Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Bakarsın aşk olur olmayacak bir anda
Sezon: 1 Bölüm: 7

Size böyle bakan bir adama âşık olabilirsiniz kızlar, serbest!

Kimin kime ne zaman âşık olacağını hiç birimiz bilemeyiz. Ama birine âşık mıyız değil miyiz onu bilebiliriz değil mi?
 
Geçtiğimiz hafta Öykü, Ayaz’ın Şeyma’yı devamlı sorularla köşeye sıkıştırmasından dolayı Ayaz’a kızmıştı. Hatta bunun sayesinde Mete’ye artık âşık olmadığını söylemişti. Ama iş o kadarla bitmiyor tabii. Öykü, Mete’ye âşık olmadığını itiraf etti, güzeeel… Peki ya Ayaz? Çok klasik bir soru ama Öykü’cüğüm sahiden siz şimdi Ayaz’la nesiniz? Arkadaş desen değil, sevgili desen değil, flört desen ı ıh hiç değil. Bunlarınki bir garip…

Öykü her zamanki triplerini devam ettirirken Ayaz da hep yaptığı gibi Öykü’yü yalnız bırakmıyor. Ama fazla naz âşık usandırır, bence bunu bir düşünelim. Ayaz’ın İlker’e hazırlattığı sofra çok güzel görünüyordu görünmesine de fazla mı abartıydı sanki? Kahvaltı sofrasının bir ucunda Öykü diğer ucunda Ayaz, öyle romantiklik mi olurmuş canım. Bir de bir pasta yaptırmış ki sormayın, illa eline yüzüne bulaştıracak her şeyi.


Sofranın da maşallahı var, bir kuş sütü eksik onunda kusuruna bakmayacak artık Öykü hanım.

Ayaz’ın yapmış olduğu müthiş gün planına karşılık kaçmayı tercih eden Öykü, daha sonra pişman oldu ama nafile. Bir kere reddetti şimdi geri dönse, Ayaz dalga geçecek dönmese aklı orada kalacak. Bunun üzerine Burcu’yla konuştular ve Öykü’nün hayali “Kaslı Ahmet” ini bulmaya karar verdiler. Bu arada artık Burcu ve Emre’yi ayrı görmez olduk. Bu da benim hoşuma gitmiyor değil yani. Burcu ve Öykü okulun kütüphanesinden Öykü’ye kaslı Ahmet bulmaya çalışırken Emre’nin orada olduğunu tamamen unutunca Emre’miz de küçük çaplı bir kıskançlık durumu yaşadı. Gördük ki Emre de Burcu’yu kıskanıyor artık.

 
Burcu ve Öykü muhteşem bir ikili olmuşlar, pek de uyumlu giyiniyor hanım kızlarımız.

Kütüphaneden buldukları kaslı Ahmet gerçekten de kaslıymış yani. Bir okuldaki çocukların hepsi mi tipsiz olur? Bunların hepsi çelimsiz. İçlerinde yüzüne bakılabilecek tek erkek Emre, zaten onu da Burcu kaptı. Diğer kızlar da arkadaş çevrelerinden bulsunlar canım bize ne. Detaylı bir incelemenin sonunda kaslı Ahmet’i buldu Öykü ve Burcu. Kaslı Ahmet’imiz de manken çıktı bu arada, adı da Cenk. Ama şöyle bir gerçek var ki ne kadar manken olursa olsun Ayaz’ın kıskanacağı düzeyde bir yakışıklılığı yoktu. Yani Ayaz’dan (tabii ki de) daha yakışıklı değildi. Neyse biz buna da şükür dedik.

Kütüphanede Öykü’ye kaslı Ahmet bulmaya çalışırlarken Emre’yi unuttuğu için Burcu, Emre’nin gönlünü almaya antrenmana gitti. Burcu’nun kaleye geçmesiyle bütün ev kahkahaya boğuldu bizde. Bir insan beceriksiz olur da bu kadar mı olur? Topu tutacağım diye değil de, toptan kaçacağım diye bir sağa sola bir kalenin arkasına kaçıp durdu kız. Burcu’nun çekirge gibi bir o yana bir bu yana zıplamalarından keyif alan Emre de bütün kızgınlığını unuttu. Zaten sonunda Burcu öyle güzel bir şey söyledi ki kim olsa unutur…

Burcu “Benim gözüm senden başkasını görmez ki hem…”

Bu arada Şeyma Mete’ye ondan önce hayatında evli bir adam olduğunu, ama onun evli olduğundan sonradan haberi olduğunu anlattı. Gerçeği anlatmayacağını tahmin ediyordum da Mete’nin bu kadar çabuk inanacağını tahmin etmiyordum. Dizide iki adet ultra safımız var Mete ve Öykü. Mete Şeyma’dan o kadar şüphelenmesine ve ona yalan söylemiş olmasına rağmen, söylediklerine inandı ve onu affetti. Öykü, Şeyma’nın yaptığı saçma sapan hareketlere ve arkasından çevirdiği dolaplara rağmen hala onu seviyor. Bazen bu kadar saflıkla nasıl hayatta kalıyorlar diye düşünmüyorum değil.

Her şeye rağmen Mete ve Şeyma için bir şans var bence…

Şeyma ve Mete’yi de hallettiğimize göre sıra geldi Öykü ve Ayaz’a. Öykü ve Ayaz yanlarında kaslı Ahmet de olmak üzere akşam buluşmak için sözleştiler. Buraya kadar her şey güzel de, kaslı Ahmet’in işi çıkınca yerine sifoncu Mahmut geldi ya işte orada işler çok fena karıştı. Öykü bütün çabasına rağmen sifoncu Mahmut’tan kurtulamayınca çareyi Ayaz’a sığınmakta buldu yine. Sifoncu Mahmut ve totemleri bölümün en komik anlarından bir tanesiydi. Farkındaysanız Kiraz Mevsimi her hafta kendini aşıyor ve farklı konularla eğlendirmeyi başarıyor.

Sen Ayaz’ı hayal edersin ama yanına gelen Sifoncu Mahmut olur.

Öykü ve Ayaz, sifoncu Mahmut ve sıkkın Figen’den kurtulduktan sonra son derece şirin bir köfteciye gittiler. Ama Öykü’nün de dediği gibi çok da romantik bir köfteciymiş. Masada fenerler falan, tam yeni âşıklar mekânı. Köftecide gelen, tesadüfen ismi Mahmut olan tavşandan çıkan niyet de pek güzelmiş yani…


Biri ak biri kara. Kız güzel, oğlan zampara. Derler imkânsız, unut bu yolu. Bir bakarsın aşk olur, olmayacak bir anda.

Önem hanım, işlerinin yoğunlaşması sebebiyle bir sol kola ihtiyacı olduğunu ve kızlardan birinin bu görevi alabileceğini söyledi. Çizimi en iyi olan işi kapar dediğinde direk içim rahatladı. Nihayet Öykü hak ettiği yere gelecek dedim. Nihayetinde öyle de oldu. Önem Hanım’ın “Siz Kiraz Mevsimi dosyasını birlikte hazırladığınıza emin misiniz?” sorusundan sonra bile Öykü’nün Şeyma’nın çevirdiği dolapları anlamamış olması iyice sinirlerimi zıplattı.

İşi alan Öykü, bu sevincini Ayaz’la paylaşmak istedi ama Ayaz’ın Mete’den dolayı keyfi kaçıktı. Yani Şeyma konusu tam olarak kapanmadığı için haliyle Ayaz’ın da keyfi yerine gelmemişti. Mete hala gerçeği bilmiyordu ve Şeyma’yla beraberdi. Ayaz, Şeyma’nın gerçeği anlatmadığını öğrenince ona akşam 7’ye kadar mühlet verdi. Şeyma’nın bir şey yapacağını az çok tahmin ediyordum da Rıza’yı susturabileceği aklıma gelmezdi.

Yaa nasıl oluyormuş Ayaz Efendi?

Öykü, tıpkı önceleri Ayaz’ın ona yaptığı gibi kötü zamanında Ayaz’ı yalnız bırakmadı ve yanına gitti. Ona mutlu haberi vermeden önce onu iyileştirmesi gerektiğini söyledi Ayaz’a. Ayaz da çok fazla naz yapmayıp kabul etti Öykü’nün dışarı çıkma teklifini. Ayaz ile Öykü’nün arasındaki bu aşırı doludizgin olmayan, sakin sakin ilerleyen, temelleri sağlam atılan aşkı seviyorum. Damdan düşer gibi olmaması en iyisiydi bence. Tabii hepimiz merakla Ayaz ile Öykü’nün tam anlamıyla sevgili olacağı günü bekliyoruz ama yine de Mete ve Şeyma gibi birden bire gelişmesini istemiyorum ben.

Öykü ve Ayaz, Kiraz Mevsimi’nin çıktığı görkemli kiraz ağaçlarının olduğu yere geldiler. Gerçekten oldukça romantik… Bu mevsimde böyle dolu dolu kiraz olması biraz dikkat çekti ama o kadar olur diyerek sahnenin güzelliğine gelmek istiyorum. Öykü, tıpkı daha önce Ayaz’ın ona yaptığı gibi, gözlerini kapatıp “Her şey güzel olacak,” dedirtti. Ayaz’ın gözleri kapalıyken kulaklarına kirazdan küpe yapması çok tatlıydı. Ve sonrası yakınlaşma. Burada müsaadenizle ben değil Ayaz’ın sözleri konuşsun…

O küpelerden ben de istiyorum…

Ne yaşarsam yaşayayım seni görünce unutuyorum... Nasıl bir büyü yapıyorsun bilmiyorum ama kopuyorum hayattan, kayboluyorum sanki. Beni başka biri yapıyorsun. Daha mutlu biri… İyi ki buradasın, iyi ki buradayım!

Bu güzel sözlerin üzerine Öykü ne dese beğeniriz, sussa beğenirim ben en çok, sussa ve kendini Ayaz’a bıraksa mesela. Ama Öykü ne yaptı, kalktı “Biz arkadaşız arkadaşlar bugünler için vardır,” dedi. Al işte tut Öykü’yü vur duvara… Neyse şiddete karşıyız. Ama bazen insanın televizyonun içine girip karaktere şiddet uygulayası gelmiyor değil. Öyle bir durumda Ayaz gibi bir adama “Biz arkadaşız,” denmez, denemez, denmemeli! Bunu da mı ben öğreteceğim canım?

Bu romantikliğin içine eden sevgili Öykü paşa paşa evinin yollarını tuttu, mecburiyetten. Böyle bir durumda adamın hala yanında kalmayı beklemiyordu herhalde. Çünkü ben Ayaz’ın yerinde olsam “Eeh yeter be!” diyebilirdim ya da diyemeye debilirdim. Neyse şimdi konumuz bu değil. Şeyma’ya olan kızgınlığının üstüne bir de Öykü’ye olan kırıklığı eklenince Ayaz, soluğu Mete’nin yanında aldı. Ona her şeyi anlattı anlatmasına da esas önemli olan Mete’nin buna inanmasıydı. Neyse tam inandı diyordum ki Şeyma yine bir şeytanlık yapmış ve Rıza’yı ikna ederek aralarındaki ilişkinin Mete’den çok önce olduğunu söylemeyi kabul ettirmiş. Tabii Mete buna inanmayı seçtiğinden dolayı, Ayaz’ın söyledikleri onun için hiçbir önem arz etmemiş oldu bu noktada. Şöyle bir gerçek var. Bir insan sana bir kere yalan söylediyse ona bir daha asla inanmazsın. Bir de şu gerçek var bir insan sana hep doğruyu söylüyorsa yalan söylese de onun doğru olduğuna inanırsın. Bu iki örnek de karşımızdayken Mete’nin Şeyma’nın bütün yalanlarına rağmen onun doğru söylediğine, Ayaz’ınsa bütün dürüstlüğüne rağmen onun yalan söylediğine inanması tamamen bir saflık örneği. Bu noktada daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim ben. Umarım ilerleyen zamanlarda kimin ak kimin kara olduğu ortaya çıkar.

Nasıl inanırsın ona Mete nasıl?

Ayaz, Mete tarafından hayal kırıklığına uğrayınca, yine en çok sevdiğine yani Öykü’ye sığındı. Tam o sırada Öykü de Ayaz’ı düşünüyor hatta hayal ediyordu. Sonra ne mi oldu? Buyurun birlikte bakalım…

Sen ona resmen âşıksın Öykü’cüğüm, üzgünüm…

Böylece bir bölüm yazısının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Yazımın hemen altına gelecek haftanın fragmanını da iliştiriyorum, merak eden olursa diye. Haftaya görüşmek üzere, sevgiler :)

 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR