Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
“Ben onu bir daha gömemem!”
Sezon: 2 Bölüm: 30

Dizi reklam arasına girdiğinde şöyle bir düşündüm; ‘’Ben bu diziyi niye seviyorum?’’ diye. Cevabı o kadar kolay geldi ki, beklemiyordum. Poyraz Karayel’de herkes çok iyi. İlker Kaleli’den tutun, Ataberk Mutlu’ya gelin, oradan bir Emel Çölgeçen yapın, aa bakın karşıda da Celil Nalçakan var; Özkan Uğur ve Hare Sürel de burada. Tabii ki Burçin Terzioğlu  ve Musa Uzunlar’ı da unutmadık. Taşkafa, Sefer, Despina ve daha bir çok isim, karakter. Hepsini yazmaya kalkışmayacağım tabii ki. Ayrılmayın yorum geliyor.

Dün akşamki bölümde benim için vurucu olan bir sahneden başlamak istiyorum. Onur’un mezarını açtırmak isteyen Mete Bahri’den onay almaya gelir. Ve Bahri bence yılın en iyi konuşması ödülünü alabilecek bir konuşma yapar. Sonrası kimsenin kimseyi avutacak halinin kalmadığı mezarlık sahneleri.

Mezarın açılması sırasında Sadrettin’in gözyaşlarına kendi gözyaşlarımızı ekledik. Ben inanıyorum Sadrettin de yüreği güzel adamlardan. Sadece bilemiyor. Hırslarının önüne yüreğini koymayı bilemiyor. Aslında birçoğumuz gibi. Hatırlar mısınız bilmem birkaç bölüm önce Ayşegül Poyraz’la olan sahnede bir ‘’ah’’ çekmişti. Çok kısa ama çok akılda kalıcı bir andı. Ben o ‘’ah’’ın içtenliğine, altındaki yaralara, arkasında sakladıklarına sığınarak, Ayşegül’ün ‘’Ben onu bir daha gömemem,’’ lafının ardından o ‘’ah’’ın aynısından çekiyorum. Benim bir gözler buğulandı; izninizle konuyu Sefer ve Sema’ya getirmek istiyorum.

1 2 3 4 5
Buse Savaş
05/11/2015 20:04
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR