Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Bana nasıl kaçırdığımı anlatsana
Sezon: 6 Bölüm: 7

Beş tane ‘çünkü’ benim kalbimi kırmaya yetti de arttı.

Bir TVD bölümünden daha merhabalar efendim. Temposu yüksek olmasa da duygusu yüksek bir bölümü geride bırakıverince geleyim dedim. Ama bölümden önce haftanın ekstrası:

Farkına vardınız mı bilmiyorum ama dizinin Bonnie’si Kat Graham, hafta içinde Türkiye’deydi. 12 Kasım’da düzenlenen GQ Türkiye Men of the Year ödülleri için ülkemize geldi ve ödül töreninden sonra düzenlenen partide sahne aldı. Bununla da kalmayıp günün sabahında Capital Türkiye radyosunda Bay J ve Arkadaşları’nın konuğu oldu. Hatta tüm bu karmaşa sırasında Okan Bayülgen ile de tanışmış. (Instagram’a koyduğu resimde Bayülgen için “Türkiye’nin Conan’ı” demiş. Sahi kim tanıştırdı bu kıza Okan Bayülgen’i böyle?)

Kat Graham’ın Instagram’ından buradaki zamanı boyunca eklediği resimlere bakarsanız. Radyo programını merak ettiyseniz onun kaydı da Türkçe çeviri karıştırılmış haliyle şurada var. Bölüm zamanı:

GQ Türkiye’nin ödül törenine ‘Yılın Uluslararası Starı’ ödülünü almaya Nikolaj Coster-Waldau da geldi.

Damon ve Elena:

Geçtiğimiz bölümü Damon’ı hatırlamayan ve Alaric’in insana dönmesiyle artık hatırlama durumu da olmayan bir Elena ile bırakmıştık. Hatta bölüm sonunda nihayet karşı karşıya gelmeye karar vermişler ve kapı önünde bölüm bitmişti. Bölümün temelinde de devamı vardı.

Elde karşılaştırma yapmaya elverişli malzeme olması güzel bir şey.

Elena hala kötü anıları hatırladığı için başlarda Damon’a karşı soğuk davranmaya devam etti ama en azından artık durumu kabullenmiş bir moddaydı. Bölümün geneli açısından bakarsak da Damon-Elena konusunun sıkmaktan açılmaya doğru gittiğini düşünüyorum. Bir kere o bağış toplama gecesi iyi oldu mesela. Bir düşüneyim ne oldu:

Liam, Elena’nın öldü dediği eski sevgilisiyle, Damon da nihayet eski sevgilisinin yeni sevgilisiyle tanıştı. Kız yalancı durumuna düştü tabii ama toplamaya kalksan nasıl toplayacaksın? Damon duygusal olarak öldü oldu. Hadi buraya kadar iyiydi de kafama takıldı, şampanya almaya giden Liam koca bir dans boyunca dönemeyip neden Elena ve Damon’ın dans ettiğini görmedi? Yetmedi Elena çocuğu olduğu gibi bırakıp Damon’ın peşinden partiden çıktı. Tamam, rahatlıkta ben de bir dünya markasıyım ama partiye geldiğin insan diye bir şey var.

Bu noktada Liam’ın mısır tarlasında gizemli bir şekilde iyileşen kişinin peşini bırakmayıp araştırması güzel oldu. Konunun karıştırılması bana zevk veriyor ama tekrar ediyorum: Liam’ın ölümü Damon’ın elinden olmasın. Ayrıca Elena’nın eski anılarını hatırlamak için kasaba sınırını geçmeye kalkmasını denedikleri iyi oldu. Gerçi her şeyi tersine çevirmek için çok kullanır oldular ama henüz takılmıyorum.

Caroline’ı kişisel kan torbama çevirdim. Matt’in kız kardeşini vampire çevirdim. Bon-Bon’u birkaç kere öldürmekle tehdit ettim. / Stefan’ın en yakın arkadaşını onun doğum gününde öldürdün. Elena seni hiç sevmediğini söylediğinde Jeremy’nin boynunu kırdın. / Seni öldürmem de cabası.

Alaric ve Jo:

Elena’ya anılarını unutturma konusunu Damon’la konuş konuş bitiremeyen Alaric, nihayet insan hayatına giriş yaptı ve göründüğü kadarıyla gayet mutlu. Üstelik ailesindeki karışlıklılardan dolayı cadılığı geri plana itmiş olan Jo ile ‘sağlıklı’ bir ilişkiye başladıkları söylenebilir. Hastaneden taburcu olduktan sonra bağış gecesine birlikte katıldılar. Gecenin devamındaki öpüşme de bonustu.

Bundan böylesinde dahası gelecek ama Jo’nun ailesinin açılması gereken bir dosya haline geleceğini düşünüyorum. Hatta mecburen cadılığa geri dönüş yapması bile gerekebilir.

Bağış gecesine girmişken Tyler ve Liv’i atlamayalım. Nasıl şampanya doldurulur dersi ile başlayıp kısa ve güzel bir konuşma yaptılar. Hala resmi olarak sevgili olmuş durmuyorlar ama bu hallerini sevdim. Bir de umarım Luke o saçları biraz kırpar. Sanki fazla uzun olmuş. Bu cephe de Liv-Luke ikilisinin cadı meclisinin ortaya çıkmasıyla karışacak gibi.

Aslında günümüz hikâyesine katılsa fena olmayabilir gibi.

Kafamı karıştırıp durmasanız olmaz sanki.

Bonnie ve Kai:

Damon’ı geri getirsek de Bonnie’yi orada bırakmıştık ama böyle kalacağı yoktu. Kırılan aleti tamir etmek suretiyle yeniden deneme işine girişildi ama Bonnie Kai’yi katmadan, Kai ise bu sefer saf dışı olmadan işin içinde olmak isteyince devamında ‘eğlenmeye’ başladılar. Ok yarasından dolayı yaralı olan Bonnie, Kai’den kurtulup bomboş kasabada kendisine hem aleti tamir edebileceği hem de ilaç alabileceği bir yer buldu.

12:28. Güneş tutulması zamanı. Alet tamir olmaya az kala eksik parça çıkınca Kai ve Bonnie mecburen yüz yüze geldiler. Benim kafamda dolaşan, Bonnie son dakika hamlesi ile Kai’yi yine saf dışı bırakacak şeklindeyken ters köşe yaptılar ve bu sefer de olmadı. Meğerse Bonnie, çocukluktan kalma ayısına büyüsünü saklayıp aleti kullanarak Kai ve kendisini değil, ayıyı diğer tarafa postalamış.

Sonuç: Artık büyü de kalmadı… Peki, o zaman bu kız nasıl geri dönecek? Damon’ın ayıyı bulduğunda “Hala hayatta!” diye sevinmesi güzeldi de benim tepkim “You know nothing,” oldu. Bunu planladıklarına göre vardır bir bildikleri ama hayal gücümü şimdilik dahasına yoramayacağım. Hala Kai’nin de dönüp dönemeyeceğinin merakındayım.

Yiğidi öldür, hakkını yeme. Zekiceydi.

Enzo, Matt, Tripp ve Şerif Forbes:

Geçtiğimiz bölümde Caroline, Tripp’in hedefi olmuş ama devamı olmadan Tripp ele geçirilmişti. Bölümün başında öğrendik ki yedek plan Tripp’e bir şey olması durumunda Şerif Forbes’un kaçırılmasıymış. Bu nedenle Matt’in ‘ara buluculuğunda’ iki taraf arasında bir değiş tokuş planlandı ve pek güzel sonuçlandı. Ciddiyim.

Öncelikle merak ettiğim bir şey var, bu Mystic Falls’un nüfusu ne kadar? Altı sezonda öldür öldür sonuna gelemediler vampir karşıtı toplulukların. Tripp’in yalnız olmadığı barizdi tabii; bir de onlar çıktı şimdi. Bulduğunu vampire çeviren Enzo manyağı, Tripp’i de çevirivermiş ve değiş tokuş sırasında adam sınırı geçince bir güzel mefta oluverdi. Şık bir detaydı. Normalde Enzo’ya kızardım ama bu sefer güldürdü beni.

Eh, artık şu Tripp’in topluluğunun devamını da tanısak güzel olur hani. Bir ara da şu sınırı açmaya odaklansak iyi olacak. Sezonun üçte birini bitirdik, hala kapalı. Gerçi Bonnie’yi bekliyorlar da olabilirler.

Ben geleyim fasulyenin faydasına:

Çünkü belki de senin bir şey yaşamaya değer olduğunu düşünmüşümdür. Çünkü vampir olarak uyandığımda bunu atlatacağımı söylemiştin ve başardım. Çünkü Elena’nın kardeşinle devam ettiğini gördüğümde neden senin gibi birisini bıraktığını hayal edememiştim. Çünkü benim en iyi arkadaşımdın. Çünkü sana güvendim.

Yine bilerek sona bıraktım, çünkü kalbim kırıldı. Açıkçası ben Stefan’ın daha bir ‘farkında’ olduğunu düşünüyordum. Neden kaçırdığımı anlatsana deyince birazcık afalladım. Bir de üstüne Caroline’ın o güzel konuşması binince acayip oldu ortam. “Senden nefret ediyorum, çünkü etmezsem bu sefer kendimden ederim,” de üstüne mum dikti. Geçen bölümdeki “Artık arkadaş kalmak istemiyorum,” bundan hafif kalmış durumda.

Yine de bütün köprülerin atıldığını düşünmüyorum. En azından artık Stefan’ın da ‘geçmiş zaman kipi’ ile yaptıkları konuşma üstüne olanlardan haberi olmuş oldu. Yani kartlar masada açık. Tabii gerisinin Caroline’dan değil de Stefan’dan gelmesi lazım. O da eşek değilse yapsın bir zahmet. Bak bir de “Beni biraz önemsiyor olsan gitmezdin zaten,” lafı var. İzledikçe insanın sinirleri geriliyor. Pek güzel yazmışlar ve çekmişler bu sahneyi.

Not: Bölümdeki Caroline ve Stefan konuşmasında çalan şarkı Christina Novelli – Concrete Angel’dı. Ama akustik versiyonunu (acoustic)  aratırsanız doğru haliyle bulabilirsiniz.

Yani böyle. Gelecek bölüme ‘lütfen’ bunun üstüne daha çok eğilsinler diyerek gideyim ben. Sezon arasına üç bölüm kaldığı da aklınızda bulunsun.

Not 2: Gelecek bölümün menüsünde Caroline ve Elena’nın arkadaşları için verdiği Şükran Günü yemeği, Alaric ve Stefan’ın Gemini meclisi macerası, Kai ve Jo’nun geçmişi, bir de Liv-Luke’ın cadı meclisi sorunları varmış.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR