Kafamın içinde dönüp duran sesler var. Hepsi bir ağızdan feryat figan anlatıyorlar dertlerini. Durup dinlediğimde her biri farklı bir dert, her kafadan farklı bir ses…

Acının lisanı başka, Türkçe’ye çevirince eksik kalıyor.

Benim ne yüreğim ne elim ne dilim varıyor bu konulara. O yüzden suçluluk duya duya yazıyorum bu yazıyı. Sürçü lisan eder isem affola şimdiden. Malum, helallik almadan evden çıkınca aklımızı arkamızdakilerde bırakıyoruz şu günlerde.

Naz ve Umut cephesinde birkaç bölümdür duyduğumuz çatırdamalar daha net bu bölümde. Umut’un sanki kızmaya, ağzını açıp laf etmeye hakkı varmış gibi Naz’a, Ali Nejat ile görüntülendiği haber ve Ağva’daki otel konusunda bağırmaya başlamasıyla üç kırık kalmış sabrımı da tuzla buz ediyor. Naz’ı çocukluğundan beri tanımıyormuş gibi onca zamanda yaşadıkları hiç var olmamış gibi kendisini kandırmakla, aldatmakla suçluyor. Bir açıklaması olduğuna inanmadığını ya da o açıklamaya zerre değer verdiğini öyle güzel anlatıyor ki Naz’a.

Bütün bu olanlara rağmen evi ipotek ettirip Umut’un borçlarını kapatıyor. Hatta Kenan’a gidip kendi elleriyle veriyor parayı. Bunca yaşanmışlığın anılarını ve alışkanlıklarını bir anda atmak yeterince zor değilmiş gibi bir de insani yanı ağır basan birine bu kadar yüklenmek de hoş olmuyor.

Geçen bölüm beni ne kadar sinir ettiyse bu bölüm o kadar gözüme girdi Feyza. Kaan’a kendi oğlu Barış gibi davranması geçen bölüm bir hayli sinirlerimi bozmuştu. Bu bölümde ise hafif sivri dilli ama biraz daha komik bir Feyza vardı karşımızda. Sabah Ali Nejat’ı ve Kaan’ı kahvaltıya çağırmak için aradığında kış günü bu soğukta açık balkon kapısının kenarında durmasından hoşlanmasam da içinde bulunduğu durumla dalga geçerek ve biraz da dilinin törpülenmemiş sivri yanını ortaya çıkartarak konuşmaları ile benden tam not aldı. Bölümü izlerken ilk defa gülebildiğim yer orasıydı. Ali Nejat’ın ablasına duyduğu sevgiyi hepimiz çok net görüyorduk zaten, Feyza da yavaş yavaş kendine dönüyor gibi.

Gazetede çıkan haberi Tarık Bey’in görmesi ile ortalık karışıyor sabah. Aldatılma konusunda derinden bir yarası var Tarık Bey’in. Evde esip gürlerken Feyza ile yaptıkları konuşma harikaydı. Bir de bu bölüm piyanonun başına geçip Fikret Kızılok’tan Bir Harmanım Bu Akşam çalan Feyza’nın ne sesine ne seyrine doyum oldu, belirtmeden geçemeyeceğim. Keyifle izledim, dinledim o kısmı.

Naz ve Ali Nejat haberine bozulmuş, neredeyse ağlamak üzere olan Neslihan ise hala sinirlerimi bozmaya devam ediyor. Evde dış kapının dış mandalısın. O bahçedeki havuz bile daha samimi daha dürüst senden. Bir de sanki Ali Nejat ile yıllardır flört ediyorlarmış da Naz ortaya çıkınca ilişkileri sarsılmış gibi bir hali var. Evlerine dönmek için ayaklanan Ali Nejat’ı uğurlamaya kalkmalar falan. Çalışansın sen o evde, bu nasıl bir düşünce şeklidir?