Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Ben demiştim demeyi seven?
Sezon: 1 Bölüm: 16

No. 83: Mako Tanida (Hoon Lee).

Geçirdiğimiz bir haftalık boşluğun ardından The Blacklist’i tekrar karşımızda sezonun 16. bölümüyle bulmuş olduk. Genel olarak ana konu açısından güzel, liste adamı olarak da bayat bulduğum bir bölüm olduğunu söyleyebilirim. O yüzden lafı çok uzatmadan geleyim bölüme. Ama öncesinde ‘tabii ki’:

Haberiniz olsun: The Blacklist’in 22 bölümlük sezonunu 12 Mayıs Pazartesi günü yayınlayacağı bölümle kapatacağı kanal tarafından açıklanmış durumda. Bu da takvime göre kalan altı bölümün yayın süreci içerisinde iki haftalık aramız daha var demek oluyor. Açıklanan tarihlere göre şimdilik Mart bitene kadar, yani iki bölüm daha arasız gideceğiz.

Geçtiğimiz bölümün sonunda Tom dizinin başından beridir kendisi üzerinde toplanan ve özellikle Red tarafından dile getirilen şüpheleri giderircesine bir itiraf yapmıştı. Bu bölüm de onun üstünden yürüyüp konuya devam ettik, hatta beklenmedik şekilde yavaştan almayıp ilerledik de. Görmezden gelip de oyalama yapmadıkları iyi olmuş. Bizim Türk dizileri olsa iki-üç bölüm daha sarkardı kesin. Ayrıca ben o itirafın kalanının metnini de beğendim.

Mesela Liz ile tanıştıktan sonra onunla iletişime geçip de bulaştırdılar mı caba diye merak ederdim, meğerse her şey baştan beri bir projeymiş. Böylesi daha güzel olmuş, gerçi ben Tom’un biraz olsun Liz’den etkilendiğini de düşünüyorum, o dursun bir yerde.

Adam bunun üstüne Superman olup hem Jolene’i, hem de maskeli adamı birlikte pataklayıp işlerini de bitirdi üstelik. Açıkçası o sahneyi bölümlerce “Ne halta yarayacak bu Jolene?/Ne numara var bu kızda?” diye düşündürten karakterin –bir anda- böyle bir sonunun olması gerçeğini yadırgayarak izledim. Bu dizinin kendisine bağlamasının nedenlerinden birisi de böyle beklenmedik şeyler yapması olsa gerek. Bir de oldum olası pek hoşlanmadığım o şapkalı zencinin de işinin görülmesi güzel oldu.


Bu bölümün yıldızı bariz Tom’du.

Tom’un kimliğinin açığa çıkmaması için ‘etrafı’ temizlemesi tamam da onun hikâyesi bundan sonra nasıl devam edecek merak etmiyor değilim. Eski stile devam edebiliriz gibi geliyor ama bölümün sonunda gösterilen yeni bölüm fragmanından anladığım kadarıyla bu yönde bir tempo artışı var ya hadi hayırlısı. Sanırım ikisinin de ortadan yok olduğunu anlayan Red, Tom’un üstüne gitmeye başlayacak… Biz şimdilik onu bırakıp gelelim liste adamına ve Reddington’a, haliyle biraz da Donald’a.

Bu bölümde sadece Jolene’in ölümünü değil, ben ayrıca Donald’in nişanlısı Audrey’in ölümünü de beklemiyordum. Buzdolabı Ressler’ın ölüm yası benim içime işlemedi, önce onu bir itiraf edeyim. Dürüst olmak gerekirse bölümün sonunda elinde 1987 tarihli bir Kuğu Gölü Balesi programı tutan Red’in içinde bulunduğu durum daha iyi işlenmişti. Tabii bunda oyunculuk farkını da göz ardı etmemek gerekir.

Tavsiye: Bu bölümde baş kötü Mano Tanida’yı oynayan Hoon Lee, HBO’nun yan kanalı Cinemax’ın dizisi Banshee’de ana karakter olarak oynuyor. +18 sahnelerinin ve senaryosunun tartışmalı olduğu bir dizi ama bence denemekte fayda var. İkinci sezonunu daha geçen cuma noktalayıp üçüncü sezon onayını da alan bir dizi.

Konusu da 15 yılın ardından hapisten çıkan ve eski sevgilisini aramaya koyulan bir adamın onun yaşadığı kasabaya yeni gelmişken kendisi gibi oraya gelen yeni şerifin talihsiz şekilde öldürülmesi üzerine onun kimliğine bürünmesi ve sonrasında yaşananlar üzerine kurulu. Lee de travestivari bir karakteri canlandırıyor.


Red’in oldum olası güzel bir mizah anlayışı var zaten.

Yazının başında bölümün liste adamını bayat buldum derken kastettiğim senaryoydu aslında. Mako’nun intikam peşinde kendisinin ve kardeşinin başına iş açanların peşine düşmesi tamam da Ressler’ın en yakın arkadaşının hain çıkması ve dolayısıyla Audrey’in vebalinin böyle bir hikâyeye sahip olması olayını beğenmedim. Olay örgüsü basitti sanki. Belki de Red’in dâhil olmaması bulandırmıştır ama durum böyle. Misal Jolene’in ölümü de Audrey’den daha fazla etkiledi totalde.

Tabii kendisiyle aynı acıyı yaşayan Ressler’a Red’in bölüm sonunda Mako’nun kafasını göndermesi ve Ressler’ın kız arkadaşının boş hamilelik testini bulması detaylarını atlamıyorum. Onlar hoştu. Hatta bir ara adam kaza yapan arabadan kurtulup da kaçınca “Red’in listesinden birisi ölmeden ya da hapse düşmeden kurtulmuş mu oldu?” diye düşünmüştüm. Sağ olsunlar, duydular da çabuk cevap verdiler. Yani bence bu durumda en iyisi koyvermek. Zira bunun devamını bir sonraki bölüme görmeyeceğiz nasılsa. Buzdolabı Ressler da benim kadar duygusuzun teki nasılsa, bir şekilde atlatır…

Bu bölüm böyleydi işte. Tom ve Red in, Ressler, Jolene ve Liz out. Gelecek bölümde Tom-Liz-Red üçgenini güzel açmaları beklentisiyle haftaya görüşmek üzere diyeyim ben.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR