Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Bitmeyecek tek şey, insanın kendisiyle hesaplaşmasıdır
Sezon: 3 Bölüm: 8

Starling City’e hoş geldin Flash!

The Flash ve Arrow’un ortak bölümünün, yani Flarrow’un, ikinci kısmında Flash ve ekibi Starling City’nin karanlık dünyasına konuk oldular. Tabii ki bu misafirlik, yüzleşmeleri de beraberinde getirdi. Oliver’ın kendisi, geçmişi ve geleceği ile olan hesaplaşması sürekli var zaten ve bitmeyecek de ama Barry için karanlık tarafla yüzleşmek o kadar da kolay olmayacaktı. 

“Takım çalışması” diye buna derim ben!

“Her şerde bir hayır vardır,” diye bir söz var, bilir misiniz Starling City ahalisi? Diggle ve Lyla’ya çok sevindim.

Geçtiğimiz haftayı bumeranglı katil (Cisco’nun deyişi ile Kaptan Bumerang) ile kapatmıştık. Kimdir, nedir, neden Starling City semalarında süzülmektedir? Hiçbirimiz bu soruların cevabını bilmiyorduk. Oliver ve Roy, vakit kaybetmeden Kaptan Bumerang’ın izini sürmeye başlamışlardı elbet fakat bu kez yolları A.R.G.U.S. ile kesişmişti. Kaptan Bumerang’ın, yani Harkness’in, öldürdüğü kişinin A.R.G.U.S. ajanı olması ve dolayısıyla bunun onların meselesi olması Team Arrow’u onlara göre dış kapının dış mandalı yapmıştı. Fakat Team Arrow’un yardımı olmadan bu meseleyi halledemeyeceklerini anlamaları da uzun sürmedi. Harkness, A.R.G.U.S binasına saldırmıştı ve elindeki tek silah olan bumerangları ile üzerine yaşan kurşunları etkisiz hale getirmeyi başarmıştı. Derken Arrow ve Arsenal de olaya müdahale ettiler fakat Harkness karşısında onlar da o anlık yetersiz kalıyorlardı. Harkness’i alt etmek için daha detaylı bir çalışma ve daha farklı yöntemler gerekliydi. Ta ki Flash, olay mahalline adım atana kadar. Team Flash’ın desteğini de arkasında alan Team Arrow’un yapması gereken şey Harkness’i bulmaktı. Tabii o, onları bulmadan evvel. Nitekim korkulan oldu da. Harkness, minik bir dalavere ile bulmak istediği kişi olan Lyla ile karşı karşıya kalmıştı. Evet, Harkness’in aradığı kişi Lyla ve peşinde koştuğu şey de intikamdı. Harkness’in bumeranglarından biri Lyla’nın göğsüne saplandı, neyse ki kötü bir şey olmadı.

Şimdi Oliver için Harkness’i bulup onu zararsız hale getirmek farz olmuştu ve yeniden peşine düştüler. Harkness’in bu kez farklı bir sürprizi vardı. Şehrin beş farklı yerine bomba yerleştirmişti ve “Ya beni haklarsınız ya da şehri kurtarırsınız, karar sizin,” diyerek kenara çekildi. Tabii tüm bu artistlikleri yaparken Flash’tan ve onun zekâsından habersizdi. Barry, hızını zekâsıyla birleştirerek ve ekibin geri kalanının da yardımını alarak bombaların icabına bakarken Oliver da Harkness’e dünyanın kaç bucak olduğunu gösteriyordu. Oliver’ın yüzüne “Beni öldürecek kadar güçlü değilsin,” diyen adamın da Slade ile hücre arkadaşı olması baya güzel bir tesadüf oldu. Baya iyi anlaşacaklar, belli.

“Bu dünyada aşırı uçlarda işler yapan insanlar var.”

“Onların aşırı önlemler alınmadan durdurulacağını düşünmek saflık olur.”

Yine Hong Kong ile paralel sahneler izledik. Oliver, orada öğrendiği doğruları bir bir listeden siliyor. Hong Kong kuralları her yerde ve her durumda işlemiyor sanki? Oliver’ın Hong Kong süreci, bir katile dönüşme hikâyesi aynı zamanda. Starling City’de ise bir kahramana, Arrow’a dönüşmeye çalışıyor. Bu sebepledir ki; orada geçerli olan ve tıkır tıkır işleyen her kural Starling City’de geçer akçe olmuyor. Tam bu noktada da Oliver’ın kendisiyle olan çelişkileri ve hesaplaşmaları başlıyor. Oliver, bir katilin yöntemleri ile bir kahraman yaratmaya çalışıyor. Yavaş yavaş da olsa bunun yanlış olduğunu anlayacak ve kendisine daha başka yöntemler arayacak bence.

“Benim yaptığımı yapmak için, kararlılık gerekir. Ama çoğu zaman bu kararlılık, çirkin işler yapmak içindir. Bunu her yaptığımda benden bir parça kopuyormuş gibi hissediyorum. Benim neyim olduğunu sormuştun, işte bende olan şey bu. Benden kopan parçalar Oliver Queen’e ait. Son zamanlarda bende kalan tek şey Arrow’muş gibi hissediyorum.”

“Bence saçmalıyorsun. Yaşadığın şeylerin insanlığını götürdüğüne kendini bir şekilde inandırmışsın. Ama bence insanlığın sayesinde bunun üstesinden geldin. Eğer içinde bir ışık olmasaydı oradan bir kahraman olarak, iyilik yapan biri olarak çıkmayı bırak canlı olarak bile çıkamazdın.”

Barry, Oliver’dan teknik anlamda birçok şey öğrenebilir ki Flarrow bölümlerinin The Flash kısmında bunu çok net gördük. Barry, henüz çok çiğ ve kendisini yetiştirmeye ihtiyacı var. Buraya kadar iyi idare etmiş olabilir ama bir yerden sonra tecrübesizlik ayağına dolanacaktır. Oliver ise Barry’nin hayal bile edemeyeceği şeylerle mücadele etmiş ve kendisinin de dediği gibi hala hayatta. Barry, ne kadar hızlı olursa olsun Oliver’ın tecrübesine ve yaşanmışlıklarına yetişemez. Ama Oliver’ın da Barry’den öğreneceği çok şey var. Oliver, Arrow olmak için içindeki Oliver’ı bir kenara bırakması gerektiğini düşünüyor. Oysaki Barry, iki şeyi de aynı anda olabileceğinin canlı kanıtı. Karakterinden hiçbir şekilde ödün vermiyor ve karşısındaki olaylara daha “eğlenceli” bakabiliyor. Yani Oliver gibi dünyasını karartıp kendisini bir maskenin ardına saklamayı tercih etmiyor. Umarım Barry’nin Oliver ile yaptığı konuşma onda bir nebze de olsun bir şeyleri değiştirmiştir. Starling City, Central City’den daha karanlık ve kasvetli olabilir ve hatta yaşanan acılar daha gerçek durabilir. Ama o karanlığa ayak uydurmayı seçmektense, neden biraz renk katmaya çalışmayasın ki?

Oliver’dan Felicity’e “Ya sen şapşik misin?” bakışı.

-O ne için? –Dikkatimi dağıtmak için.

Barry, gizli kimlik? Ahahahahaha!

Cisco’nun giderken bıraktığı afili armağanı biz de çok beğendik, değil mi?

Gerçekten çok başarılı bir crossover izledik. İki bölüm de, iki dünya da şahaneydi. Team Arrow ve Team Flash birlikte inanılmaz eğlenceliydi. Onları tekrar izlemeyi gerçekten çok isterim. Gerçi bağların kopmayacağını da Oliver aracılığıyla bizlere ilettiler sanki, üstelik Sara’nın cinayeti ile ilgili gönderdikleri örneğin sonucu da gelecek Caitlin’den. Bu yardımlaşmalar da küçük küçük devam edecek gibi duruyor. Oliver ve Barry’nin iddia sonucunu merak eden tek kişi de ben değilim, değil mi?

Bu arada; crossover için özel olarak hazırlanan logoyu da çok sevdim!

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR