Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Acıma yetime...
Sezon: 1 Bölüm: 2

Bize ayrılan mutluluğun sonuna geldik…

Geçen hafta özenle tasarlanan düğün sakınılan göze çöp batar misali darmadağın olmuştu. Üç kardeş, ilişkilerinde resmen duvara toslamıştı. Servet aldatıldığını öğrenmiş, Sevda yediği hurmaların kendisini tırmalamasına maruz kalmış, Saadet ise evlilik rüyasından hiç de tahmin edemeyeceği bir şekilde uyanmıştı.

Karakola toplanan ahali ile açtık bölümü. Yangına körükle giden baba, karakola sızan foto muhabiri ve Asrın’ı yıllarca kovalayıp yakalamayan komiserle ortalık kaostan halliceydi. Komiser de esas kız için yedek elemandı belli ki. İleriki bölümlerde Asrın, komiser kovalamacasıyla beraber sanırım Saadet kimi seçecek merakını da izleyebiliriz.

Servet bir yandan Saadet bir yandan da Yılmaz’la uğraşıyordu. Yılmaz kaybedilenin kıymeti artar sözünü doğrularcasına Servet’in peşinden gelmişti. Servet’in ise duruşu netti. Saadet ise ifade alımında öğrendikleriyle darbe üstüne darbe yiyordu. Bizim geçen bölüm ayılıp bayıldığımız sözler, evlenme teklifleri başkalarına da edilmiş, kimbilir kaç genç kız böyle hüsrana uğramıştı.


Hiç damatsız düğün olur mu?

Sevda, yediği naneler sebebiyle düğünde rezil olmuştu olmasına da Tibet’in –yağlı kapının- peşini bırakmak niyetinde değildi tabii. Bedir ile de yolları hep bu noktalarda kesişiyordu. Bedir, Sevda’nın vicdanı gibi hemen orada beliriyordu.

Servet, Sevda’ya ne olduğunu merak etsin, Saadet’in ruh haline endişelensin, Yılmaz bir yandan dükkan bir yandan derken Servet NE YAPSIN? Alev tası tarağı toplayıp anında ofisi taşımıştı. Yavuz hırsız evsahibini bastırır derler ya, Alev de yediği haltı bastırırcasına Servet’i bencillikle itham etti. Haklılık payı yok değildi de en yakın arkadaşına yüzsüzce bunları söylemek epey mide bulandırıcıydı.

Sevda okuldan atıldı. Neredeyse haksızlığını bastıracak şekilde fakülte sekreterinden ültimatomu da yedi. Tibet’in holdinge gitti, kapı duvar. Eve döndü, Servet’le kavga dövüş. Evlilik isteğinin altında yatan nedeni de öğrenmiş olduk. Sevda, Servet’in dırdırından, babasının sirke satan suratından bıkmış usanmıştı.

Saadet put gibi kalmıştı, karakolda öğrendiği gerçekler düşündükçe büyüyordu belli ki. Onu konuşturan Yılmaz oldu. Kafası güzelleşen Saadet, gerçekleşmeyen düğününü canlandırırken kardeşlerinin ve hepimizin yüreğini sızlatıyordu.

Saadet: Hayatımın en güzel günü bugün… Ama ne eksik bi’şey eksik? Ne eksik? NE EKSİK SÖYLESENİZE BE!

Bizimkiler: Damat eksik…

Yılmaz önce Asrın’a sonra kendisine kahrediyordu. Nasıl yaptın bunu nasıl? Nasıl yaptım bunu nasıl?

Nasıl yaptın hakikaten Yılmaz, nasıl?

Tesadüfi şekilde hayatlarına giren Bedir, Servet ablasına ihtiyaç duymuştu yine. İlk bölümde yaşanan soyunma faslı bu defa tersine gerçekleşiyordu. Sevda’nın Bedir’i süzüşü de istemem yan cebime koy süzüşüydü resmen. Servet’in fazla dramatikleştirilen yetimlerin nikahını basması da pek olmamış mıydı ne?!

Yılmaz’ın evliliğine hayrı varmış gibi sıra baldızını kurtarmaya gelmişti. Sevda için okulu bastı, okuldan kovduranın müstakbel kaynanası Lale Hanım olduğunu öğrendi. Holdingi bastı. Bizim küçük enişte de annesinin okulu aradığından habersizdi. Yılmaz, Tibet’i can alıcı noktadan vurdu: Erkek misin lan sen?

Bu gazla aynı partiye giden süper ikilimiz için oyunlar başladı. Sevda, Tibet’i kıskandırmakla meşgulken yancısı Çisil yine yayındaydı. Errrkkeeekkk Tibet sonunda patladı, Sevda’yı kolundan tutup konuşmaya götürdü. “Erkek misin?” sorusu Tibet’e başka türlü etki etmişti ya da doğru etki etmişti mi demeliyim. Erkeklik tanımlaması karaktersizler için bariz nitekim. Tecavüze yeltenen Tibet’i yere indirmek yine kahramanımız Bedir’e düşmüştü de onun orada ne işi vardı allasen ya?

Errrrkkekkkliğini ispatlamaya!

Sevda travmasını yaşarken Servet başına aldığı işle uğraşıyordu. Saadet’e çektiği fırçalardan da anladığımız üzere hayat onlar için bu şekilde normale dönüyordu galiba. Sevda ile Bedir’in konuşmasında Bedir’in orada ne işi olduğunu öğrenmiş olduk. Bayağı zorlama olmuş, yemedik ama gargara yaptık hadi.

Alev de Yılmaz’ın peşini bırakmıyordu ama Yılmaz sanki iki kadının da hayatını mahvetmemiş gibi, sanki birden aydınlanmışçasına Alev’e sırtını dönmüştü. Tibet’e sorduğu “Erkek misin?” sorusu geldi aklıma birden nedense…

Alev: Bende olmayan ne var o kadında Yılmaz?
Yılmaz: Ne var biliyor musun? O seni öğrendi, bir kere bile bende olmayan ne var o kadında demedi.

Sevda özür dileme günündeydi. Önce Bedir, sonra babası, sonra ablası derken birden kendini ablasının yanında çalışırken buldu. Amiri de Bedir oldu. Mercimek fırına hızla yaklaşıyordu.

Servet bütün başarısızlıklarını, mutsuzluklarını bu düğünle alt etmeye çalışıyordu sanırım. Yetimlerin düğünü düzgün giderse sanki her şey yoluna girecek gibiydi ama Alev burada da kendini gösterdi ve Servet’in eşini, işini elinden aldığı gibi umut bağladığı düğününü de elinden aldı. Tam bunu görüp yazımın başlığını belirlemişken de Muzaffer Amca bombayı patlattı: Acıma yetime, döner koyar g.tüne… Ne yaptın Muzaffer Amca, ben onu başlık yapacaydım?

Servet artık yorulmuştu, uzaklaşmak istedi. Bacak kadar çocuktan tavsiye alan Muzaffer Amca ile Sevda ise gitmesine izin vermeyecekti. Saadet, kendisini takip edenin Asrın olduğunu hayal ederken karşısında komiseri buldu.

Saadet: Asrın hatasını yapan bir aptalım ben, asrın hatası! Onu da yeni buldum, beğendin mi?!

Herkes birlik olup Servet’e istediği düğünü verdi. Yaşananlar unutulamazdı, sorunlar devam edecekti elbet lakin bu düğünle bulutlarından arasından güneş görünmüştü. Servet gidemedi. Gönül İşleri artık ufak çapta bir aile şirketine dönüşmüştü o gece. Yılmaz’ın olağanüstü çabası ise sonuç vermemişti. Servet boşanmak istiyordu, bebek bu sonu gelmiş evlilik için çözüm değildi artık.

Servet’in daha ön planda olduğu ve bu sebeple biraz boğulmuş bir bölüm izledik bana göre. Bazı sahneler müsamere tadındaydı, Bedir’i canlandıran Can Yaman henüz bana görüntüden başka bir şey vermiyor, Sinem Kobal ise oyunculuk bağlamında eski acemi hallerinden kurtuluyor sanki. Timuçin Esen her zamanki gibi sahnelerin hakkını veriyor fakat canlandırdığı karakterin karaktersiz olması da benim canımı bayağı sıkıyor. Yetimler vakası ve Bedir’in Sevda’yı kurtarması masalsı evet ama epey zorlama olmuş. Buna karşılık “Acıma yetime” yerleştirmesine ve Sevda’nın Bedir’i kesmesine oldukça güldüm. Saadet bu defa daha dozunda bir saflık sergiledi sanki. Yaşadığı olay biraz olgunlaştırmış olmasın onu, ne dersiniz? ☺

İlk bölüm vuruculuğunda olmasa da güzel bölümdü diyebilirim. Sanırım böyle tatlıya bağlanan sonları ben pek sevmiyorum. O yetimler geri dönmemeliydi mesela, acıma yetime atasözünün hakkını gani gani vermelilerdi, ne bileyim.

Haftaya görüşmek üzere…
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR