Zeynep ve Fatih’in hikâyesi çoktan masal oldu, hepimiz de bu masala inandık. Zeynep, Fatih ve Selim üçü çok güzel bir aile oldular. Zeynep her ne kadar “Bu yalana inanmamamız gerekiyor,” dese de, bence inansanız fena olmaz be Zeynep. Hatta bana kalırsa çoktan inandınız bile.
Geçtiğimiz hafta bir sürü soru işaretiyle bitirmiştik bölümü. Ben hâlâ Gara Meryem’in Şekercizadeler'le ne derdi olduğunu merak ediyorum mesela. Ama şu an daha fazla merak ettiğim bir şey var ki o da Meryem’in ailesini bırakıp gitme sebebi. Bunun altından da apayrı bir hikâye çıkacak gibi. Merakla bekliyorum. Ama şimdi elimizdeki olaylara bakma zamanı.
Meryem’in dönmesi üzerine Zeynep’i olabildiğince uzakta tutmaya çalışan Reis, aslında Fatih’le aralarındaki bağın nasıl geliştiğini göstermiş oldu. Yani artık Zeynep istese de istemese de Reis, Fatih’i damadı hatta oğlu olarak kabul etti bile. Bu da onların ne kadar güzel bir aile olduklarının göstergesi bana kalırsa.
Bölümün etiketinden de belli olduğu gibi bu bölüm tam bir #aşktatili havasında geçti. Artık ister anne oğul aşkı deyin, isterseniz de Zeynep Fatih. Fatih’in arabada Selim’i sevme şekli o kadar içten o kadar doğal ki, ancak gerçek bir baba çocuğunu böyle sevebilir. Bazen gerçek baba-anne olmak için aynı kandan olması gerekmez, önemli olan senin canından bir parça olmuş olmasıdır. Ama yani Selim de sevilmeyecek bir çocuk değil canım, tam bir tosuncuk. Arabadaki görüntülerine şöyle bir uzaktan baktım da, bence gerçek olmayan hiçbir şey yok o tabloda. Zeynep, Fatih, Selim gerçek bir aile.
Fatih ailesi için Antalya’daki otellerini ayarlamış ama o nasıl bir otel yani bildiğin saray. Başım döndü sağa sola bakayım derken. Tam Zeynep gibi ben de “Bunların sahip olmadığı bir şey var mı acaba?” derken Fatih’ten gelen sol kroşeyle maçı 5-0 galip olarak Fatih Şekercizade aldı; “Senden önce vardı, artık yok…” inanamıyorum resmen inanamıyorum yani kısacası ben şok. Bir de bunu gözlerinin içine bakarak söyledi, televizyon karşısında eridim o anda ben. Tabii Zeynep de eridi de çaktırmadı yani. O ne güzel bir laftır yahu, bir insanın her sözü mü romantik olur, her sözü mü aşk kokar? Oluyormuş işte. Fatih Zeynep’e resmen âşık olmuş, hadi darısı Zeynep’in başına.
Otelde ilk gün Fatih ve Zeynep için güzel bir oda hazırlanmış ama ne oda yani. Kral dairesiymiş deeee hemen yan odasında onlar için bir ekip olacakmış daaaaa ohoooo. Otel sahibi olunca böyle oluyor demek ki. Yok canım ne gözüm kalacak? Hiç. Odanın her yerinin güllerle dolu olması benim de hiç romantik bulmadığım bir şeydir. Ne o öyle çiçek bahçesi mi oda mı belli değil. Ayrıca Zeynep’e son derece hak veriyorum, katliam yani. Yapmayın iki keyif uğruna odanızı gül yapraklarıyla falan doldurmayın, illa güllerle dolu olsun istiyorsanız gidin koca bir demet gül alın gelin. Neyse konumuza dönelim biz, Zeynep ve Fatih “balayı çifti” oldukları için onlara özel bir oda hazırlanmış. Zeynep’in bu duruma tepkisi de en az diğer tepkileri kadar komikti.
İlk akşam yemeği için Fatih’in birbirinden güzel sürprizleri varmış. Şaşırdık mı? Elbette hayır. O elbiseyi düşünüp alması, göndermesi, ya neden dizilerde erkekler bu kadar romantik ve düşünceli oluyor? Zeynep de çaktırmasa da Fatih’in bu davranışı gayet hoşuna gitti ki koşa koşa o elbiseyi giymeye gitti. Birinci sürpriz bu bir diğer sürpriz ise yemek masasında Zeynep’i bekliyordu. Ama ondan önce Zeynep’in lobide Fatih ve Selim’i kızlar tarafından çembere alınmış halde görünce verdiği tepki bana “Evet işte şimdi aşk yeniden!” dedirtti. Ama olan Selim’e olmuş arada, yavrum kızlar tarafından öpülmüş, ağzı burnu ruj izi olmuş. Neyse ki hemen Zeynep tarafından kurtarıldı da daha fazla kozmetiğe maruz kalmadı çocuk. Kızların “Siz de amma abarttınız,” tepkisine maruz kalınca Zeynep, Fatih hemen karısını savundu. Tam böyle sarılıp sıkılmalık bir aile oldular ya işte onu çok seviyorum.
Selim ve Fatih’i kötü kadınların elinden kurtardıktan sonra akşam yemeğine geçtiler nihayet. Fatih’in kolum ağrıyor bahanesiyle Zeynep’ten istediği peçetenin altından çıkan hediye, ikinci sürprizdi. Kolye çok zarif çok hoş tam Zeynep’e uygun ama Zeynep tabii ki kabul etmeyecekti. Nazlanmasa olmaz çünkü. Şaka bir yana fazla mütevazılık ediyor bazen Zeynep. Fatih de bunu güvensizlik olarak algılıyor ama bence Zeynep Fatih’e herkesten çok güveniyor. Hoş bir akşam yemeği, güzel bir aile, şık bir hediye derken bir eksik var diyordum ki keman sesi duyuluverdi. Fatih tüm centilmenliğiyle Zeynep’i dansa kaldırdı ve işte şimdi gözler konuşur.
Mutlu bir akşam yemeğinin ardından sabah, bir elinde gül, bir elinde oğluyla, karısını uyandırmaya giden Fatih’i alıp kavanozda saklamayalım da ne yapalım? Zeynep bizim gibi düşünmüyor olsa gerek ki “biricik erkeğim” lafını oğlu için kullandı. Genelde hep erkekler odun olur dizilerde ama bu kez kadının odun olanını izliyoruz. Yahu adam o kadar incelik yapmış bari bi tatlı söz söyleseydin. Hiç mi yok? Peki.
Kahvaltıya inen çifte günün sürprizi Mukaddes ve İrem’den gelecekti. Tuttukları Necati adındaki oyuncu bozuntusu güya bizim dünyalar tatlısı çiftimizin arasını bozacakmış. Peh! Buna ancak güleriz. Kahvaltının hemen sonrasında onu bir sürprizin beklediğini duyan Zeynep jet hızıyla kahvaltıya indi. Kahvaltı sırasında gelen Necati sayesinde Fatih ilk kez Zeynep’e “Aşkım,” dedi, sonra biz bir mutlu olduk bir mutlu olduk ki sormayın. Bu ikisinin yanında bir de Selim’in tepkileri var olaylara, resmen televizyonun içine girip mıncırasım geliyor çocuğu. Nasıl tatlı.
Necati’den kurtulduktan sonra soluğu sürprizin yanında alan Zeynep dünyanın en mutlu insanı oluverdi birden. Meğer onu mutlu etmek çok kolaymış da haberimiz yokmuş. Fatih’in de dediği gibi “Doğru yoldayız oğlum." Aynen öyle Fatihçim doğru yoldasınız, aynen böyle devam; Zeynep’in kalbini çaldın çalacaksın.
Sürprize giden yolda ufak tefek aksaklıklar yaşansa da, karavan yolculuğu, kamp ve ertesi günü çok güzeldi. Bu güzelliği bozmaya yemin etmiş olan Mukaddes ve İrem, deyim yerindeyse kendi pisliklerinde boğuldular.
Zeynep ve Fatih’in bu güzel gününü anlatmaya kelimeler yetmez. Ama aile olduklarını hissettiğimi söylemeden edemeyeceğim yine. Arka fonda Yalın’ın Her Şey Sensin şarkısı ile birlikte izlediğimiz sahneler o kadar güzeldi ki diyecek söz bulamıyorum. En sonunda yine ve yine tam Zeynep Fatih ile ilgili gerçek düşüncelerini, hislerini anlatacakken telefon çaldı. Bu sefer kötü haber, Ertan dönmüş. Ertan’ın dönüşünü öğrenmesiyle birlikte Fatih’in Selim’e daha sıkı sarıldığını görmek tüylerimi ürpertti resmen. “O benim oğlum,” demek istercesine sarıldı Selim’e ki bence de Selim Fatih’in oğlu. Ertan’ın gelmesi kafaları elbet karıştırır ama bu güzel aileyi bozamaz. Ne Fatih Selim ve Zeynep’ten vazgeçer ne de Zeynep Fatih’i kaybetmeyi göze alır. Farkında olmasalar da ikisi de hatta üçü de birbirine çoktan bağlandılar ve artık ayrı ayrı yapamazlar.
Yazımı aşağıdaki güzel kareyle sonlandıracağım. Yüzünüz hep gülsün, mutlu bir aileniz ve sevdiklerinizle dolu bir hayatınız olsun. Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın…