Gülru, otoparkta Mert'i görünce sadece bir 'çekil önümden' ile kurtulacağını zannetti ama maalesef şekerim, o işler öyle olmuyor. Sırasıyla Gülfem, Gülru, Cihan (zaten mütemadiyen deliriyor çocuk), Salih efendi ve hatta dünya sakini Ömer Hekimoğlu bile delirmişti. Sıra da Mert'in olması çok abes değil. Kendisi genelde her bölüm ağzından düşürmediği 'lanlı lunlu' konuşmalarıyla hep atarlı bir ergendi ama bu kadar ileri gitmesi de nereden baksanız kaçınılmazdı. Tabii bu hale gelene kadar Yonca da sağolsun elinde körükle yangına depar attı. Yangın söndürücü arayacağına, elinde benzinle koştu. Şaşırdık mı? Hayır. Ama herkesin bir sınırı vardır yani. Bir de utanmadan Ömer Bey'le Gülru'yu aramaya çıktı. Artık benim Yonca'yla ilgili sözcüklerim tükendi, pes.
Bölüm boyunca gördüğümüz, Ömer'in en kaygılı surat ifadesi.
Her neyse, bölüm boyunca Ömer'in de doktorluk yapası tuttu. Bir çık yollara dökül, çölleri aş, sevdiceğini bul değil mi ya? Nerede o geçen bölüm nefes nefese aşkını ilan eden, ölen geberen Ömer. Bozuşucaz ama artık, coolluğun da bir sınırı var. Bir korktuğunu hissedelim, panikle. Ay yok. Adam bizi verem etti.
Gülru ise önce kaçmaya çalıştı ki bu hiç de zor olmadı. Aklı kendine zor yeten Mert, kızı koli bandıyla, bakın tekrar söylüyorum KOLİ BANDIYLA bantlayıp çıktı evden. Ay kendimi nerelere atsam ne yapsam bilemedim. Neyse Allah çirkin şansı versin demişler, Mert yolda Gülru'yu yakalayıp, bir yumrukla bayıltıp eve geri götürdü. Ama artık gözü iyice dönmüştü tabii. Tavana çamaşır ipi, bakın tekrar söylüyorum ÇAMAŞIR İPİYLE düzenek kurup kızı asmaya kalktı. Ben olsaydım, o çamaşır ipini görünce kesin kahkahayı basar, hiç geri vitese takmazdım. Olmaz çünkü o çamaşır ipiyle yani, fiziken mümkün değil. Bence İsviçreli bilim adamları Mert'in beyin yapısını incelemeli. Daha önce hiç keşfedilmemiş şeylere rastlayacaklar. Baktı olmuyor, Gülru akıllıca geri vitese takti. 'Ağam, paşam, sen gözümün nurusun, bizim aramızda kötü birşey yok, sana sarılıp uyumak istiyorum' deyince, yarım akıllı, bıçkın delikanlı Mert kızı çözdü. Evin ışıklarını görüp gelen meraklı teyze ve zavallı kocası da istemeden Mert'in kucağına düştü.
Söz konusu koli bandıyla, kız kaçırmaca
Söz konusu çamasır ipiyle, adam asmaca
Bu bölümün starı Mert ve benim için tabii ki değişmezim Gülfem’di. Mert'in günlük halini zaten hepimiz biliyoruz. Hölölölö tarzı bir adam. Ama bu sefer az olan aklını yitirmiş, aslında sevgisi ve insanlık tarafı da ağır basan ama şuursuz bir Mert izledik ki bence bazı sahneler çok çok iyiydi. Resmen kendini gösterdi. Fakaaaat gelelim işin hakikatine. Bir-iki hafta Mert'i görmek istemiyorum. Fazla geldi bana. Geçen hafta da bahsettim. Bu izleyici Gülru ve Ömer aşkını görebilmek için sabırla bekledi, geçtiğimiz bölüm de süperdi. Ama çok sert bir düşüş yaşadık ve rüyadan çok çabuk uyandık. Daha doyamamıştık. Elimiz böğrümüzde kaldı. Sanırım bizi biraz germek, olaya biraz hareket katmak istemişler ama, sıfır aksiyonla. Artık son reklamdan sonra biraz baydım ne yalan söyleyeyim. Psikopat Mert'in bir gününü izledik resmen.
Söz konusu çamasır ipiyle, adam asmaca
Bu bölümün starı Mert ve benim için tabii ki değişmezim Gülfem’di. Mert'in günlük halini zaten hepimiz biliyoruz. Hölölölö tarzı bir adam. Ama bu sefer az olan aklını yitirmiş, aslında sevgisi ve insanlık tarafı da ağır basan ama şuursuz bir Mert izledik ki bence bazı sahneler çok çok iyiydi. Resmen kendini gösterdi. Fakaaaat gelelim işin hakikatine. Bir-iki hafta Mert'i görmek istemiyorum. Fazla geldi bana. Geçen hafta da bahsettim. Bu izleyici Gülru ve Ömer aşkını görebilmek için sabırla bekledi, geçtiğimiz bölüm de süperdi. Ama çok sert bir düşüş yaşadık ve rüyadan çok çabuk uyandık. Daha doyamamıştık. Elimiz böğrümüzde kaldı. Sanırım bizi biraz germek, olaya biraz hareket katmak istemişler ama, sıfır aksiyonla. Artık son reklamdan sonra biraz baydım ne yalan söyleyeyim. Psikopat Mert'in bir gününü izledik resmen.
Tonton teyzoş, sana demediler mi, fazla merak iyi değildir diye?
Ama son 15 dakikada çok şükür Ömer'e bir zihin açıklığı geldi de, aksiyona geçti. Yani sanki bana 15 kişiyi öldüren seri katilin izini kovalıyor. Ne kadar zor olabilir yarım akıllı Mert'in açığını bulup, ortaya çıkarmak. Neyse zararın neresinden dönülürse kardır. Bir şekilde, Sapanca'da saklandıkları eve ulaştı. Ama biz de tükendik seyirci olarak. Uzadı da uzadı. Sakız gibi sündü de sündü. Bir ara dejavu mu yaşıyorum ben acaba diye düşünmedim değil.
Ama son 15 dakikada çok şükür Ömer'e bir zihin açıklığı geldi de, aksiyona geçti. Yani sanki bana 15 kişiyi öldüren seri katilin izini kovalıyor. Ne kadar zor olabilir yarım akıllı Mert'in açığını bulup, ortaya çıkarmak. Neyse zararın neresinden dönülürse kardır. Bir şekilde, Sapanca'da saklandıkları eve ulaştı. Ama biz de tükendik seyirci olarak. Uzadı da uzadı. Sakız gibi sündü de sündü. Bir ara dejavu mu yaşıyorum ben acaba diye düşünmedim değil.
Gülru'yu bulacaksın Ömer, bak yoksa deliriyorum.
Yine başlar 'İyi ki varsın Ömer!' demelere.
Öbür taraftan da Gülfem'in Cihan'ın bu kaçırılma olayında yıkılmasıyla gösterdiği tepkiler beni mest etti. Oldukça sakin, anlayışlı, sevgi dolu, süperdi süper. Biliyorsunuz seviyorum Gülfem Sipahi'yi yani engel olamıyorum. Cihan ise bu bölümde, kaçırılma olayıyla ilgili bizim gerçekten içimizi titretti. Hatta Gülru için Ömer'den daha fazla endişelendiği hissine kapılmadım değil. İlk başlarda Cihan'ın bu mütemadiyen haykırışları asabımı bozar, bayar mı diye düşünmüştüm ama...Hayır. Zaman geçtikçe daha sahici gelmeye başladı. Hele Gülfem' le arası düzelip, abla-kardeş ilişkine adım attıklarından beri, ikisini aynı sahnede izlemek daha lezzetli gelmeye başladı.
Mert'in zekasına bu kadar hakaret ettikten sonra ben, onun insülin ilacını Gülru'ya yaparak öldürme planı bana bir tokat gibi çarptı. Nasıl düşündü bu çocuk bunu ya? İnanılır gibi değil. Aklım, dimağım almadı. Ama korkmadım yani sonuçta Ömer yetişecek diye. Gülru'yu Türk doktorlarına emanet ettim gitti. Ömer ise o kadar durdu durdu, evin bahçesine girince depara kalktı. Neredeydin be güzelim bu zamana kadar. Üstüne üstlük bir de ne olduğunu göremeyince sonunda daha beter sinirlendim. Ya ben bu dizileri beni günlük hayatın stresinden uzaklaştırsın diye izlemiyor muydum ya? Alla alla sinirlenmekte nereden çıktı? Şimdi taleplerimi listeliyorum;
-Lütfen ama lütfen gelecek hafta bu izlediğimiz sona ve bizi beklettiklerine değsin.
-Yonca kendine yeni bir talip bulsun, diziye yeni kan gelsin.
-Bir de mümkünse Gülfem, Gülru ve Cihan konusunda hemen harekete geçsin.
-Taner ve Çiçek arasında bir ilişki olacaksa olsun. Olmayacaksa ikisinden biri ölsün. Taner demişken şunu da şöyle bırakayım;
Bu arada bilenleriniz vardır belki, ya da bilmeyenleriniz lütfen hemen harekete geçiniz; Güllerin Savaşı fanları için, hafta boyunca ve özellikle cumartesi günleri bol bol dedikodu yapabileceğimiz bir twitter hesabımız var artık! @EkranellaGs! Bir an önce siz de takibe alın ve sohbetimize ortak olun! Artık haftaya görüşürüz demiyorum. Hafta boyunca görüşmek üzere:)
Öbür taraftan da Gülfem'in Cihan'ın bu kaçırılma olayında yıkılmasıyla gösterdiği tepkiler beni mest etti. Oldukça sakin, anlayışlı, sevgi dolu, süperdi süper. Biliyorsunuz seviyorum Gülfem Sipahi'yi yani engel olamıyorum. Cihan ise bu bölümde, kaçırılma olayıyla ilgili bizim gerçekten içimizi titretti. Hatta Gülru için Ömer'den daha fazla endişelendiği hissine kapılmadım değil. İlk başlarda Cihan'ın bu mütemadiyen haykırışları asabımı bozar, bayar mı diye düşünmüştüm ama...Hayır. Zaman geçtikçe daha sahici gelmeye başladı. Hele Gülfem' le arası düzelip, abla-kardeş ilişkine adım attıklarından beri, ikisini aynı sahnede izlemek daha lezzetli gelmeye başladı.
Mert'in zekasına bu kadar hakaret ettikten sonra ben, onun insülin ilacını Gülru'ya yaparak öldürme planı bana bir tokat gibi çarptı. Nasıl düşündü bu çocuk bunu ya? İnanılır gibi değil. Aklım, dimağım almadı. Ama korkmadım yani sonuçta Ömer yetişecek diye. Gülru'yu Türk doktorlarına emanet ettim gitti. Ömer ise o kadar durdu durdu, evin bahçesine girince depara kalktı. Neredeydin be güzelim bu zamana kadar. Üstüne üstlük bir de ne olduğunu göremeyince sonunda daha beter sinirlendim. Ya ben bu dizileri beni günlük hayatın stresinden uzaklaştırsın diye izlemiyor muydum ya? Alla alla sinirlenmekte nereden çıktı? Şimdi taleplerimi listeliyorum;
-Lütfen ama lütfen gelecek hafta bu izlediğimiz sona ve bizi beklettiklerine değsin.
-Yonca kendine yeni bir talip bulsun, diziye yeni kan gelsin.
-Bir de mümkünse Gülfem, Gülru ve Cihan konusunda hemen harekete geçsin.
-Taner ve Çiçek arasında bir ilişki olacaksa olsun. Olmayacaksa ikisinden biri ölsün. Taner demişken şunu da şöyle bırakayım;
Bu arada bilenleriniz vardır belki, ya da bilmeyenleriniz lütfen hemen harekete geçiniz; Güllerin Savaşı fanları için, hafta boyunca ve özellikle cumartesi günleri bol bol dedikodu yapabileceğimiz bir twitter hesabımız var artık! @EkranellaGs! Bir an önce siz de takibe alın ve sohbetimize ortak olun! Artık haftaya görüşürüz demiyorum. Hafta boyunca görüşmek üzere:)