Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Bir küçük düğme
Sezon: 1 Bölüm: 16

Bir karıncayı bile incitmeyen Muzaffer Amca'dan: Sen mi büyüksün, ben mi Lale Hanım?

Geçen hafta bölüm başından itibaren başlayan olayları nihayete erdirip bırakmıştık. Saadet, evlenme teklifini kabul etmedi. Servet ve Yılmaz birbirleri gibi olmanın ne demek olduğunu sonunda anladı, Sevda-Tibet-Bedir üçgeninde ise yine değişen bir şey yoktu. Bu bölüm geçen haftayla ilgili herhangi bir olaya dair beklentisiz olarak başladı.

Saadet’in teklifi kabul etmemesi sonrası Kemal’le araları bozulmuştu. Sevda ile Bedir arasında da Bedir’e sulananlar sayesinde soğuk rüzgarlar esiyordu. Sevda’nın sorunlarına bir de okul parası eklenmişti. Zamanında yediği hurmalar, gerisini tırmalıyordu Sevda’nın. Burs kapısı suratına sert bir şekilde kapandı.

Servet ve Yılmaz kendi sorunlarından çocuk sahibi olmanın sorunlarına geçmişlerdi. Yılmaz her zamanki gibi bu konuda da rahattı. Tabii henüz çocuk sahibi olmayı İsmail’le tecrübe edeceklerinden habersizlerdi.

Saadet teklife hayır demişti ama belli ki verdiği karardan çok da emin değildi, kendini yemek yapmaya verdi. Servet ve Yılmaz terapiden döndüğünde evde İsmail’le beraber Muzaffer Amca'yı buldular. İkisi de el kadar çocuğa bakmakta ne var düşüncesini Muzaffer Amca'ya açtıklarında fitili ateşlediklerini bilmiyorlardı.

Saadet’ten reddi yiyen Kemal’le konuşmak da Yılmaz’a kaldı. Kendi evliliğinde harikalar yaratan Yılmaz, Kemal’e akıl verdi, breh breh! Evde ise İsmail yıldırma politikalarına başladı. İlk etapta yemek beğenmedi ama kiminle dans ediyordu! Yılmaz geldi bir anlaşma ile yemek mevzusunu savurmayı başardı. Ama yaptıkları anlaşma Servet’le Yılmaz’ın başında patladı. İsmail uyumak bilmiyordu, çocuk büyütmeyi küçümseyen çiftimiz helak oldu!

Tibet, Sevda’nın okul masrafını ödemek için geçen bölümde küçümsediği işi kabul etti. Tibet kedi olup fareleri birer birer tutmaya başlıyordu tabii de, bu gönlüne söz geçiremeyen Sevda için yeterli değildi.

Saadet’in “Asayiş berkemal mi?” diye sorarak gönderdiği duygu yüklü mesaja cevap vermeyen Kemal bozuk atmaya devam ediyordu. Aralarında sürtüşme gitgide büyüyordu. Saadet kırk yılda bir doğru karar vermişti ama bu defa da sevdiği adam onu anlamıyordu.

Çocuk sahibi olmak kolay mı sandınız?

İsmail’in oynadığı son oyun bu defa gerçekti. Okulda bir çocuğu dövmüştü, velisi olarak da bizimkiler gitti yanına hemen. Yılmaz’ın “dövmüşse dövmüş” yaklaşımı tam da ona özgü oldu gerçekten. Sorumsuz, sadece kendi tarafını haklı gören bir profil için şaşırtmadı. Bu son oyun, Muzaffer Amca ile İsmail’in anlaşmasını da İsmail’in anne babasının ayrılacak olmasını da açığa çıkardı. Şeker gibi çocuk gitti, birden dertli bir çocuk çıktı karşımıza. Meğer evden kaçıp kaçıp gelmeleri de Muzaffer Amca'nın gül yüzünü görmek için değilmiş!

İşe hevesle giden Tibet, Sevda’dan da bol şans dileklerini ve "seni seviyorum"u kaptıktan sonra karşılaşacağı kötü sürprizden habersizdi. İş bulduğunu annene nispet olarak söylemeyecektin şaşkın Tibet, ya ne olacağıdı? Okul parasını da tahmin edileceği üzere Bedir ödemişti, Tibet bu duruma delirdi tabii.

Küçük Tibet’imiz bir kez daha başarısızlığa uğramıştı.

İsmail’in kavga ederken kopan düğmesi ile annesine çok güzel bir ders vermişti Servet, “Küçücük çocuk sizin için kavga etti, siz hayırdır?” çekmişti İsmail’in annesine. Yılmaz, Muzaffer Amca ve İsmail de başbaşa balığa çıktılar. İsmail çok keyifsizdi. Önünde bir takla atmadıkları kalmıştı. Bu küçük çocuğun yüzündeki hüzün ailesini elele görmesiyle son buldu. İsmail’in tek bir düğmesi, bir aileyi kurtarmıştı. Servet ve Yılmaz bu sınavdan da geçmişti böylece.

Saadet de kararsızdı ama Kemal anlayışsız davranıyordu. Kızdı ve ani bir kararla tayinini istedi. Saadet bunu öğrenince soluğu Kemal’in evinde aldı, kapı duvar. Kapıdan giremeyen Saadet durur mu, tırmandı tabii balkonlara. Gitme dedi Kemal’e. Kemal de "İstiyor musun?" dedi. Ve basıldılar. Polis, polisin evini basmıştı. Bir öpüşme girişimi daha başarısızlıkla sonuçlandı böylece. İlk başarısızlığı Yılmaz tatmıştı malum.

Tibet’in annesinin yaptıklarını sonunda Muzaffer Amca öğrendi ve Lale Hanım'ın iş yerine gitti. “Beni anlatan şey servetim malım mülküm değil, çocuklarımın iyi günde de kötü günde de arkasında olmak,” dedi Muzaffer Amca Lale Hanım'a. Bir “sen mi büyüksün ben mi?” sahnesi izledik sanki biraz. Muzaffer Amca Tibet’e de sahip çıkmıştı.

Bölümün tatlılıkları: Her zamanki gibi Yılmaz’ın her girdiği ortama hareket kazandırması, İsmail- mMuzaffer Amca sohbetleri, Saadet-Sevda telefon muhabbeti.

Bu bölümde her bölüm bir vaka olayına tatlıya bağlandı. Gelecek haftaya Sevda-Tibet-Bedir üçgeninde ne olacak, Servet, Yılmaz’ın evine ne zaman yerleşecek gibi sorularımızdan mühim sorularımız yok çok şükür.

Sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler, sevgiler…

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR