Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Ah deli gönül
Sezon: 1 Bölüm: 3

Sen bizim annemiz değilsin! Değildi nitekim…

Geçen hafta bir tarafta mutluluk bir tarafta acı ile bıraktık diziyi. Bizim küçük enişte Tibet, Bedir’i evire çevire dövdürtürken, romantik hırsızımız Asrın İstanbul’a döndüğü gibi saf Saadet’imizin çaldırdığı parayı geri almayı başarmıştı. Evde mutluluk rüzgarları esiyordu. Her mutlu ana turp sıkmaya yer arayan Muzaffer Amca bile mutluydu Allah sizi inandırsın.

Bedir, yediği dayaktan sonra Yılmaz’a sığındı. Sevda’yı da Bedir’in neden gelmediği merakı sarmıştı. Bedir’in bu gizemli halleri ve yeni tanıştığı bu aileden başka kimsesinin olmaması benim gibi Yılmaz’ı da meraklandırmıştı. Böyle perişan haldeyken neden Yılmaz’a sığınsın ki? Uyandığında da ne polis istedi, ne de kimin dövdüğünü söyledi zaten.

Parayı bulan ev ahalisi yeni güne heyecanla başladı. Sevda ve Saadet arasındaki itişme de en çok kim yaralı yarışmasına dönüştü. Okuldan atılan, sevgilisi tecavüze yeltenen Sevda mı, evleneceği adam azılı bir hırsız çıkan Saadet mi daha yaralıydı?

Kızlara yardım edecek erkek lazım diyen Bedir’e “Benden ala erkek mi olur?” diyen Yılmaz’ı heyecan bastı. Servet’i ikna etmek için gün doğmuştu neticede. Pamuk gibi olacağım derken ekran başındaki benden de “Hadi canım oradan ya!” cevabını aldı tabii.


Aşkınız “Alev” alacak haberiniz yok!

Geçen bölüm de Asrın tarafından katakulliye getirilen hırsızı sorguluyordu Kemal Komiser. Teşhis için Saadet’i çağırması evde Muzaffer amca ve Sevda’nın göndermeli imalarına sebep oldu tabii. Daha bismillah kızın başından nasıl bir olay geçti, bu göndermeler için erken değil mi sahi? Hayır, aptal da değiliz ki Kemal ile Saadet’in yakınlaşacağını tahmin ediyoruz yani.

Ofis aramaya çıkan hanımlar artıııı Yılmaz, oldukça egzantirik bir mekan sahibi ile karşılaşırlar. Deli Gönül’ün hiçbir şeye tamah etmeyen, kendine güvenen ve sahip olduğu mekana gönül bağı besleyen tavırları Servet’i etkilemişti. Sevda’nın yaş muhabbetine Gönül hanımın yapıştırdığı cevap, ta oralardan muhataplarının yüzüne şak etti. Adının önüne deli sıfatını getirmiş bir kadınla dans ettiğinin umarım farkına varmışsındır Sevda! Mekanı tuttular. Deli Gönül, Gönül İşleri… Güzel yapıştırmalar tabii bunlar, dikkatlerden kaçmadı.

Kemal Komiser, Saadet’e yavaş yavaş yanaşmaya başladı ama ben bu yakınlaşmada hala bir his yakalayamadım ne yazık ki. Fazla damdan düşer gibi. Yani Kemal daha önce de Asrın’ın mağduru bir çok genç kızla tanışmış, neden Saadet? Daha özel şeyler bekliyorum ha gayret, olur inşallah. Gerçi ben bunları düşünürken sanırım beklememe gerek kalmayacak zira baş bağlayıcı sorularıyla Muzaffer Amca Kemal’i kaçırdı. Evlilik mevzusu açılır açılmaz masadan kalkan Kemal, hayırdır? Korktun mu kuzum?

Nihayet küçük enişte Tibet meydana çıktı. Bedir’i dövdürdüğü adamlar tehdit ederek ondan para koparmaya gelmişti, Sevda’nın yancısı Çisil de bu konuşmalara şahit oldu. Sevda da, Bedir’i buldu sonunda. Orada itişme arası yakınlaşmalar, temaslar oldu tabii.

Dar alanda kısa yakınlaşmalar…

Servet’in bulantıları onu pasta denerken buldu. Saadet ve Yılmaz Servet’in bir hastalığı olduğu konusunda endişeleniyordu. Sonuç kağıdı bu defa Muzaffer Amca’nın eline geçti. Yılmaz’ın doktorla görüşmeye gittiği anda Servet’in doktoru araması da ne tesadüf değil mi? Yapmayın şunu, yapmayın artık. Böyle tesadüf olmaz, olsa da oldurmayınız rica edeceğim artık. Feci klişe.

Muzaffer amca küçük arkadaşı sayesinde kızının hamile olacağını tam öğrenecekti ki Yılmaz’ın gelişiyle menopoza girdiğini öğrendi. Başlasın menopoz şenlikleri! Servet’in menopoz teyze kıvamında rolüne bürünmesi hiç de zor olmadı. Herkesin alttan alacağını bildiği için de her istediğini yaptırmak hoşuna gitmişti.

Çantadaki parmak izleri Asrın’ın parmak izleriyle uyuşmuştu. Kemal, Saadet’e Asrın’la görüşüp görüşmediğini sorarken Asrın da kızların evlerinde tuttuğu nöbete devam ediyor ve bu konuşmalara kulak misafiri oluyordu. Kemal’in Asrın takıntısından da bir hikaye çıkacak, eski kız arkadaşını, belki ailesini dolandırmıştır derken onda da yanıldım galiba. Zira Saadet dosyayı okudu ve Kemal’le ilgili bir durum çıkmadı.

Tibet’in ne yaptığını öğrenen Sevda, Tibet’ten bir kez daha hesap sordu. Bu hareketi Tibet’i daha da hırslandırırken, Bedir’e duyduğu hisleri daha da körükledi. Sevda, kılkuyruk Tibet’le Bedir’i karşılaştırmaya başladı da Tibet’in Sevda’ya duyduğu arabesk aşk son kolay kolay son bulmayacak tabii. Tibet, Bedir’in ölüm belgesini buldu. Bu gerçek Sevda ile Bedir’in arasına kısa süreli bir duvar ördü.

Gönül Hanım’ın ısrarcı ve aileye dahil olmak isteyen tavırları Servet’i boğmaya başladı. Anne mağduru Servet, etrafında anne rolünü üstlenen birine tahammül edemiyordu. Pastacı krizi vuku bulunca da olaya el koymak isteyen Gönül Hanım, Servet’ten fırçayı yedi. Yalan söyleyemeyeceğim ben de biraz oh çekmedim değil, Deli Gönül fazla boğmuştu insanı sanki.

Aşırdığı dosyadan Asrın’ın çocukken çilek çaldığı için ıslahevine düştüğünü öğrenen Saadet’in közlenmeye yüz tutmuş aşkı tekrar alevlenmişti. Çocukken yaptığı ufak hatanın Asrın’ı bu hale getirdiğini düşünen Saadet, Kemal Komiser’e sağlam çemkirdi: Polissen polis kal, sana ne benim kimi sevdiğimden ha?

Bölümün ortalarından beri izlediğimiz pastacı krizi de boşa değilmiş. Çilekten yola çıkan Saadet, harika bir pasta yaptı ve dükkanın ismiyle pastacısı da böylece belli olmuş oldu. Gönül İşleri resmen açıldı. Pastacı da Saadet oldu. Bu bölümde gözetleyen gözetleyeneydi zaten de Alev’in gözetlemeleri gaza gelmesiyle sonuçlandı. Yılmaz’la Servet’in yakınlaşmalarını uzaktan gözetleyen Alev, sonunda dayanamayıp dükkana bir hışımla daldı ve Yılmaz’la beraberliğini herkesin ortasında haykırdı. “Sen kimi kimin dükkanından kovuyorsun, parasını ben verdim,” demesini bekliyordum ben. Kadın gözükara çıktı matmazel! Servet, affetmeye meyilliyken şimdi ailesinin gerçeği öğrenmesiyle ne yapacak bakalım?

Fırtına öncesi ilk ve son özçekim…

Fragmanlardan itibaren İpek Bilgin’in canlandırdığı Gönül’ü birçoğumuz kızların annesi olacağını sandık, itiraf edin. Tabii Gönül’ün kızları tanımaması, yaşı itibariyle de Servet’in annesi olamayacak durumda olması vs. annesi olma ihtimallerini azaltıyordu ama Muzaffer ile Gönül’ün karşılaşmasını sona saklayıp o heyecanı bölüm sonuna kadar yüksek tutmalarını tebrik etmek gerekir. Neden olmasındı ki ayrıca? Gönül belki tanımıştı da rol yapıyordu? Oyuncuların yaşlarından daha büyük veya küçük rollerde yer almalarını daha önce izlememiş miydik sanki? Çılgın Bediş’i senelerce izleyip de Yonca Evcimik’i liseli olarak kabul etmedik mi ha, sorarım size?

Neyse. Sonuç olarak Gönül öldü. Ve benim gibi darlanınca sert tepkiler verenlere de hayat dersi bırakarak göçtü gitti. En başından beri açacakları şirketin adı belliydi de bu bölümde hikayesiyle beraber izlemek bayağı hoş oldu diyebilirim. Deli Gönül, çok sevdiği mekanının ismiyle yaşayacak artık.

Hayat kısa, kuşlar uçuyor…

Şimdi ben böyle mesaj kaygılı sonları ve hikayeleri pek sevmiyorum. “Ölümlü dünya, sevdiklerine iyi davran,” muhabbeti beni pek açmadı söyleyeyim. Hele de sonunda müziği dayayıp Servet’e “ah ne kadar düşüncelisin, ne kadar da iyisin” bakışını topluca atmalarından falan haz etmedim. Huyum kurusun, biraz ruhsuzumdur. Buraları es geçsek diyorum, nasıl olur? Yani biz anlıyoruz onun erdemli bir davranış olduğunu.

Dizi içerisinde çok tatlı detaylar var. Muzaffer Amca’nın atasözleri ve arkadaşı ufaklık, Yılmaz’ın her daim sönmeyen çocukvari heyecanı, Servet’in bu bölümde canlandırdığı menopoz teyze modu, Saadet’in çıkışları… Sevgiyi ve samimiyeti bu detaylarda görmek istiyorum şahsen ben, göze sokulan “ey seyirci anladınız mı?” bakışmalarında değil. Belki de siz haklısınızdır bilemiyorum, şu dönemde erdemli davranışları gözlere sokmak da gerekiyor olabilir.

Sonuna kadar okuyan gözlerinize sağlık, haftaya görüşmek üzere.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR