiğim bu kadar "hiçbir şey hatırlamıyorum" dramı içine ne zaman Aslı'nın bebeğini kaybettiği haberi bomba gibi düşecek. O sahneyi bekliyorum ve bu konunun artık gereksiz uzadığı kanısındayım. Nilüfer ve Elif'e gelen kutuların bu kadar aynı olup karışmaması bende şaşkınlık yarattı. Ne de olsa bir Türk dizisinde böyle bir şeyin olması hiç şaşırtıcı olmazdı (Bölüm sonunda Nilüfer o kutuyu buldu ve farklı bir noktaya doğru savrulduk, daha fazlası için haftayı bekleyin).

Pelin ve Arda'nın kendilerini unutup Ömer'e yardım etmek için kolları sıvaması çok tatlı bir davranış değil miydi? İkisinin bir araya gelmesi bayağı hayhuylu olacak belliydi de tekrardan gözümüze sokmuş oldular. Taze âşıklar Ömer'e yardım etmeye çalışsa dursunlar, Elif Roma gezisini söylediği an masada kadınlar arası bir hareketlenme oldu. Levent'in Elif'le Roma'ya gideceğine emin olan Aslı ve Nilüfer Bahar'ı oturduğu yerde delirttiler. Hatun öyle bir çığlık attı ki kahve için kolundan et parçası koparıyorlar zannettim. Asıl bomba Mert ve Elif arasındaki konuşmada patladı ancak etkilerini sezon boyunca dalga dalga ancak alırız. Elif'in Tayyar'ın karşısında olduğu artık dünyadan bir haber Mert'in bile dikkatini çektiyse varsın gerisini siz düşünün. Tayyar'lı muhabbetimiz bitmek tükenmek bilmiyor, Ömer Tayyar'ın evinin önüne gidip ufak çaplı tacizlere başladı. Hüseyin ya da Ali kim son noktayı koyacak dersiniz? İşin sonu nereye varır derseniz senaristlerimiz anlattıkça öğreneceğim. Ve Melike'nin cin fikri ile Elif Ömer'i kapı önünden almak için gönderildi. Haftalardır cevabını aradığım Levent iyi tarafa mı geçecek kötü tarafta mı kalacak sorusuna yarım da olsa bir cevap aldım. Levent şimdilik entrikalı da olsa iyi sayılabilecek tarafa geçti hatta abartmıyorsam Bahar'ı dümdüz etmeye de kararlı. Yolun açık olsun!

Gündeme ara verme sebebi olan adam : Ömer Komiser.

Ömer ve Elif'in bir araya geldikleri sahneler seri laf sokmalı, bol laflı ve iyi yönde bir elektrikle yüklü. Ömer'in ayrılık imasında bulunduğu yerde Elif'in gözleri buğulandı, öyle kaldı. Nehre ya da denize bakmaları fark etmez, bu hikâyenin mutlu sonu ikisinin baş başa olduğu bir sahnede olacak. Şimdilik gelecek kaygıları kenarda dursun, Elif'in evde frizbi oynaması gerekiyordu. Böyle küçük mutlu aile sahneleri beni keyiflendiyor, hiçbir şey kötü değilmiş gibi… Frizbiden sonrası whatsapp mesajı atıp-atmamak arasında kalan Elif'in hafif ergen bolca aşık halleriydi. Levent'in bir işler çevirdiğinden emin olsam da yine de Bahar'dan iyi olduğuna eminim. Özellikle Bahar'ın içip içip saçmaladığı sahneden sonra Levent'in istemeden de olsa iyi bir şeylere sebep olacağını düşünüyorum. Ömer yine ansızın çıkıp gelmese iyiydi tabi. Kıskançlık krizleri son dertleri olmalıyken aşk zaman dinlemiyor, dırdırlar bitmiyor. Sözü daha fazla uzatmadan plana geçiyorum, son üç madde benden.

1. aşama: Evden çıkış

2. aşama: Havalimanı-teslimat

3. aşama: Roma havalimanı-otel

4. aşama: Ömer abisine bile nereye gittiğini söylemez.

5. aşama: Bahar kötülük yapacağım derken iyilik yapar. Ömer olanı biteni çözer.

6. aşama: Melike ve Fatma arasında ipler gerilir. Melike’nin çenebazlığı ve ayarsızlığı bana sorarsanız ilk defa işe yarar. Acılı anne filan demeyin rica ediyorum. Kadın küçük kızına da aynı kötülüğü yapmaktan çekinmedi zira. Buraya çok fazla şey yazabilirim ancak ilaç uykumu getirdi bir de ne yazarsam yazayım konu Melike’nin ağzına sağlığa gelecek.

Son sahne Sami ve Ömer’in anlaşmazlığı ve Elif’in Ömer’e itirafı ile doluydu. İtiraf etmeliyim ki 19. bölüm ne çiftlerimizi adam gibi görebildiğimiz, ne hikâyeye adam gibi doyabildiğimiz bir bölüm oldu. Bu da nazar boncuğu olsun, haftaya şans bizimle olsun diliyorum.

PS: Ömer fotoğrafları yere yayıp baktığında ve içinden intikam yeminleri ettiğinde pek sevdiğimiz Arya Stark'ın uzaktan akrabası gibiydi.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR