Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Ajanlık bir yere kadar, mühim olan çocuklardır
Sezon: 2 Bölüm: 3
 
The Americans’ın ilk bölümlerinde Elizabeth önceliği her koşulda ülkesi ve davası olarak gören, hayatında en ufak bir duygusallığa yer olmayan bir ajan olarak portre edilmişti. Ancak, zaman içinde Philip’le birbirlerine aşık oldular ve başka bir boyuta geçtiler. Elizabeth, artık olaylara daha farklı bakıyor. Önceliği çocuklar ve aile. Philip’le birlikte bir takım çizimleri almak için gittikleri fabrikanın deposunda karşılaştığı adam Elizabeth’e ailesinin fotoğraflarını gösterdiği zaman yumuşaması ve yaşamasına izin vermesi bunun bir işareti.

Diğer ajan ailesi Connorlar’ın öldürülmesinin ardından Elizabeth sürekli geçmişi hatırlar oldu. Sonsuz bir vicdan muhasebesi içinde. Flashback’lerle 1966 yılında, arkadaşı Leanne Connor ile konuşurken çocuğunun olmasını istemeyen ve kendini anayurduna adamış eski Elizabeth’i gördük. Leanne, eğer bir gün kendisine ve Emmett’e birşey olursa oğluna anne-babasının gerçekte ne yaptığını anlatan mektubu vermesini istedi.

Yıllar sonra arkadaşını kaybetmesinin ardından vasiyetini yerine getirmek için kılık değiştirerek Leanne’in oğlu Jared’i kaldığı evde ziyaret eden Elizabeth, çocuğun iyi bakıldığını görür. Jared ile yaptığı kısa görüşmede, çocuğun ailesinin ölümünden dolayı kendini suçladığını ve ağladığını görünce sözünü tutmaktan vazgeçer. Zaten, bu saatten sonra ailesinin gerçekte ne yaptığını bilmek Jared’in ne işine yarayacak ki? Tüm hayatını Amerikalı sıradan bir çocuk gibi yaşamış, başka hiçbir gerçekle yüzleşmemiş bu çocuğa ailesini elim bir şekilde yitirmesinin üstüne, birden aslında anne-babasının KGB ajanı olduğunu söylemek ondan çok fazla şey istemek olurdu. Bu yüzden de Elizabeth mektubu yaktı ve Connor ailesinin sırrı da orada gömüldü gitti.

FBI ajanı Stan Beeman’a gelince kadınlarla ilişkisi konusunda tam bir hödük olarak kendini ortaya koyuyor. Geçen hafta Nina’yla French Lieutenant’s Woman’ı izlerken ki kalaslığı, bu hafta ise karısı Sandra’nın kişisel gelişim konusundaki girişimiyle ilgili, ikidir taşa çarpmakta. Stan bu bölümde Nina’ya aşkını ilan etti. Giderek karısı Sandra’dan uzaklaşan Stan artık Nina’nın avucuna düşmüş durumda. Öte yandan Oleg de Nina’nın etrafında dolaşmakta. Oleg’in Nina’nın Stan’le olan ilişkisini keşfetmesi yakındır.

Eski bölümlerde Elizabeth ve Philip’in ilişkilerine nasıl devam edeceğini merak ederken şimdi ailelerini nasıl bir arada tutacakları konusunda endişeleniyoruz. Paige ve Henry, kendi başlarının çaresine bakabiliyor ama yine de ailelerine bağımlılar. Ebeveynlerinin sözünü dinliyor ama yine de sorguluyorlar. Bilhassa Paige.

Anne-babanın mahremiyetlerini bu denli hassas bir şekilde koruması Paige’I rahatsız ediyor. Elizabeth Leanne’in oğlunun peşindeyken, kızı Paige annesinin ortadan kaybolup yanına gittiği Helen Teyze’yi araştırmaya gitti. Allahtan duvarlarda annesinin fotoğraflarını gördü, gerçek bir insanla tanıştı da olay sarpa sarmadı. Ama yine de Paige tam olarak tatmin olmuş değil.

Kendisi de ajan olan Helen, eve telefon ederek Paige’in ziyaretini haber verdi. Paige’in okula gitmeyip esrarengiz teyzeyi araştırdığını öğrenen Philip, kızına yalanı tolere etmediklerini söyledi. Paige belki de ilk kez babasının ne denli sert olabileceğini bu konuşma sonunda gördü. Tabii henüz anne babasının ne denli riyakar olduğunu, böyle ona gözdağı vermeye çalıştıklarını bilmiyor. Paige’in ergenlik hallerini izlemek eğlenceli olacağa benziyor. Daha şimdiden yalan söyleyip evden kaçmayı başardı.

Son olarak anlaşılan Peter Gabriel’ın dizi için özel bir yeri var, Here Comes the Flood’la bitirmeleri ne de güzel oldu.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR